|

"Pentagon 'sürekli savaş' halinde kalmayı yeğliyor"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Abdullah Muradoğlu köşesinde Suriye'ye işaret ederek, 'şimdi sırada ne var?' sorusunu masaya yatırdı. Hasan Öztürk, Ömer Lekesiz, Kemal Öztürk ve Hatice Karahan da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
08:48 - 28/11/2017 Salı
Güncelleme: 08:55 - 28/11/2017 Salı
Yeni Şafak
Kemal Öztürk, Abdullah Muradoğlu, Hatice Karahan, Hasan Öztürk, Ömer Lekesiz
Kemal Öztürk, Abdullah Muradoğlu, Hatice Karahan, Hasan Öztürk, Ömer Lekesiz

Abdullah Muradoğlu, Hasan Öztürk, Ömer Lekesiz, Kemal Öztürk ve Hatice Karahan'ın yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Abdullah Muradoğlu: Şimdi sırada ne var?

"Suriye’de IŞİD bitti” denildiğine göre ABD’nin çekilmesi ve YPG’ye verdiği askeri desteği sonlandırması bekleniyor. Acaba öyle mi? ABD, Suriye’de ve etki alanları üzerinde Rusya ve İran lehine olacak bir geri çekilmeyi göze alabilir mi? Washington’da İran karşıtı şahinlerin  pozisyonu güçlenirken ABD neden çekilsin? Suud-i Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail ve Washington arasında İran’a karşı yeni bir hat kurulduğuna dair ciddi işaretler var. Trump yönetimi Riyad ve Tahran arasında giderek artan gerilimin yanı sıra Riyad, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn öncülüğünde Katar’a yönelik ambargoda da teşvikçi rol oynadı.Mesele Suriye’den ibaret değil tabii ki. Suriye, daha geniş bir bölgeyi içine alan kapsamlı bir stratejinin parçası. ABD 2001’den bu yana çatışmalı bölgelerde 5.6 trilyon dolar harcamış. ABD bu harcamalara dayanak teşkil eden orta ve uzun vadeli beklentilerinden vazgeçebilir mi? ABD, 16 yıldır Afganistan’da, 14 yıldır Irak’ta. Askeri harcamaların büyük kısmı bu iki ülkedeki operasyonlara ve sözde ‘yeniden inşa’ programlarına gitti. Afganistan’a, Irak’a barış ve düzen getiremeyen, hatta daha fazla kan dökülmesine sebebiyet veren ABD’nin Rusya ve İran’ın güçlü pozisyonlar elde ettiği Suriye’den elini çeker mi dersiniz? Afganistan ve Pakistan’ın Çin’in giderek artan nüfuzunu dengelemekle ilgili olduğunu da unutmayalım.

Hasan Öztürk: “Sokma akıl” olunca…

"Sokma akıllı” diye güzel bir deyimimiz var… Aklını kullanmayan, başkasının aklıyla hareket eden, aklını kiraya verenler için söylenen. Bu atasözünün, “El atına binen tez iner, sokma akıl yedi adım gider” diye de versiyonu var. Başkalarının aklıyla ve kulağına fısıldadığı suflelerle hareket edenler için kullanılan.CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu “siyasetin irtifasını aşağı çekmekle”eleştirmek bir yere kadardı. Asıl eleştirimiz “sokma akıllı” olmasıdır. Sokma akıllı deyimi eskiler tarafından neredeyse Kemal Kılıçdaroğlu gibiler için söylenmiş gibi. Sokma akıl, aklını kiraya vermekle de ilgili bir şey. Tam Kılıçdaroğlu’na yakışan türden. Kılıçdaroğlu’nu ta genel başkan yardımcısıyken ya da İstanbul büyükşehir belediye başkan adayıyken “kendinden” değil de sokma akılla konuştuğuna şahit olmuştuk.

Ömer Lekesiz: Gençlerin Kudüs’ü

Mardin Artuklu Üniversitesi’nin çiçeği burnundaki iki akademisyeni Emin Selçuk Taşar ile Muhammet Emin Demirdağ, kendisi de bir Kudüs sevdalısı ve ilgili has bilginin kıymetli taşıyıcısı olan Rektör Ahmet Ağırakça Hocamızdan, öğrencilerin görgü ve bilgilerini artırma tahtında bir Kudüs seyahatine muvafakatını talep etmişler.Hocamızın tereddütsüz, 'evet' dedikleri projenin uygulamasına gelmiş sıra. Konu gençlik ve Kudüs olunca ilkin kimin kapısı çalınabilirse, işte o kapıyı çalmışlar: Mustafa Yaman’ın kapısını! Sayın Yaman, Vali ve aynı zamanda Şehremini olarak, Belediye’nin Gençlik Hizmetleri Müdürü Burak Bahadır Tuzlu’yu görevlendirince Kudüs’ün yolu açılıvermiş.

Kemal Öztürk: Aynı İslam’a mı inanıyoruz gerçekten?

Somali’nin başkenti Mogadişu’da Safari Otel’in girişinde bomba yüklü kamyonetle yapılan saldırıda 305 insan öldü. Hepsi sivildi. 500’e yakın insan da yaralandı.Saldırıyı eş Şebab örgütü üstlendi. Pakistan’da, Afganistan’da eğitim görmüş, hangi devletin, hangi istihbarat örgütünün kullandığı bilinmeyen ama 'müslüman' gençlerin kendini feda ettiği bir örgüt sonuçta. Gerekçesi, fikri, ideali, amacı, mezhebi her olursa olsun, İslam adına, müslümanlar adına yüzlerce sivili öldüren bu insanlar bizimle aynı İslam’a inandığını mı söylüyor? Ya da biz bu insanlarla aynı dinden miyiz gerçekten? Bu insanların işlediği cinayetler, benim de içinde olduğum müslümanların hanesine yazılıyor, bu kabul edilebilir mi? Peki buna karşı ne yapacağız.?

Hatice Karahan: Kadına şiddet insanlığa ihanettir

"Kadına şiddet, belki de en utanç verici insan hakları ihlali… Ve belki de en yaygını. Coğrafya, kültür ve servet sınırı da tanımayan bu şiddet devam ettiği sürece, eşitliğe, kalkınmaya ve barışa dair gerçek bir ilerleme sağlayacağımızı iddia edemeyiz.”  BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’a ait bu sözler, dünyanın nicedir yaşadığı büyük bir acı gerçeği özetliyor. “Kadına şiddet, insanlığa da ihanet!” Türkiye bu zorbalığa, işte bu sloganla kafa tutuyor. Geçtiğimiz hafta ülkemiz, 25 Kasım’da dünya çapında düzenlenen “Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” etkinlik ve çalışmalarının güçlü bir parçası oldu. Bu vesileyle, hem dünyadaki hem de Türkiye’deki kadınların şiddet eksenli mağduriyetlerine karşı sesimizi bir kez daha yükselttik.

#Abdullah Muradoğlu
#Hasan Öztürk
#Ömer Lekesiz
#Kemal Öztürk
#Hatice Karahan
6 yıl önce