Türkiye’de milyonlarca vatandaş, Yapı Denetim Kanunu öncesinde inşa edilen depreme dayanıksız binalarda oturuyor. Bu binalarda dış cepheler yenilense de, yapısal anlamda önemli eksikler bulunuyor. Uzmanlar, dış görünüşün insan hayatını korumadığını vurguluyor.
Türkiye’nin deprem kuşağında yer alması, yapı güvenliğini her zaman öncelikli bir gündem maddesi haline getiriyor. Ancak bugün hâlâ milyonlarca insan, 1999 Marmara Depremi öncesi inşa edilmiş binalarda yaşamını sürdürüyor. Uzmanlara göre, bu binaların dış cephelerinin boyanmış ya da mantolama ile yenilenmiş olması, iç yapısal riskleri ortadan kaldırmıyor. 2000 yılından önce yapılan binalar, bugünkü deprem yönetmeliğine göre ciddi yapısal eksiklikler taşıyor. Zayıf beton kalitesi, yetersiz temel sistemleri ve denetimsiz uygulamalar, bu yapıların ayakta kalma olasılığını düşürüyor. GÖRÜNÜŞ ALDATMASIN Son yıllarda birçok eski bina dış cephe kaplamaları ve mantolama ile yenilenmiş görünüyor. Ancak uzmanlar, binanın taşıyıcı sistemine dair kapsamlı bir analiz yapılmadan yalnızca dış görünüşe güvenmenin hayati bir hata olacağı uyarısında bulunuyor. DOMİNO ETKİSİ YAPAR Site tipi yerleşimlerde binanın yıkılması, domino etkisi oluşturuyor. Bu nedenle kentsel dönüşüm artık bireysel bir karar değil, toplumsal bir sorumluluk olarak ele alınıyor. Uzmanlar, deprem gerçeği karşısında eski binaların dönüşümünün bir ‘opsiyon’ değil, hayati bir zorunluluk olduğunu vurguluyor.
