Kalkışma gecesinde ailecek parkta iken huzur ve mutluluklarını Gölbaşı Polis Özel Harekât Başkanlığına atılan ve deprem gibi hissedilen bombanın bozduğunu anlatan gazi Muammer Polat, bir şeylerin ters gittiğini düşünerek derhal eve döndüklerini belirtiyor. “O kötü haberi saat 24.00 sularında öğrendim” diyen Polat, 2’nci bir bomba sesi üzerine eşine “Mısır olamayız, Suriye, Irak olamayız” diyerek sokağa çıktığını söylüyor.
Koşarak AK Parti Gölbaşı ilçe binasına geldiğini, oradan da Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin bulunduğu Beştepe’ye geçtiğini söyleyen Polat, o geceyi şöyle anlattı: “Saat 00:45 civarı, Külliye’nin ön tarafının taranması beni bayağı şoka sokmuştu. 2 dakika izledikten sonra arabanın kapısını açtığım anı herhalde ömrüm boyunca unutmam. Kapıdan adımı mı atar atmaz askerler aynı bir teröristmişim gibi silahlarını bana çevirdi. Ben “Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan, sizlere emir veriyor geri çekilin diye emre itaat edin kışlaya dönün” diyerek bağırmaya başladım. Bizden cesaret alan apartman altında arka taraflarda bekleyen vatandaşlar bir yandan yanımıza gelmeye başladı ama yeterince kalabalık değildik. Külliyenin ön tarafına geçmeye çalışan kalabalığa bağırdım ve ‘Bu tarafa gelin, bu tankları buradan göndermemiz gerekiyor’ diyerek göbeğe topladım. Belki de şehadetleri için toplamıştım kim bilir? Saat 12.55 civarı, yeterince kalabalık olmuştuk. Hain yarbayın telsizle ateş açın talimatını duyduk. Allahuekber diye bağıran herkes birkaç saniyeliğine sustu ve içimize bir sessizlik çöktü saat 01.03 üzerimize yağmur gibi ateş yağmaya başladı. Göğsümde müthiş bir yanma hissettim ama biliyorum başka yerden kesin vuruldum. Bir yandan orayı sıkıyor diğer elimle kafamı vücudumu kontrol ediyorum, kafamı bir kaldırdım, etrafıma bir baktım ki bakmaz olaydım, görmez olaydım, herkes yerde her yer kan kokuyor, o barut kan ile karışarak farklı bir koku ortaya çıkarmış, o koku aylarca burnumdan gitmedi. O görüntüler bir ömür de geçse aklımdan çıkmaz herhalde. Sonra beni hastaneye bir polis götürdü. O gece aç kalacağız diye marketlere değil, vatansız kalacağız diye meydanlarda idik. Devletimizin var olması, ülkemizin bekasından başka hiçbir talebimiz yoktu. Devletimizin uygun gördüğü gazilik değil de Allah’ın takdir ettiği şehitlik mertebesine ulaşmayı ne de çok isterdim.”
