
Bir aşkın nihai hedefinin vuslat olduğunu düşünürüz. Bir âşığın çabası aslında vuslat değilse başka ne olabilir, diye sorarız. Ama vuslatsa çoğu kez, âşığın hep bir kulaç ötesinde durur ve trajik olan da bu bir kulaçlık ulaşılamayan mesafede yaşanır. Olanlar orada olur. Allah Resulu''nün miraçta Sevgili''ye bir yay mesafesine kadar yaklaştırılması ve o mesafenin ihlâl edilmesine izin verilmemesi belli bir hikmetin tecellisine mebni olmalıdır. O mesafenin sürekli aralık bırakılması, bir bakıma, belki de âşık için denek taşı olarak kullanılmakta ve bırakılmaktadır. Mesafenin tümüyle kapandığı, kapatıldığı durumlarda, bazı âşıkların itiraf etmeye cesaret bulamasalar bile, bir hüsranın yaşandığı da vakidir.
Âşığın tek taraflı olarak veya âşıkların iki taraflı olarak vuslata bir yay mesafesi uzaklıkta (veya yakınlıkta) duruyor olmaları, onların karşı tarafa olan özlemini çoğaltır, keskinleştirir, bileyler. O mesafe, aşkın sürekli biçimde yeni kalmasına ve yenilenmesine yol verir. Vuslat halindeyse, taraf/lar, birdenbire özlemin tüketilmiş olduğuna karar verme noktasında bulurlar kendilerini. Özlem yoksa aşkları acaba neyle beslenecektir? Acaba hangi vuslat bu özleme karşılık gelme gücünü ve yeterliğini gösterebilecektir?
Âşıklar bunca çabadan sonra içine düştükleri hüsranı neyle izah ve telafi edebilecektir? Şimdi o katı, geri dönülmez gerçeğin içine gömülünmüştür. Âşık halinden utanç duymaya başlayabilir, çünkü yaşadığı hüsran dayanılır gibi değildir. Acaba o, daha önce âşık konumunda değil de, maşuk konumunda mı bulunuyordu? Kendini böyle aldatabilse yaşadığı hüsranın üstesinden gelebilir mi? Yanılmışım, diyebilir mi? Kimileri, o aşktan, kendilerine yalnızca bir enkazın miras kaldığını itiraf edebiliyor. Ne var ki, bu itiraf, aynı zamanda, yaşanan aşkın inkârıyla birlikte oluyor ve yaşanan aşkın inkârına müncer oluyor. Çünkü maşuk konumunda bulunmak, aynı zamanda o aşkta inisiyatifi elinde bulundurmaya eşanlam oluşturuyor. Çünkü bir aşk reddedilecekse, bu red ancak maşuk tarafından dermeyan edilebilecektir, âşığın bu bağlamda şansı yoktur.
Öyleyse, vuslattan sonra hüsrana düşen bir âşığın durumu zordur ve payına yaşamakta olduğu hüsrandan başka düşecek bir miras da bulunmamaktadır. Üst tarafı yalnızca kendini aldatmadır, söylenecek olanın azamisi belki de: "Bana âşık olunmasından hoşlanıyordum" demekten ibaret kalacaktır. Bu da, aşkından utanç duyduğunu itiraf etmenin gizli biçimi sayılmalı. Çoğu aşk öyküsünün âşıkların kavuşmadan bırakılması veya âşıkların kavuştuğu anda öykünün kesilmesi, âşıkların yaşayabileceği muhtemel bir hüsranla, okuyucunun sukutu hayale uğratılmaması gibi bir sebeple açıklanabilir diye düşünüyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.