|
Ajanslar, “karargâhlar”, sosyal medya örgütleri, fondaş gazeteci çeteleri Türkiye ile savaşıyor.
27 Mayıs 2013’te
Gezi olayları
başlatılmıştı. Taksim/Gezi Parkı ve
birkaç ağaç
üzerinden planlanan kurgu ile sadece hükümet
değil, rejim değişikliği senaryosu
uygulamaya konulmuştu. Bir
iç çatışma, iç savaş tezi
yürütülüyordu.
Sokak terörünü,
etnik ve mezhep eksenli çatışmaya
ayarlı bir şekilde bütün ülkeye yayıyorlardı. İstanbul’da sokaklar
ateşe
veriliyor, Dolmabahçe’de
Başbakanlık Ofisi
hedef alınıyor,
Altunizade’de maskeli kişiler yol kontrolü yapıyor,
binlerce insan Kadıköy’den
Köprü’ye
yürütülüyor ve bu isyan Anadolu’da birçok şehirde örgütleniyordu.

Reklam ajansları “karargâh” oldu Sokak teröründen darbe üretti.

ABD ve Avrupa istihbarat teşkilatları İstanbul sokaklarında “halk ayaklanması” yönetiyor,
açık açık organizasyon yapıyor, her tarafa
talimatlar
yağdırıyordu. Bütün bunlar gözümüzün önünde oluyor, insanlar korkudan evlerinden çıkamıyordu.
Bazı sermaye çevreleri bunları finanse ediyor,
popüler tipler üzerinden servisler yapılıyordu.
Terör örgütleri, azgın ve imtiyazlı çevreler ile perakende marjinal muhalif
çevreler üzerinden koca ülke
açık saldırı altına
alınıyordu.
İşte o günlerde
“reklam ajansları”
görünümündeki büyük çoğunluğu
yabancı şirketlerin
nasıl
kullanıldığına
tanık olduk. Nasıl
kurgular
yaptığına,
söylem
ürettiğine,
slogan
belirlediğine,
semboller ve “kahramanlar” imal ettiğine,
nasıl baskın bir kamuoyu oluşturduğuna şahit olduk.

Gizli karargâhlar, medya çeteleri, gizli ortaklıklar..

İşte
onlar
, Gezi adı altında uygulanan
darbe girişiminin, iç savaş senaryosunun karargâhlarıydı.
Dönemin
medya yapılanmasının
ağır saldırıları altında,
bu karargâhlar, sosyal medya çeteleri,
İstanbul’a taşınan
Batılı istihbarat ekipleri,
Türkiye’deki
ortakları
hep birlikte Türkiye’yi
“Suriyeleştirme”
projesi uyguluyordu.
Örtülü iktidar yapılarının, gizli karargâhların, medya çetelerinin kimlerle nasıl çalıştığını,
kimlerle ortak olduğunu,
ne tür roller
üstlenebildiğini, nasıl kurulup beslendiğini,
nasıl bir nefret dili,
ne büyük kötülükler
yayabildiğini, Türkiye’ye duydukları öfkeyi o günlerde gördük, öğrendik.
O günden bu yana,
bütün iç ve dış müdahalelerde aynı
yöntemler, aynı gizli iktidar aygıtları,
aynı örgütler, aynı karargâhlar, aynı çeteler
kullanıldı. Daha sonraki FETÖ denemelerinde de böyle oldu.

O örgütler bir kez daha devreye alındı. CHP korudu, onlar Türkiye’ye saldırdı.

Ve şu an
bir kez daha
böyle bir çaba, girişim, hazırlık, örgütlenme, örtülü ortaklıklar, karargâhlar,
çeteler söz konusu.
Gezi’de birkaç ağaç için Türkiye’yi yakanlar, ülkemizin güneyini mahveden
büyük yangınlarda çevre, ağaç derdine düşmedi
bile. Buradan bile
hükümete, devlete, millete, ülkeye saldırı için fırsat
kolladı.
Gezi’de Türkiye’yi kundaklayanlar, orman yangınlarını bahane edip bir kez daha kundaklamaya çalıştı.
CHP’nin kol kanat germesiyle,
hedef şaşırtmasıyla bi
r yıkıcı ajanda
daha uygulandı.
Gizli “karargâhlar” yine devreye alındı. Sosyal medya örgütleri ile PKK birlikte hareket etti.
Ajans görünümlü
istihbarat ağları ve çeteler
birlikte hareket etti. Bir yıkıcı fırtına daha estirildi.

Şimdi lokal isyanlar örgütlüyorlar. ABD’si, Avrupa’sı, BAE’si, CHP’si.. Çok daha büyük bir hazırlık var.

Şimdi küçük gruplar halinde yanan
köyleri dolaşıp lokal isyanlar çıkarmaya çalışıyorlar.
Milleti tahrik edip öfkelerini, acılarını kullanıyorlar. Konforlarından zerre ödün vermeden
, başkalarının üzüntüleri üzerinden Türkiye ile hesaplaşıyorlar.
Bunlara
“iç işgalciler”
demeyecek de ne diyeceğiz!
Bu da bir denemeydi. Ama hazırlanıyorlar.
ABD’si, Avrupa’sı, BAE’si, CHP’si,
İP’i,
muhafazakar muhalefeti, ajans görünümlü “karargâhlar”ı, sosyal medya örgüt ve çeteleri, dışarıdan fonlanan gazetecileri hep birlikte 2023 öncesi bir şeylere hazırlanıyorlar.
Bu hazırlık tamamen Türkiye’yi durdurmaya ayarlıdır. Asla siyaset, asla muhalefet değildir. İç politik değil, bölgesel ve küresel hazırlıktır, projedir. Türkiye’nin
vatanseverleri
ile, dışarıdan yönetilenler, başkalarının çıkarları için s
ahaya sürülenler
arasındaki mücadele artık açıktır.

Hepsi deşifre edilmeli, terör olarak tanımlanmalı. Bu mücadele çok büyük.

Bu yüzden;

İçeriden operasyon yapan, toplumsal çatışma hedefleyen,
devleti ve milleti zaafa
düşüren,
dini ve milli değerlere saldıran, vatanseverleri hedef alan...
Medya, sosyal medya, ajans görünümlü
“karargâh”ların, örgütlerin, çetelerin listesi çıkarılıp milletin önüne konulmalı. Bu “çeteler”
deşifre
edilmeli ve gereken bütün önlem alınmalı. Bütün bunlara
terör örgütü muamelesi
yapılmalı.
Çünkü; bu yapıların
tamamı Türkiye ile
savaşıyor
. Milletimizle, geçmişimiz ve geleceğimizle savaşıyor.
Unutmayın;
21. yüzyıl
ın sürprizi Türkiye’dir. Ve “Türkiye’yi durdurmak” küresel bir projedir.

Mücadele bu kadar büyük.

#Türkiye
#Taksim
#Gezi Parkı
#Dolmabahçe
#Başbakanlık Ofisi
#Altunizade
#ABD
#Avrupa
3 yıl önce
Ajanslar, “karargâhlar”, sosyal medya örgütleri, fondaş gazeteci çeteleri Türkiye ile savaşıyor.
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler