Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar, Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından dijital ortamda düzenlenen "Dünyada ve Avrupa Özelinde Net Sıfır Emisyon Geleceği ve Türkiye'ye Etkileri" başlıklı toplantıda, Türkiye'nin Paris Anlaşması'nı onaylamamasına rağmen gelişmekte olan bir ülke olarak anlaşmanın gereklerini yerine getirmeye çalıştığını söyledi.
"Enerji dönüşümünün ekonomik faturası çok büyük"
Türkiye'nin yenilenebilir enerji potansiyelini en üst seviyede kullanma kararlılığının devam ettiğini belirten Bayraktar, verimlilik çalışmalarıyla birincil enerji yoğunluğunda yaklaşık 32 milyon ton petrol eşdeğeri azaltım sağlandığını söyledi.
Bayraktar, bu sayede 100 milyon tonluk sera gazı emisyonundan kaçınmanın söz konusu olduğuna işaret ederek, "2017-2020'de enerji verimliliği yatırımlarıyla yaklaşık 10 milyon ton sera gazı emisyonunu engellemiş olduk." diye konuştu.
"Kısa ve orta vadede maalesef mutlak emisyon azaltımıyla ilgili Türkiye'nin önünde çok ciddi zorluklar var ve bu anlamda bir hedef çok mümkün görünmüyor. Bunun ekonomik boyutunda ise örneğin, 2020'de 46 milyar liralık bir yenilenebilir enerji desteğinden bahsediyoruz. 2017 ile 2020 arasında enerji verimliliğine yapılan yatırım 5 milyar dolara yakın. Bu rakamlara baktığımızda enerji dönüşümünün faturasının ne kadar büyük olduğunu da görüyoruz. Uluslararası Enerji Ajansı 2050'de sıfır emisyon hedefine ulaşmak için yıllık 5 trilyon dolar yatırım ihtiyacı olduğunu söylüyor. Türkiye'nin dünya ekonomisindeki yerini yüzde 1 olarak alırsak, bu, 5 trilyon doların yaklaşık yıllık 45-50 milyar dolarlık kısmını Türkiye'nin gerçekleştirmesi anlamına geliyor."
Sıfır emisyona giden yol zorlu ama başarmak imkansız değil
Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol da iklim değişikliğinin tüm ülkelerin ana gündem maddesi olduğunu, dünyada birçok şirketin de daha karlı olduğu için temiz enerjiye yatırım yaptığını söyledi.
Mevcut temiz enerji teknolojilerinin yanı sıra karbon yakalama ve hidrojen gibi yeni teknolojilerin de hızla gelişmesi gerektiğini kaydeden Birol, "Bu dipten gelen çok güçlü bir dalga ve tüm ülkeler, hepimiz bundan çok fazla etkileneceğiz." dedi.