|
Türkiye’nin bir de şöyle bir görünümü var, kızım sana söylüyorum
Son günlerde farklı bir seyir alan Covid-19 verileri gerçekten de endişe verici. Ancak bu verileri Türkiye içindeki seyrine bakarak değerlendirmek çok yanıltıcı ve muhalefet bu yanıltıcılığı kendi istismar siyaseti için çok mümbit bir fırsat olarak değerlendiriyor.
Muhalefete bakılırsa sanki Covid-19 verileri sadece Türkiye’de kötü gidiyor, dolayısıyla Türkiye salgına karşı mücadeleyi en kötü yöneten ülkeler arasında gibi bir durum anlaşılıyor.
Oysa Türkiye için ortaya çıkan veriler başka ülkeler için daha iyi değil. Bu salgının tabiatı bazı dalgalarla geliyor.
İzlenen politikaları izlemekten yana toplumla işbirliği içinde olmak gerekiyor ve toplum da robotlardan oluşmuyor. Hiçbir toplum sosyolojinin kurallarından muaf değil, bu kuralların üstünde hiç değil.
Buna rağmen geçtiğimiz günlerde
Sağlık Bakanı Sn. Fahrettin Koca’
nın Dünya Sağlık Örgütü’nün toplantısına brifing vermek üzere davet edilen tek Sağlık Bakanı olarak ortaya koyduğu verilere dikkatle ve insafla kulak vermek gerekiyor.
Türkiye, bütün artan vakalara rağmen, sağlık sistemi itibariyle bu salgın karşısında zor durumda bile kalmış değil.
Oysa dünyanın gelişmiş ülkelerinin, buna ABD ve önde gelen AB ülkeleri de dahil, sağlık sistemleri bu salgın karşısında adeta iflas bayraklarını çektiler.
Buna ilaveten, Türkiye bütün bu ülkeler arasında Covid-19’la mücadele konusunda vatandaşını maddi durumlarına ezdirmeyen ülkelerin başında geliyor.
ABD gibi ülkelerde vatandaşlar Covid-19 tedavilerinde kendi maddi varlıklarıyla baş başa bırakıldılar. Oysa Türkiye bu tedavide vatandaşını yalnız bırakmadı, neredeyse bütün tedavi sürecini üstlenerek zengin ile fakir arasında tam bir eşitlik uyguladı. Sadece bu veri bile Türkiye’nin bu konuda hiçbir eleştiriyi hak etmediği, herkesin şapka çıkarması gereken bir durum.
Bu kadar açık bir başarı ve baştan sona erdem hissettiren bir siyaset bile muhalefetin kalp gözünü açmadı ama aşıların doğal zaman akışını bile bir gecikme sayıp bunun üzerinden neredeyse Türkiye’ye bu kadar büyük başarılar karşısında bir iflas hikayesi yakıştırmaya çalıştılar. Oysa Koca’nın DSÖ brifinginde de verdiği başka bir veriyi her gün gözlerinin içine sokmak gerekiyor:
Türkiye kendi aşısını (henüz) üretmemiş ülkeler arasında en fazla aşı uygulayan birinci ülke konumunda. Üstelik bu aşıyı da vatandaşına ücretsiz olarak yapmaktadır.
Allah muhafaza eski SSK Genel Müdürü ülkeyi yönetiyor olsaydı durumumuz ne olurdu şimdi, düşünmek bile istemez kimse
Aslında bu manzarayı biraz da kendimize dışarıdan bakarak çok daha iyi görüyoruz.
Geçtiğimiz hafta ABD’de yaşayan ve sahalarında çok başarılı bir grup Müslüman tıp doktoru bizi ziyaret etti.
Her biri kendi alanlarında beyin sayılabilecek insanlardı hepsi.
Ziyaret sebebi kendileri için giderek yaşaması çok daha zor hale gelmiş olan ABD’ye alternatif bir yaşam ve yatırım alanı aramak. ABD’de halihazırda çok sayıda Müslüman kökenli alanlarında ciddi başarılara imza atmış, yüksek nitelikli doktorlar var.
Özellikle sağlık politikaları dolayısıyla ABD onlar için şu anda cazibesini yitirmiş durumda ve bunlar kendilerine yönelen ciddi orandaki sağlık turizmini yönlendirebilecekleri bir yatırım alanı arıyorlar
. Bu sağlık turizmini karşılayacak kadar ciddi bir beyin var ortada.
Ancak ABD’nin şartları, politikaları ve Müslümanlara yönelik tutumları dolayısıyla bu turizmi karşılayabilmekten gittikçe uzaklaşmaktadır. Bunlar kendi ülkelerine de bu turizmi yönlendiremezler, çünkü ülkelerinin zaten ne sağlık altyapısı ne de siyasi şartları uygun. Geriye sadece Türkiye kalıyor.

Aklıma hemen gelen neden Türkiye soruma ilk cevabımı almış oluyorum, ama başka nedenlere de değiniyorlar.

Birincisi, Türkiye’nin özellikle Covid-19 dolayısıyla sergileme imkânı bulmuş olduğu sağlık altyapısının artık bütün dünyada en nesnel verilerle görülüyor olması. Ah, bunu bir de bizim muhalifler görmüş olsa dedim.
İkincisi
ise daha ziyade kendi duygusal ve kültürel bağlarıyla ilgili.
Doğu ve Batı kültürlerini birleştiren, her ikisini de kendine özgü şartlarıyla sentezleyen Türkiye hasretini çektikleri bir fırsat sağlıyor.
Evlatlarını Batı’nın ileri bilim ve teknolojisinden de uzaklaşmadan ama gelenek ve göreneklerine uygun olarak, ezan sesini duyacakları bir ortamda yetiştirme arzusu.

Şu anda çok ciddi sayıda ve yüksek nitelikli tıp doktorunun Türkiye’ye taşınma arzusu var ama onu da kısıtlayan bir şey, bu yüksek nitelikli ve yüksek gelirli doktorların Türkiye’ye taşınması halinde aynı gelir seviyesini Türkiye’de yakalayamayacak olmaları.

Bu konuda önerdikleri çözümleri de tamamen sağlık turizmine hitap edecek şekilde Türkiye’de kendi sağlık sitelerini veya hastanelerini kurmak.
Bu konuda Sağlık Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı yetkilileri ile verimli bir diyalog kurmaları çok verimli kapılar açabilir.
Tabii sadece bu önerinin bu boyutlarda gelebilmesinin bile Türkiye’nin hem sağlık politikalarına hem de başka konularda geçerli başka bir görünümünü ortaya koyuyor.
Bir de buradan görelim.
#Koronavirüs
#Türkiye
#Muhalefet
#Fahrettin Koca
#Dünya Sağlık Örgütü
#ABD
#AB
3 yıl önce
Türkiye’nin bir de şöyle bir görünümü var, kızım sana söylüyorum
Kamuda çalışan doktorlar dikkat edin geleceğiniz kararabilir
Testi kırılmadan önce uyarımdır…
WPW Sendromu ve özürlülük oranı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru