
Kerbela faciası hakkında mersiye yazan tarihi şahsiyetlerden biri de Koniçeli Kâzım Paşa’dır.
Düşdü Hüseyin atından sahray-ı Kerbela’ya
Cibril, var haber ver Sultan-ı Enbiya’ya
diye başlayan “Kerbela Mersiyesi” o zamanlar büyük bir şöhret kazandı. Her yerde, her zaman okunmaya başlandı ve dinleyenlerin hüşyar gönüllerini hüzün deryasına gark etti.
Kâzım Paşa, hem güçlü bir şair, hem de dilinden ateş saçılan bir hiciv ustasıydı. Kendisini çok seven dostları bile onun hiciv oklarından çekiniyorlardı. On dokuzuncu yüzyılın ünlü devlet adamlarından Âli Paşa, Kâzım Paşa’yı hem seviyor, hem koruyordu. Ancak onun hicvi bir nev’i meslek edinmesinden, önüne geleni iğnelemesinden hoşlanmıyordu. Hatta “Paşa hazretleri, eğer beni seviyorsanız lütfen şu hicivden vazgeçiniz” diye adeta yalvarıyordu. Fakat Kâzım Paşa yine bildiği yoldan gidiyordu.
Bir gün Kâzım Paşa, Bab-ı Seraskeri’de (Harbiye Nezareti’nde) Masarif Nazırı'nın yanında otururken bir kadın gelip aylığını istiyor. Nazır, “veremem” diyor. Söz uzayıp gidiyor. Derken Kâzım Paşa araya giriyor ve “Hanım, boşuna ısrar etme. Bu ayı vermez, fakat öbür ayı verebilir mi, bilemem” diyor.
Osmanlılar zamanında, her yıl Ramazan ayında Hicaz’a değerli hediyeler gönderiliyordu. Bunları mukaddes beldeye ulaştıran kervana da “Surre Alayı” deniyordu. Kervanın başındaki zatın adı ise “Surre Emini”ydi. Kâzım Paşa, bir yıl Surre Emini olarak görevlendiriliyor ve tabii ki çok seviniyor. Ancak, kısa bir süre sonra sevinci kursağında kalıyor. Çünkü görev kendisinden alınıp bir başkasına veriliyor. Bu işten sorumlu olan bazı kimselerin “Kâzım Paşa Alevidir. Bir Alevinin Surre Eminliği yapması doğru değildir” sözleri, böyle bir görev değişikliğine sebep oluyor. Kâzım Paşa fitne çıkaran kişinin mabeyn müşiri olduğunu bilahare öğreniyor. Hemen odasına gidiyor ve dereden tepeden konuştuktan sonra sözü Surre Eminliği'ne getiriyor. “Tam hazırlıklarımı bitirmiştim ki, görev benden alınmış. Birisi benim Alevi olduğumu söyleyerek Hicaz’a gitmemi engellemiş” diyor. Zor durumda kalan mabeyn müşiri, birkaç defa yutkunduktan sonra “Üzülmeyin Paşa Hazretleri. Demek ki Allah’ın emri böyleymiş” cevabını veriyor. Kâzım Paşa taşı gediğine şöyle koyuyor: “Eyvallah! Ama merak ettiğim bir şey var. Allah, bu emri yerine getirmek için, kullarından acaba hangi p…..gi görevlendirdi?”
Üsküdar’ın ünlü isimlerinden olup hazırcevaplılığıyla tanınan Aziz Efendi, bir gün eşeğine binip çarşıya gidiyor. Az sonra Doğancılar’da Kâzım Paşa ile karşılaşıyor. Her zaman olduğu gibi, şaka yapmak isteyen Aziz Efendi, eşeğine şöyle hitap ediyor: “Öp bakalım, Paşa babanın elini!” Kâzım Paşa, derhal elini eşeğin ağzına götürüyor ve gülerek “Aziz ol!” diyor.
Yukarıda da belirtildiği gibi Kâzım Paşa, devrin önemli devlet adamlarını hicvetmeyi adet haline getirmişti. Aşağıdaki dörtlüğüyle de Tanzimatçı Mustafa Reşid Paşa’yı fena halde şöyle hırpalıyor: Zamanenin şu tabib-i reşidine bak kim,
Revaç vermek için kendi kâr ü sanatına;
Vücudu nâzik-i devlet rehin-i sıhhat iken,
Düşürdü re’y-i sakimi firengi illetine!..
Gariptir ki bu dörtlük Tanzimat vezirini kızdırmıyor. Aksine Kâzım Paşa’ya şunları söylüyor: “Beyefendi, insan kusursuz olmaz. Benim de bir çok kusurum vardır. Kıt’anızda kusurumu ihtar etmişsiniz. Pek memnun oldum. Fakat doğrudan doğruya bana ihtar etmiş olsaydınız, beni daha fazla memnun ederdiniz!” Mustafa Reşid Paşa bununla da yetinmiyor, Kâzım Paşa’ya bir de kordonlu altın saat hediye ediyor.
Koniçeli Kâzım Paşa ilk zamanlar Mevlânâ’nın ve Mevleviliğin aleyhinde ileri geri laflar ediyor. Bir gün Beşiktaş Mevlevihanesi’nin şeyhi Nazif Dede’nin ziyaretine gidiyor. O sırada Şeyh Efendi’nin Mesnevi’den bir cüz okuduğunu görüyor. “Şeyhim, bu kitabı ne diye okuyorsun?” deyip elinden çekiyor. Nazif Dede, Kâzım Paşa’ya “Gözlerini kapa, Parmağını bir yere koy. Bakalım Hazreti Pir sana ne söyleyecek?” diyor. Paşa, şeyhin emrini yerine getirip parmağını rastgele açtığı bir sayfaya basıyor. Ve karşısına şu mısra çıkıyor: “Ey mel’un köpek, ne havlayıp duruyorsun?”
Kâzım Paşa derhal tövbekâr oluyor, Mevlevi muhiplerinin arasına karışıyor. Artık Mesnevi elinden düşmüyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.