olması çok garip kaçıyor.
Nerede söylemiş nasıl söylemiş bilmiyorum. Aslında önemi yok, şahsın da önemi yok, ama bu aralar çok müşteri bulan, özellikle firari söylemin bir ifade örneği olarak bir ilahiyatçıdan naklen şöyle bir whatsap mesajı düştü telefonuma:
“1400 yıldır Müslümanlar ne ideal seçim sistemi geliştirebildi ne ideal yönetim örnekliği sergileyebildi ne de ideal devlet modeli ortaya koyabildiler. Henüz Hz. Muhammed’in vefat ettiği gün iktidar kavgası başladı ve en yakınındaki insanlar iktidar için birbirini boğazladı. O günden beri Müslümanların hâkim olduğu topraklarda zulüm, kan, çile ve göz yaşı hiç dinmedi? Sahabe arasında oluk oluk kardeş kanı aktı. İlk 4 halifenin 3’ü suikastla öldürüldü. Peygamberin torununu bile iktidar uğruna hunharca katlettiler. Onlara barış getiremeyen şeriat! bugün size mi getirecek? Müslümanların tarihindeki kanlı iktidar savaşlarını saymaya kalksanız sayfalar yetmez. Buna rağmen hala birileri kalkmış utanmadan şeriat, hilafet ve İslâm devleti gibi hezeyanlar dillendirebilmekte. Bu neyin hayalperestliğidir? Siz hiç mi tarih okumazsınız. Hayalini kurduğunuz şeriat, hilafet ve İslâm devleti, tarihin hiçbir döneminde kurulmadı, kurulamaz da, hayalperestliğin anlamı yok, anayasal güvencenin kıymetini bilin ve oturun oturduğunuz yerde.”
Hadi sıradan insan bunu yapsın, anlarız. Ama tarihçinin, hele ilahiyatçının bunu yapması da ne oluyor? İnsanı bilmeyen, tarihini nasıl bilsin?