|

Yeni dönemde Türkiye-ABD ilişkileri

ABD hükümeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kutlamış olmasına ve kazananla çalışırız açıklamasına rağmen kendi politikalarından vaz geçmeyecektir. ABD, seçimden önceki dikenli alanlarda yeni dönemde de yürümeye çalışacak, politikalar geliştirecek ve ekonomik alanda manipülasyonlara, hatta önce zımni tutmazsa sarih tehditlere yönelecektir.

04:00 - 1/06/2023 Perşembe
Güncelleme: 00:53 - 1/06/2023 Perşembe
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden.
Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe Siyaset Bilimci

14 Mayıs seçimleri Türkiye’de ilgiyle beklenirken, başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerde de büyük ilgi uyandırmış, özellikle 2023 yılının ilk günlerinden itibaren Batı basınında Türkiye seçimlerini manipüle etmek adına manşet üzerine manşet atılmış ve yorumlar, analizler yapılmıştır. Türkiye’deki iktidarı daha öncesinde ekonomik, siyasi hatta askeri darbeyle yıkamayan Batı, demokratik yöntemlere sarılmış ve seçimde muhalefete yoğun bir destek vermiştir. Bunu yapacaklarını da açıkça belirtmiş, daha da ileri giderek, 1956’da Mısır’da, 1980’li yıllarda Nikaragua’da 2003 yılında Orta Afrika Cumhuriyeti’nde, Afganistan’da, Irak’ta ve diğer birçok yerde bu ülkelerin devlet başkanlarını diktatör ilan ettikleri gibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı diktatör ilan etme cüretini göstermişlerdir. Tabii bunlar tamamen algı operasyonu ve uluslararası kamuoyu oluşturma çabasıyla ve ülke içindeki iş birlikçileri vasıtasıyla iç kamuoyunun desteğini kazanma çabasıydı ama 28 Mayıs’ta tüm bu girişimler milletin ferasetiyle boşa çıkmış oldu.

Bu ülkelerden biri ve en önemlisi ise ABD’dir. ABD’nin devlet başkanı, düşünce kuruluşları, sermaye grupları hep birlikte hareket etmiş, danışman ihraç etmiş, sahada kullandıkları vekil terör örgütleri (PKK/YPG, FETÖ) vasıtasıyla seçimlere yüklenmiştir. Bunun sebepleri arasında tabii ki müttefikimiz ABD ile bölgemizdeki milli politikaların çakışması, ABD’nin bölgede kurmak istediği hegemonik politikaların bizim güvenliğimizi ve bekamızı tehlikeye atması gelmektedir.

WASHINGTON UMDUĞUNU BULAMADI

Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda, Ege Denizi’nde, Kafkasya’da, NATO’da, hava savunma sistemlerinde (Patriot / S-400) ABD ile Türkiye adeta karşı karşıya kalmıştır. Üstelik parçası olduğumuz F-35 projesinden çıkarılmak yetmiyormuş gibi talep ettiğimiz F-16’ların da verilmemesi ABD ile Türkiye arasında gerilimi artırmıştır. ABD daha önce kendisine bu kadar geniş alanda ve konuda kafa tutacak bir ülke ve yönetimle hiç karşılaşmamış, ufak tefek ses çıkaranları ise bilindik yöntemlerle devirmiş, yargılamış, ülkenin kaynaklarına el koymuş, zulmetmiş ve kendine müzahir hükümeti kurduktan sonra askerini çekmiş ancak ekonomik anlamda hegemonyasını sürdürmeye devam etmiştir.

ABD, 14 Mayıs seçimlerinde Türk parlamentosunda istediği sonuca ulaşamazken, 28 Mayıs’ta ikinci turda da başarılı olamamış ve Türk halkı demokrasiye, milli ve yerli politikalara bağlılığını açıkça belli etmiş ve tercihini Batılı ülkelere adeta haykırmıştır. Peki şimdi ne olacak? Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron beraber çalışabileceğimizi, Akdeniz’de birlikte hareket edilebileceğini belirtirken, ABD Başkanı Biden 28 Mayıs öncesinde seçimi kazanan hükümetle çalışacağını belirtmiş ve seçim sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayarak tebrik etmiştir.

Biden-Erdoğan görüşmesinde karşılıklı temennilerden sonra taraflar birbirlerine önceliklerini sunmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan F-16 savaş uçaklarının bir an önce verilmesini isterken, Biden İsveç’in NATO üyeliğini ileri sürmüş ve adeta F-16 savaş uçaklarının verilmesini bu konuya bağlamıştır. Bununla birlikte yeni dönemde ABD ile Türkiye arasında özellikle Suriye’nin kuzeyindeki terör koridoru ve ABD’nin buradaki oluşuma verdiği destek, bununla bağlantılı olarak Suriye ile yapılan normalleşme görüşmelerine karşı tutunduğu olumsuz tavır, Doğu Akdeniz’de boru hatları güzergahları üzerinden muhtemel gelişmeler ile ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) verdiği destek öncelikli konular arasında yer almaktadır. ABD son günlerde GKRY ile tatbikatlar yapmış, öncesinde uyguladığı silah ambargosunu kaldırmış, GKRY askerini New Jersey’de eğitmeye başlamıştır. ABD’nin GKRY politikası Türkiye açısından oldukça riskler içermektedir. Bu konu da yeni dönemde ele alınacaktır.

DİKENLİ ALAN: RUSYA

Yine Rusya-Ukrayna Savaşı’nda ABD açısından istenilen sonucun alınamaması, savaşın uzaması, Batılı devletlerin Ukrayna’ya yardım konusunda isteksiz davranmaları, enerji ihtiyaçları gibi hususlar, ABD ile Türkiye’yi karşı karşıya bırakmaktadır. Türkiye bu krizde Batılı ülkelerin uyguladığı ambargoyu Rusya’ya karşı uygulamayan tek NATO ülkesi olarak bağımsız bir politika izlemiştir.

Türkiye’nin taraflar arasında barışı tesis etme çabaları daima bilinen bir üçüncü el tarafından sekteye uğratılmıştır. Tahıl Koridoru Mutabakatı ile Türkiye ve mutabakatın mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan uluslararası alanda büyük prestij elde etmiş, birçok ülke devlet başkanı ve meclis başkanı tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmiştir. Dolayısıyla ABD ve Batı Türkiye’nin bu politikasını hazmedememiştir. ABD’nin Rusya politikasının, Türkiye-ABD arasındaki ilişkileri zorlayacağı aşikardır.

Velhasıl, ABD hükümeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kutlamış olmasına ve kazananla çalışırız açıklamasına rağmen kendi politikalarından vaz geçmeyecektir. ABD, seçimden önceki dikenli alanlarda yeni dönemde de yürümeye çalışacak, politikalar geliştirecek ve ekonomik alanda manipülasyonlara, hatta önce zımni tutmazsa sarih tehditlere yönelecektir.

#Recep Tayyip Erdoğan
#ABD
#Türkiye
#Rusya
1 yıl önce