|
ABD, NATO’nun dağılmasından korkuyor!

Bütün günahların toplamı gibi yaşanan savaşlardan dünyanın bir türlü ‘çıkamaması’ hali de yeni; yayılmıyor, sıçrıyorlar. Hep bilmediğimiz alametler…

Gazze savaşının hızla bitmesi gerekiyordu, barışın neresindeyiz bilemiyoruz. Ukrayna, on binlerce insan hiç uğruna öldü, durduramadık, sonuna geliyor diye hissediyoruz, muhtemelen yanılıyoruz!..

Oysa potansiyel/bildik savaş alanlarına yenilerinin eklenme ihtimali de artıyor.
Büyük petrol şirketlerinin Kızıldeniz’den tüm sevkiyatlarını durdurması
ve Amerikan askeri gücünün ortaklarıyla beraber, bir yeni koalisyon/operasyon gücü oluşturması ciddi meseledir. Savunma Bakanı Austin diyor ki, “Refah Muhafızı Operasyonu’nu kuruyoruz, bu uluslararası bir meydan okumadır”…
Gönül isterdi ki, eş zamanlı
COP28 İklim Zirvesi, OPEC+
’ın direniş kararları ile
Kızıldeniz
alakasını kuran yazı kaleme alalım. Hatta Kızıldeniz’in stratejik boğazı ve kavganın koptuğu, ‘
Babülmendep’in bir yakası Yemen/Husiler ise diğer tarafı Cibuti/Çin/Türkiye’ diyelim
! ‘Ortadan ayrılmış’ gibi…

Gönül istiyor ama ‘dünya dönüyor’…

Gazze’nin altında-haklı nedenlerle-ezilen Ukrayna savaşı, Batı’nın geleceğine
ağır tehdit
olmayı sürdürüyor. Güncel durum, sahada Rusya’nın pozisyonunu pekiştirdiği, güçlerini tahkim ettiği ve ordusunu kolayca besleyecek sistemi ‘geleceği’ de düşünerek kurduğunu işaret ediyor.

Kiev’in geçtiğimiz Bahar gerçekleşen harekâtı ‘tam gerçekleşemediği’ için, Avrupa ve ABD’nin içinde Ukrayna’yı desteklemek için eskisi kadar hevesli bulmak zorlaşıyor, sızlanmaları daha duyulur hale geliyor. Üstelik mali portre ve askerî destek, silah, mühimmat yani lojistik darlanmalar da politik çerçeveye eşlik ediyor. Amerikan Kongresi’nin Ukrayna için hayati önemde olan ekonomik yardım için ayak sürümesi de devam ediyor. (Merak etmeyin, yolunu bulacaklardır.)

Aktüel akış kabaca; Rusya’nın kazanma, Kiev’in kaybetme yolunda olduğudur! Fakat tam gerçek bu değil…


SAVAŞIN DEVAM EDECEĞİNİN İŞARETLERİ…

Savaş bitmedi. Bir dalga daha gelecek…

Şu an evet öyle ama Ukrayna savaşının Batı’nın istediği gibi gitmemesi yanıltmasın.
Batı’nın kaderi ile ilgili
bir mesele bu; Kiev düşerse, ABD/İngiltere/NATO yenilmiş sayılır ve
yeni dünya düzenine geçişin artık alameti sayılmaz, ‘çalışmaya başladı’ sayılır…
İkinci ve ‘hep aklımızdaki’ nokta,
ABD Başkanlık seçimlerinin belirleyiciliğidir…

Anlamı, ‘savaşı o güne kadar idare edelim’ değil. Savaşın devam edeceği hatta şiddetleneceğine ilişkin işaretler tek tek, farklı zamanlarda gelebilir ama listelediğinizde korkuların da günahların da büyüyeceğini anlarsınız…

Moldova, Gürcistan, Ukrayna’ya AB üyeliği yolunun açılması, o kadar mızmızlanmalarına rağmen yine AB ülkelerinin Kiev’e on milyarlarca Euro ekonomik yardım kararı almaları, Zelenski’nin Washington’a davet edilerek Beyaz Saray desteğinin altının yeniden çizilmesi, yeni karargâh sayın; ABD çok yıldızlı askeri yetkililerinin Kiev’e ‘yerleşmeye’ başlaması, İsveç’in NATO üyeliğinin en fazla Temmuz ayına kadar gerçekleşmesi baskıları, ki, aynı zamanda Türkiye’nin elindeki kozun büyüklüğünü gösteriyor, keza Avrupa’nın silah üretiminin artırılması yönünde Amerika’dan gelen kuvvetli çağrılar.. Almanya, Belçika gibi bazı ülkelerin de sürekli, “kendimizi savunacak halimiz yok, mühimmat depoları boşaldı” açıklamalarını genellikle savaştan vahlanma/sıvışma hali üzerinden gördük ama biraz da önümüzdeki döneme,
NATO’nun varlığının pekiştirilmesine
yönelik “dolduruşlar”dır…

AVRUPA PUTİN’DEN Mİ DAHA ÇOK KORKUYOR, TRUMP’TAN MI?
Dikkat çekici, merak uyandırıcı diğer paralel konu, geçtiğimiz Salı, ‘Akıl Odası’nda ucundan girizgâh yaptığımız, Batı basınında sık tekrarlanmaya başlayan taze ‘korku’, “
Rusya’nın Ukrayna’da kazanması halinde durmayacağı’
senaryosudur! (İlginç bir örneği için, ‘NATO Ally Fears Russian Invasion and Possible ‘Defensive’ War’, 10/12, Newsweek.)

Putin hafta sonu yaptığı uzun basın açıklamaları içinde bu iddianın saçmalık olduğunu söyledi ama arkasında yatan planı fark etmemiş olamaz. Üslubunun sertliği o yüzden…

Bu mesele de sadece Ukrayna ile ilgili değil. Aynı oranda ABD seçimleri ile ilgili. Çünkü
Avrupa’nın en büyük korkusu Putin değil, Trump.
Ve bu korku, Amerikan devletinin iç korkuları ile aynı kümede kesişiyor, Washington’a güvensizlik yaratıyor…
En olmadık gariplik de burada çıkıyor; bir hafta önce Amerikan Kongresi şöyle bir yasayı onayladı; bundan sonra herhangi bir ABD Başkanı, Amerikan Kongresi’nin onayını almadan, tek başına
‘NATO’dan ayrılma kararı veremeyecek’!

Zamanlaması da garip, hangi ihtiyaçtan ortaya çıktığı da garip, Ukrayna savaşı ve seçim yılının içinde, bugüne kadar hep ‘NATO eşittir’ ABD denklemi kurulmuşken böylesi kararın Biden’ın imzasına sunulması manidar değil mi? Elbette Trump korkusundan, Avrupa’ya, Trump veya kim gelirse gelsin NATO-arkanızda-duracak mesajından, Rusya’ya da, ‘fazla umutlanma’ göndermesinden geliyor. Ama NATO’yu dirilten savaştı. Bu yüzden de devam etmesi gerekiyor.

Ama mevcut dalgalı dünya şartlarında,
NATO’nun ABD de bile sağlam kazığa bağlanmaya çalışılması,
küresel fırtınanın şiddetini, korkuları gösteriyor olsa gerek…

Yıllardır, küresel yırtılmanın Kutuplardan Pasifik’e kadar verevine çizgi izleyebileceğinin, atacak dikişlerin de bu hat üzerinde, artı, ilişik coğrafyalarında, mesela Kuzey Afrika-Kafkaslar gibi, olacağını yazıp-çizdik hep.. İşte o dikişlerden ve artık yamalardan yeni Şeytan Kumaşı dokuyorlar şimdi…

#Politika
#ABD
#NATO
#Nedret Ersanel
5 months ago
ABD, NATO’nun dağılmasından korkuyor!
Korku zamanı
Boykotta kafalar neden karışık
Kimin enflasyonu
Terör örgütü elebaşı olarak İsrail portresi…
Hamas’ın ateşkesi kabulü ve İsrail’in Refah Operasyonu