Zekeriya Kurşun, Merve Şebnem Oruç, Hayrettin Karaman, Mehmet Acet ve Kemal Öztürk'ün yazılarının en dikkati çeken bölümleri:
Zekeriya Kurşun: Sevakin neresidir, Türkiye’nin orada ne işi var?
Bir kaç yıl önce Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin düzenlediği Uluslararası Arşiv kongresinde tebliğ sunarken, önce birlikte kürsüyü paylaştığımız meslektaşımdan sonra salondaki bazı yabancı meslektaşlarımdan homurdanmalar duyunca bir şeylerin ters gittiğini fark ettim. Katılımcıların çoğunluğu Türk olduğu için konuşmamı Türkçe yapıyordum. Ama İngilizce ve Arapça simultane tercüme de yapılıyordu. Hoşnutsuzluk beyan eden yabancı meslektaşlarım beni kulaklıklarından dinliyorlardı. Tercümede bir sorun olduğunu anlamıştım ve konuşmamı Arapça sürdürmeye karar verdim. Salonda büyük bir hareketlenme oldu. Konuşmamı bitirdiğimde yabancı meslektaşlarım kendi dillerinde itiraz ederken, Türkçe dinleyenler de sürekli kanal değiştirerek tartışmayı merakla takip ediyorlardı.
Merve Şebnem Oruç: Mağdur varmış, Mor Beyin mağduriyeti varmış...
FETÖ’nün gizli haberleşme sistemi ByLock ortaya çıkarıldığından beri, bu cep telefonu uygulamasının kullanımının terör örgütü üyeliğine yeterli delil olacağı öngörüldü.MİT’in ele geçirdiği terör örgütünün haberleşme sistemi, örgütün şifrelerinin çözülmesi açısından önemli bir gelişmeydi. Ancak ByLock’un sadece cep telefonuna indirilmiş olmasının yeterli olmayacağıyetkililerce belirtilerek, kullanıcı kimliği almak suretiyle uygulamaya giriş yapılmış olması; uygulama üzerinden iletişime geçilmiş olmasıgerektiği de söylenmişti. Kullanıcılar, bu kriptolu haberleşme sistemine erişim yoğunluğuna göre kırmızı, turuncu ve mavi olmak üzere üç kategorik listeye tasnif edilmişti. MİT tarafından tespit edilip savcılığa gönderilen listelere göre, bugün itibarıyla 200 binin üzerinde ByLock kullanıcısının bilgilerine ulaşıldığı ifade ediliyordu.
Hayrettin Karaman: Kur’an ve sünnetle problemli olan Müslümanlar
Fazla okuyup yazmayan sıradan Müslümanların Kur’an ve sünnet ile problemleri olmaz (yoktur); bu iki temel kaynakta olanların önemli bir kısmını bilmeseler de iman ederler, ancak çeşitli sebep ve saiklerle uygulamada eksikleri vardır, bu eksikliğin şuurunda olur, boyunlarını büker ve tevbe ederler.
Mehmet Acet: Babamın son nasihatı
Bir sahabe, Peygamber efendimize gelip, “Bana bir nasihat verir misin” demiş.“Baban vefat etti mi” diye sormuş Hazreti Peygamber. “Evet, etti ya Resulallah” demiş sahebe. Bunun üzerine, Allah elçisi, “Öyleyse sana nasihat olarak babanın vefatı yeter” cevabını vermiş. Babamın cenazesinde 64’üncü dönem Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, bana bu hikayeyi anlatırken, ben zaten Toros Dağları üzerime devrilmiş gibi ağır bir yük altında kalmıştım.
Çok ağır bir yük.Ama babamın bıraktığı en kıymetli miras aklıma geldikçe, kalbim yumuşuyor, hüzünlü bir tevekkül iklimine yöneliyorum. Birkaç ay önce babasını kaybeden Kanal 7’den İsmail Karahan Bey’in sözleri kalbimde çınlıyor:
Kemal Öztürk: Normalleşme ve OHAL Komisyonu’nda son durum
Ülkenin normalleşmeye ihtiyacı var. Yaşadığımız terör saldırıları, ihanetler ve sonunda tarihimizin en hain darbe girişimi hepimizi, tüm toplumu, ülkeyi olağan üstü sıkıntılı dönemlere soktu.Çok şükür hepsini atlattık. Milletin feraseti, fedakarlığı ve gayreti bu krizleri aşmamızda en büyük güç ise, hükümetin (özellikle Erdoğan’ın liderliğinin), devletin kararlı duruşu da bir o kadar önemli etkendir.
Gezi olaylarından bu yana bir kriz ortamında yaşadığımızı söyleyebiliriz. 2016 Temmuz ayından itibaren de resmi olarak OHAL kapsamında bulunuyoruz.Yani uzun süredir normal atmosfer basıncının üzerinde bir ortamdayız. Buna ekonomik gidişat, uluslararası krizleri de ekleyin. Tüm toplumda bir stres, gerilim, sinir birikmesi normaldir.