Hindistan karşımızda? Çin yanımızda?

04:008/04/2015, Çarşamba
G: 13/09/2019, Cuma
Nedret Ersanel

Şöyle ikaz etmiştik; “Bu üçgenin dikkat etmesi gereken saldırıya açık noktalardan biri, uzun zamandır Ortadoğu'da dolaşan bir söylencenin 'politik saldırıya dönüşme ihtimalidir'; 'Suudi Arabistan, zaten bu güce sahip Pakistan'ın yardımıyla bir nükleer silah geliştirecek!' Böylesi bir durumun, Türkiye'nin bu ülkelerle yakınlığının, yeni ittifakı üzerinden gelecek siyasi tuzakların, ABD cephesinden, 'İran anlaşmasını sabote etmek' olarak algılanacağını söyleyelim...” ('Yeni Troyka ile tanıştırayım;

Şöyle ikaz etmiştik; “Bu üçgenin dikkat etmesi gereken saldırıya açık noktalardan biri, uzun zamandır Ortadoğu'da dolaşan bir söylencenin 'politik saldırıya dönüşme ihtimalidir'; 'Suudi Arabistan, zaten bu güce sahip Pakistan'ın yardımıyla bir nükleer silah geliştirecek!' Böylesi bir durumun, Türkiye'nin bu ülkelerle yakınlığının, yeni ittifakı üzerinden gelecek siyasi tuzakların, ABD cephesinden, 'İran anlaşmasını sabote etmek' olarak algılanacağını söyleyelim...” ('Yeni Troyka ile tanıştırayım; Türkiye-Pakistan-Suudi Arabistan', 04/04.)

Buyrun... “ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman, Türkiye'nin, İran'ın nükleer programı konusunda “izle ve bekle” politikası uyguladığını ileri sürdü. Edelman, katıldığı bir televizyon programında, İran ile varılan nükleer anlaşmada Başkan Barack Obama yönetimini 'bedeli ne olursa olsun bir anlaşmaya varılsın' düşüncesiyle hareket etmekle suçlayan Edelman, Ortadoğu'da nükleer silahlanma yarışı yaşanabileceği uyarısında bulundu. Edelman, 'Anlaşma İsrail'in yanısıra Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi nüfusunun çoğunluğu Sünni olan ülkelerde rahatsızlık yarattı. Türkiye için de çok rahatsızlık verici olacaktır. Bu nedenle Türkiye de sivil amaçlar için nükleer enerji arayışında' dedi.”

Gelişini görmüştük ve bu daha cepheden değildir. Daha büyürse gelişine vurmak için Haziran beklenecektir...

İran-Batı anlaşmasının “bölgesel” denklemleri/ dengeleri bozduğu doğru, ancak çizilen kapsama alanı yanlış; bölgesel değil, “küresel”!..

YENİ DELHİ'NİN DERDİ

Kriz (Yemen) ve çözüm (İran), iki büyük gücü bölgeye çekmiş durumda ve artık herkes, Türkiye dahil hesaplarına onları katmak zorunda.

Şaşırtıcı gelebilir ama Ortadoğu'da yaşanan cepheleşmenin Pakistan'ı da içermesi Hindistan'ın ulusal güvenlik kaygılarını beklenmedik derecede uyarmış görünüyor. Öyle ki, kimi uzmanlar bu hali, 1980 yılında Afganistan'daki Sovyet müdahalesine karşı oluşturulan, “ABD-Pakistan-Suudi” ittifakına benzetiyorlar. Bu şeklî bir mukayese de değil. “Cihat” kavramı üzerinden ortaklaştırılıyor. Son gelişmeler ışığında bundan daha manidar gönderme nadir bulunur.

Ve nükleer bomba kaygısı Hindistan'da da mevcut.. Suudi Arabistan'ın da-Pakistan yardımıyla-bir nükleer bomba geliştirme çabalarını hızlandırmasından Delhi de huysuzlanıyor ama tabii odak noktası Suudi-Pakistan askeri ittifakının hızı ve potansiyeli. Buna eklenmesi gereken Obama yönetiminin Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilimde son dönem adımlarını hep Delhi'den yana atması, Nobel değerinde bir başka kriz noktası olan Keşmir'i unutmasıdır. (Hindistan'ın Ortadoğu oyununa katılacağını şimdiden kestirmek mümkün ve bu bağlamda Türkiye'yi nasıl göreceği de merak edilmeli. Soru: Yeni Troyka'nın yine 1980'li yıllardaki Keşmir sorunuyla ilgili bir “teması” var mıydı?)

ÇİN FÜZELERİ!

Çin de aynı hatta daha da fazla çetrefilli bölgenin içinde. Çin'in yüksek petrol ihtiyacı ve yolları zaten Körfez ülkeleriyle ilişkisini bambaşka bir boyutta tutuyor. Yemen'le birlikte bu stratejik hassasiyeti katlanmış durumda. Bölgeye hemen ve çok sayıda savaş gemisi gönderme kararı bu demek.

Beijing, Yemen'e yönelik koalisyonun tutumuna ilişkin herkesin üzerinde mutabık kalabileceği net bir duruş ilan etmiş değil. Ülke medyasındaki haberlerde ise koalisyon hamlelerine temkinli yaklaşıldığının izi ancak görülebiliyor.

Kolay olduğu için özellikle çok ittifaklı ve çok etkenli krizlerin anlaşılmasında, ilgili ülkelerin tek tek irdelenmesi yoluna gidilir. Ancak dünya öyle değil. İlk bakışta sadece bu makalede bile zıt kutuplarda tarif edilen ülkeler arasında oyun bozan o kadar basit notlar var ki.. Mesela; Pakistan, deniz kuvvetleri de Hindistan ile sert bir rekabet içinde. Onunla eşit olmak için, sayısına ilişkin bilgiler 8 ile 10 adet olarak zikredilen toplam maliyeti milyar dolarları bulan denizaltılar alma yolunda. Ve işte bu paranın finansmanını İslamabad'a Suudi Arabistan'ın sağlayacağı iddia ediliyor.

('Pakistan govt to buy eight submarines from China', 02/04, İndian Express.)

Haliyle bölgede yaşanan en basit ziyaretlerin bile ikircikli bakışlarla takip edildiği bu dönemde, Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping'in önümüzdeki günlerde gerçekleşecek Pakistan ziyareti mükemmel şekilde zamanlanmış bir “Çin-Suudi-Pakistan” ittifakına ilişkin kuvvetli kopya veriyor.

Çin liderliğinin Nisan ayında gerçekleştireceği Ortadoğu ziyareti sedece bu ülke ile sınırlı değil! Mısır ve evet Suudi Arabistan da bu geziye dahil. ('Çin lideri Ortadoğu'ya geliyor', 01/04, Dünya Bülteni.) Haliyle ilk akla gelen soru, Çin'in bu ziyaretinin bölgede inşa edilen koalisyonun sürükleyicisi konumundaki Suud haraketini kutsayıp kutsamayacağı?..

twitter.com/nedretersanel
#köşe yazısı
#çin
#hindistan