|
Ecnebi müdahalesi ve Ortadoğu

Birkaç yüzyıldır, İslâm âleminin sorunlarını kendi içinde çözebilme kabiliyeti konusunda sabıkası bir hayli kabarık. Haçlı Seferleri ve Moğol istilâsı"nda da benzeri durumlar yaşandı. Ancak güçlü bir toplumsal ve siyasal yapıya sahip bölgelerin varlığı, bir süre sonra bu yaraları sarabilecek zemini oluşturabiliyordu. Birkaç asırdır böyle bir yapı ve zemin de bulunamıyor. Bu yüzden toparlanma imkansız hale geliyor.

Bu, daha çok paylaşım sorununun, bir türlü çözülemeyip, adalet temelinde sağlıklı bir zemine oturtulamaması ile ilgili. Açıkçası, Ümmet, ümmetin sorumlu mevkideki yapıları paylaşmayı bilmiyor. Bu konuda adaleti asla gözetmiyor. Şahsi ve kollektif ihtiraslara/çıkarlara bağlı iktidar istenci (Will To Power) burada her şeyi belirleyen bir temel etken olarak ortaya çıkıyor.

Hz. Ömer"in (r.a) şehadeti akabinde ümmet içinde ortaya çıkan sorunların zaman içinde asgariye indirilememesinin, büyük fitnelerin kasırga gibi esmesinin de asıl nedenleri buna dayanır. Tarihin derinliklerine de gitmeye gerek yok. Son birkaç yüzyıldır yaşanan travmalarda bunun etkisi büyük. Hele ki Ecnebi işgallerinde.. İslam aleminin 19. Ve 20. Yüzyıllarda bir bir kolonyal bölge haline gelmesinde de bunun rolü inanılmaz boyutlarda.. Üleşmeyi bilememek. Adaleti muhafaza etmemek.

Mevlevî Abdülvelî diye, Hintli (Bengalli) bir araştırmacının Farsça olarak kaleme alıp,1900 yılında yayınladığı bir eser var: Vekâyi-i Tasallut-i Rusya Ber Asya Ve Vilâyât-ı Hânân-ı Türkistan= Rusya"nın Asya Ve Türkistan Hanlıkları Vilayetelerine Tasallutu Vak"aları. Bu kitapta Orta Asya"daki hanlıkların uzun zaman birbirleri ile didişmeleri ve Rusların bunları tek tek ele alıp, bölgeye hakim olması detaylı olarak anlatılır. Tabii ki, buna Hint altkıtasındaki İngiliz hakimiyeti de eklenince facianın büyüklüğü daha da net anlaşılır.

1980"li yıllarda, Afganistan"da Batılı ülkelerin de desteği ile Sovyet işgaline karşı direnen ve işgalin bitmesini sağlayan, hatta Sovyet sisteminin çözülmesine bu anlamda katkıda bulunan grupların ve liderlerinin daha sonra birbirlerine karşı kanlı bir rekabete girişmeleri bugünkü ABD işgalini intac ettirmiştir. Ön plandaki 4-5 liderin şahsi ihtiraslarını yenemeyip, birbirleri ile anlaşamaması, her defasında anlaşmaya sadık kalacaklarına yemin etmelerine, hatta Ka"be-i Muazzama içerisinde yemin/ahid vermelerine rağmen, sürekli bu ahdi bozup çatışmalarının, bir şeyleri paylaşamamalarının bedeli bölge için çok ağır oldu. Bu bedel hala ödenememiştir.

Aynı durum Ortadoğu"da da câri"dir. Buna bilgi, siyaset ve donanım eksikliği de eklenince ortaya ihanetler ortaya çıkabiliyor. Ortadoğu"daki bölgesel aktörlere bakınca ABD desteği ile İsrail başı çekiyor, ardından Suudi Arabistan ve diğer petrol zengini körfez ülkeleri onu takip ediyor. Üçüncü bir aktör de Irak işgali sırasında etkinliği daha da artan İran. Mısır uzun süredir aktör olarak devreden çıkmış durumda. Türkiye ise 1917"de elini çekmek zorunda kaldığı, Misak-ı Millici Kemalist politikanın dışladığı, arasına mayın döşediği bölgeye 80"li yıllardan itibaren tedrici olarak dönme eğilimi gösterdi. Son yıllarda ise bu etki AK-Parti iktidarı ile artış gösterdi. Ancak, son üç yıldır Suriye"deki olayların gelişim süreci Türkiye"yi bölgede devre dışı bırakmaya evrilen bir yöne kaydı. Suûdî Arabistan"ın arkaladığı Mısır"daki darbe ile de Türkiye tümüyle denklem dışı kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalmış durumda.

Suriye"deki iç savaşın uzun sürmesi, ateşkes ya da hiçbir tarafın başarı sağlayamaması, bölgeye dış müdahaleyi çekmiştir. Suriye üzerindeki, Riyad ve Tahran merkezli rekabet sonuçta bir Ecnebî müdahalesinin kapıya dayanmasını getirmiştir. Hele ki son kimyasal saldırı(hangi tarafın gerçekleştirdiği önemli değil), binlerce insanın bir anda bu saldırıda hayatını kaybetmesi bu tür bir müdahalenin kapısını ardına kadar aralamıştır.

Yanısıra, Ortadoğu"daki 1956"dan beri gelen dış müdahalelerde İsrail"in güvenliğinin öncelendiği de bilinmektedir.ABD"nin İsrail"in güvenliğini merkeze alan müdahaleleri, Irak başta olmak üzere bölge ülkelerini kaosa sürüklemeye devam etmektedir. Buna İsrail"le müteffik haline gelmiş Suûdi Arabistan faktörü de eklenince denklemin bilinmeyenleri gün yüzüne çıkmaktadır. Mısır"da Suûdi destekli, İsrail onaylı darbe de, nihayette bunu hedefleyen bir niteliktedir. Son dönemde Suûdi Arabistan"ın bölgesel meselelerde ciddi bir aktör olarak rol oynadığı bir gerçek. Burada yakın gelecekte Türkiye"nin bölgede nasıl bir rol alacağı, Kürt sorununun bundaki etkisi. temel bir soru olarak karşımızda duruyor.

Son Söz: Geçmişten bugüne "Ecnebiler"i, İslam topraklarına kurtarıcı olarak davet etme alışkanlığı, İslâm Coğrafyasını ne hallere getirdi.

11 yıl önce
Ecnebi müdahalesi ve Ortadoğu
2024 yılında sigortalıların statüsüne göre ödenen ölüm yardımı tutarları belli oldu
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir