Üçüncü olarak Kuranıkerim’in miras taksimini o günkü ve bugünkü şartlar diye değerlendirmemizin sebebi bizim tarihselliğimizdir.
Kuranıkerim’in bugün böyle söylenemeyecek hangi hükmü vardır? İslam’ın şartlara göre ayarlanması değil, şartların İslam’a göre ayarlanması esastır.
Evet, bugün miras taksiminde bir haksızlığın olduğu açıktır.
Çünkü önce haneyi, sonra anneyi babayı, gerektiğinde kardeşleri sadece ahlaken değil, hukuken de bakma durumunda olan erkek bugünkü hukuktan güç alarak bu sorumluluğunu yerine getirmiyor.
Ama mirasa gelince, işine geldiği için şeriatın taksiminin uygulanmasını istiyor.
Tabii ki, bu bir çifte standarttır ve haksızlık oluşturur. Bunun çaresi Kuranıkerim’in yaptığı taksimin şartlara göre değiştirilmesi değildir. Kaldı ki, böyle bir çare, bildiğim kadarıyla Fazlıoğlu’nun düşünceleriyle de çelişir. Çünkü o da Kuranıkerim’in tarihselci okunmasını doğru bulmaz. Zaten İslam’ı içselleştiren hiç kimse böyle düşünemez. Tarihsel olmakla, tarihselci olmak da ayrı şeylerdir. Unsurları oluşmayan mevzuların hükümlerinin uygulanmaması da ayrı şeydir. Onu başka yazılarımızda anlattık.
Evet, bunun çaresi önce varislerdeki iman ve ahlak motifini harekete geçirmek ve erkekleri görevlerini yapar hale getirmek, yani Müslümanlaştırmaktır
. Bu yetmezse ki, yetseydi hukuk denen şey olmazdı, o zaman kadınlar da yine bugünkü hukuka dayanarak erkeklerin yerine getirmedikleri maddi sorumluluklarını, miras taksim edilirken eksik bıraktıkları miktarda onlardan alabilirler. Ama bu bir miras değil tazmindir. Allah’ın mirastaki taksimini değiştiremezler.