|

"Dumanlı şov yapıyor, tezgah var"

Paralel Yapı operasyonu kapsamında hakkında gözaltı kararı olduğu için emniyete giden eski Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, ifadesinin ardından serbest bırakıldı. İfadesi hakkında açıklama yapan Gülerce, "Türkiye çok ciddi bir dönemin içinden geçerken şov yaparak kimse meseleyi başka yere çekmesin. Kumpas kurulmuş gibi bir şey var. Bunun aydınlatılması lazım" dedi.

16:01 - 15/12/2014 Pazartesi
Güncelleme: 18:43 - 15/12/2014 Pazartesi
DHA

Tahşiye operasyonunda gözaltına alınacak isimler arasında olan eski Zaman yazarı Hüseyin Gülerce bugün savcıların sorularını yanıtladı.


Paralel yapı iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı olduğunu öğrenen Hüseyin Gülerce, avukatıyla birlikte bu sabah İstanbul Emniyeti’ne gitmişti. Gülerce'nin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde ifadesi alınmaya başlandı. Gazeteci Hüseyin Gülerce savcıya ifade verdikten sonra serbest bırakıldı.


GÜLERCE'DEN AÇIKLAMA


Çıkışta gazetecilere yaptığı açıklamada Gülen Cemaati'ni eleştiren Gülerce, Şimdi ortada suçsuz insanlara bir zulüm varsa, yani yargı bunu araştırmasın mı?" dedi.

Vatan Caddesindeki İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gelerek yaklaşık 4 saat savcıya ifade veren Hüseyin Gülerce, soruşturma kapsamında adını ilk olarak Fuat Avninin attığı twitte gördüğünü belirtti. Gülerce, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yaptığı açıklamada listede adım vardı. O zaman işin boyutu değişti. Tabii bu resmi evrak, orada gözaltına alınacaklar listesinde gözaltına alınması gereken bir insansınız. Bekliyoruz, gözaltı için gelen yok. Yerimiz belli. Ve bunun üzerine ben bir tweet attım. Listede ismim var ama bir işlem yapılmıyor. Ben yarın gelip savcıya ifade vereceğim dedim ve bugün geldim, hukuk diliyle teslim oldum' dedi.

"EKREM BEY BAŞKA TARAFA ÇEKİYOR"


Savcı İrfan Fidana şüpheli olarak ifade verdiğini belirten Gülerce, Biraz uzun sürdü, çünkü 35-40 soru vardı. Fakat konunun benimle ilgili tarafı şu; 6 Nisan 2009da sayın Fetullah Gülenin herkül.org sitesinde açıklamaları vardı. Ben de birkaç gün sonra Zaman Gazetesindeki köşemde Gülen neden uyarıyor? diye bir başlıkla yazı yazmıştım. Şimdi savcılığın yürüttüğü soruşturma Tahşiye denilen grupla ilgili. Olayın özeti şu: 6 Nisan 2009da Sayın Gülen Tahşiye'yi gündeme getiren bir konuşma yapıyor. Arkasından 9 Nisanda Samanyolu televizyonunda Tek Türkiye dizisinde bu konu ele alınıyor. Şimdi denk gelmeye bakın; 10 Nisanda da ben Sayın Gülenin bu sohbetinden bir paragraf alıyorum. O paragrafta da Tahşiye geçiyor. Tabii haklı olarak aynı şey benden önce ifade veren Ahmet Şahin hocamızın da başına gelmiş. Onun da 15 Nisanda bir yazısı var. Bu konudan bahsediyor. Şimdi Tahşiye olayı biraz farklı bir olay. Şimdi Zaman Gazetesindeki arkadaşlar, bilhassa Ekrem Bey meseleyi işte demokrasi, basın özgürlüğü tarafına çektiler ama ortada hukuki bir mesele var. Ben eğer bu işin içerisinde bulunmuşsam, hukuki meselede benim gazeteci kimliğimin önüne çıkartılması doğru değil. Var mıyım, yok muyum bu işin içerisinde? 


"SANKİ BİR TEZGAH KURULMUŞ"


Şimdi olay şu; bu sohbetin arkasında Samanyolunda Tek Türkiye dizisinde karanlık kuruldaki konuşmalar, arkasından Nuh Gönültaşın yazısı. Hüseyin Gülercenin, Ahmet Şahinin yazısı. Bunların hepsi bir araya getirildiğinde, sanki bir tezgah kurulmuş. Birilerinin alnı secde gören insanların üzerine gidilmesi için bir hazırlık yapılmış, bir kumpas kurulmuş gibi bir şey var. Şimdi bunun aydınlatılması lazım. Neden, çünkü bu insanlar, tırnak içinde söylüyorum 'tezgahın arkasından' evlerine baskın yapılmış, el bombası bulunmuş, bombaların üzerinde polislerin parmak izi çıkmış. Sonra bunlar 17 ay mahkumiyet almışlar ve hapse girmişler. Şimdi ortada suçsuz insanlara bir zulüm varsa, yani yargı bunu araştırmasın mı?" diye konuştu.


"KİMSE ŞOV YAPMASIN"


Tezgahın içerisinde kendisinin bulunmadığını ve yazılarını yazarken hiçbir kimseden talimat, emir, ima almadığını belirten Gülerce, şöyle devam etti:

Zaten ben yazılarımı bir gün öncesinden yazıyorum. 6 Nisan'da Sayın Gülenin sohbetinden sonra 9 Nisan'da Samanyolu televizyonundaki Tek Türkiye dizisinde gündeme geliyor. Yani benim yazım 10 Nisan'da yayınlanıyor. Ben 9 Nisan'da öğle saat 1-2 gibi yazımı gönderiyorum. O günün akşamında Tek Türkiyede konu gündeme geliyor. Böyle onu kuvvetlendirici bir şey değil. Ama insan kendisini biliyor. Ben böyle bir şey yapmadım. Zaten ifademde de yapılan bütün suçlamaları reddediyorum, böyle bir tezgah varsa. Şimdi fikrimi söylüyorum; bana anlatılanlarla eldeki delillere göre bir tezgah olma ihtimali var. Tezgahtır diyemem, niye diyemem, bu yargılamanın sonunda ortaya çıkacak. Yani yargıya müdahale edemem. Başkaları da yargıya müdahale etmesinler. Yani işin içerisine basın özgürlüğünü katarak, gösteri yaparak veya Türkiye çok ciddi bir dönem içinde geçerken şov yaparak kimse meseleyi başka tarafa çekmesin. Hakikatın ortaya çıkması önemli. Bunu da şunun için ısrarla vurguluyorum: Ben de bu hatayı yaptım maalesef. Ergenekon ve Balyoz davalarında öyle bir havaya girildi. Şimdi bakın, kendileri de o arkadaşlardan, Ahmet Şıktan özür diliyorlar. Bir havaya girip de, meseleyi başka tarafa çekip de hakikatin ortaya çıkmasını kimse engellememeli. Bırakın yargı işini yapsın. Yani şu anda mesele başka bir kutuplaşmaya götürülüyor Türkiyede. Benimle ilgili ifadenin aslı buydu."

"İRAN İLE İLGİLİ SORU SORULDU"


Hüseyin Gülerce, kendisine İran ile ilgili soru sorulduğunu da belirterek, İranla ilgili soru sorulunca, bugüne kadar hakikaten ben de cemaatin yaklaşımını eleştirmek istiyordum, fırsat oldu ifademde onu da söyledim. Şimdi bakın, ben cemaatte bir takıntı görüyorum. Fethullah Gülen başta olmak üzere bir İran takıntısı var. Öyle ki, bazı insanları, bazı hükümet görevlilerini, hatta bakanları, Başbakan'ı, Sayın Cumhurbaşkanı'nı zan altında bırakmak için bir muta nikahı, İran yönlendirmesini gündeme getirdiler. Ben bunu hazmedemiyorum, gücüme gidiyor. Türkiye 5 bin yıllık bir devlete sahip. Türkiye, İranın oyuncağı mı? Bakanlarına, milletvekillerine, genel müdürlerine, bürokratlarına bir muta nikahı kıydırılarak Türkiyeyi İran mı yönetiyor? Bu kadar olmaz" dedi.


"EĞER İTİRAFÇIYSAM..."


Sorguda cemaatin yapısı ile ilgili soru sorulmadığını vurgulayan Gülerce, soruların büyük bir kısmının, yaklaşık 25inin televizyon dizileriyle ilgili olduğunu dile getirdi.

Gülerce, hakkında cemaat tarafından yapılan İtirafçı olacak yorumlarının sorulması üzerine, şu yanıtı verdi:

Sayın Ekrem Dumanlının yazılarına bakarsanız, hep fikir ve ifade özgürlüğü üzerine. Ben şimdi onlardan farklı düşünüyorum diye, niye itirafçı olayım? İtirafı kim yapar, suç işleyen insanlar. Suçunu itiraf eden insanlar. Eğer ben itirafçıysam, benim şahsi suçumdan söz edilmiyor ki. Cemaatin suçundan bahsediliyor. O zaman ben cemaatin suçlarını mı itiraf edeceğim? Benim kendi suçum yok. Dolayısıyla bu itirafçı yakıştırmaları, hatta twetterde çok üzerime geliniyor, Ankara'da villa verildi diye. Çocuklarımın üzerine yemin ettim, benim veya yakınlarımın üzerine villa yok diye. Beni itirafçı kabul ediyorsanız, demek ki cemaatin suçları var, bunları ancak ben itiraf edebilirim. Ben de böyle bir şeye katılmam. Cemaatin suçu varsa, bunu yargı belirlesin. Ergenekon ve Balyoz davalarında ağzımız yandı bu cemaat meselesinde, yoğurdu üfleyerek yiyelim. Yargının sonucunu bekleyelim. Herkesin hukuka saygılı olması lazım.
#hüseyin gülerce
#paralel yapı
#gülerce paralel
9 yıl önce