|

Efendimiz’e iftara geldik

Ramazan ayında umre yapmayı gelenek haline getiren aileler, her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük bir heyecanla yola koyuldular. Aralarında 28 yıldır kutsal topraklarda Ramazan ayını geçirenler bile var. İftar ve sahur vakitlerinde Peygamber Efendimiz’le birlikteymiş hissine kapılan aileler, Ramazan’ın en çok Kabe ve Mescid-i Nebevi’ye yakıştığını belirtiyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 19/06/2016 Pazar
Güncelleme: 20:39 - 18/06/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Günler uzun, havalar sıcak" gibi bahanelerin ardına sığınmadan bu ibadeti eda eden pek çok Müslümanın ortak bir hayali var: Ramazan'ı Kabe ve Mescid-i Nebevi'de geçirmek… Peygamber Efendimiz'in "Ramazan ayında yapılan umre, benimle yapılan hac yerine geçer" sözleriyle soluğu kutsal topraklarda alanlar için bu ibadet kelimelerle anlatılamayacak kadar feyzli geçiyor. Her yıl eş, dost, akraba, çoluk çocuk toplaşıp Mescid-i Nebevi'de bir bardak zemzem ve hurmayla iftar yapan ailelerle umre ziyareti öncesi bir araya geldik. Geçtiğimiz haftalarda umre yolculuğuna çıkan aileler hep aynı heyecanı taşıyor: Kutsal topraklarda yaptıkları iftar sofralarına sanki Efendimiz konuk oluyormuş gibi hissetmeleri.



İFTARLAR 5 DAKİKADA YAPILIYOR


Lüleburgaz'da yaşayan emekli marangoz 59 yaşındaki Yusuf Öztopaç ile 57 yaşındaki eşi Muradiye Öztopaç 11'inci kez Ramazan ayını umre yaparak geçirmenin mutluluğunu yaşıyor. Televizyonlarda gösterilen umrenin maneviyatının ancak oralara giderek yaşanacağını belirten Yusuf Öztopaç "Oralarda Ramazan bir başka. İnsanlar iki üç tane hurma ve bir bardak zemzemle yetinebiliyor. Ramazan ayında oraya gitmek bizim için bir alışkanlığa dönüştü. Normal umreler daha kısa oluyor ama Ramazan umresi 40 gün falan sürdüğü için doya doya ibadet ediyoruz" diyor. Vakıfların iftar vaktinde sulu yemek, meyve, çorba gibi şeyler dağıttını anlatan Öztopaç, geçen sene gücünün yettiğince 150 kişilik bir sofra organize etmiş. Medine'nin eski müezzinlerinden birinin hergün 700-800 kişilik sofra kurdurarak sıcak pilav, koç ya da deve eti ikram ettiğini söyleyen Öztopaç, Kabe'de iftarın 5 dakika içerisinde yapılması gerektiğini anlatıyor.







HERKES AYNI SOFRADA


Kutsal topraklarda yapılan iftarlarda din, dil, ırk farketmeksizin herkesin birbirine yemek dağıtmak için yarıştığını ifade eden Öztopaç "Orada yalnız olmak diye bir şey yok. Birileri her zaman gelip size yardım ediyor. Medine-i Münevvere'de akşam üzeri bir bahçeye eliniz boş girerseniz bir çocuk kolunuzdan tuttuğu gibi sizi doğruca babasının ya da patronunun sofrasına götürür. Sahura kadar otele gitmiyoruz. Günümüzün 20 saatini Kabe'de geçiriyoruz" ifadelerini kullanıyor. Eşiyle beraber Ramazan umresini yapan Muradiye Öztopaç ise gözyaşları içerisinde her gidişinde ayrı bir heyecan yaşadığını dile getirerek "Oranın aşkı çok farklı bir şey. Herkesin kutsal toprakları en az bir kere gidip görmesi gerekir diye düşünüyorum. Orada herkes eşit, kardeş gibiyiz. İlk kez 38 yaşımda gitmiştim. O zamanlar çocuklarım henüz ilkokula gidiyordu. Ama oranın özlemi çocuklarımdan daha ağır basıyor" ifadelerini kullanıyor.



Kabe'de hurma ve su yetiyor






Ahmet Albayrak İstanbul Fatih'te yaşıyor. 10 yıldır Ramazan aylarında umre yapan Albayrak "Maddi imkanlarımız el verdikçe gitmeye devam edeceğiz. Oranın çok değişik bir atmosferi var. Ramazan umresini hac ile kıyaslayabilirsiniz. Hacdan farklı olarak Arafat ve şeytan taşlama yok. Tam anlamıyla aynı tadı vermese de mutlaka yapılmalı" diyor. Ramazan umrelerini eşiyle birlikte yapan Albayrak, iftar sofralarında her ülkeden insan oluşunun kendilerini çok etkilediğini dile getirerek "İnsanların dua ediş şekli, garibanı, zengini, kimsesizi, yetimi hep bir arada omuz omuza. Orada hüzünle dua ediyoruz. İftarımızı haremde açıyoruz. Medine'deki iftarlar daha zengin oluyor. Kabe'de sadece hurma ve suyla iftar açarken Medine'de meyveler, meyve suları ve çeşitli yiyecekler oluyor" şeklinde konuşuyor.



Akrabalarla birlikte gidiyoruz





48 yaşındaki avukat Aladdin Kısa Konya'da yaşıyor. Son 3 yıldır Ramazan aylarında umre yapıyor. Daha öncesinde 15 kez umre ziyareti yapan Kısa, 25 kişilik akraba grubuyla birlikte gidiyor. Kutsal toprakların her daim hareketli olmasından dolayı Ramazan'ı orada daha iyi yaşadıklarını söyleyen Kısa, "Kabe ve etrafında yaptığımız iftarlarda Allah Resulü'yle beraber iftar açtığımızı düşünüyoruz” diyor. Önceleri yaşlıların umre ve hac ibadetlerini eda ederken günümüzde genç ve orta yaştakilerin aileleriyle birlikte kutsal topraklarda olduğunun altını çizen Kısa, "Çocuklarım oraya o kadar uyum sağladılar ki 5 vakit namazlarını bile artık cemaatle kılıyorlar. Umre tam bir eğitim sahası. Kalbi olarak günahlardan arınmanın, sabırlı olmanın ve aynı zamanda takvalı olmanın eğitimi orada var" şeklinde açıklıyor.



Davet için yarışıyorlar





70 yaşındaki Hüseyin Akpınar ise Gebze'de yaşıyor. 28 senedir Ramazan umresi yaptığını söyleyen Akpınar, bazen ailecek bazen de gruplar şeklinde gittiklerini belirterek "Çocuklarım da her sene gitmeye çalışıyor. Oralara inanılmaz alıştık. Kutsal topraklara vardığımızda yaşadığım mutluluğu anlatamam. Özellikle Medine-i Münevvre'de kalbi taş olanın kalbi erir" diyor. Herkesin birbirini kendi sofrasına davet etmek için uğraştığını dile getiren Akpınar "Etrafta genç, yaşlı, çoluk çoluk herkes 'Benim soframa gelin' diye çekiştiriyor, kolunuza yapışıyorlar. Çünkü bir kişiye iftar açtırmanın sevabı çok büyük. Hepsi inanılmaz bir gayret içerisinde. Biz de haremde 300-500 kişilik iftar sofraları kurduk. Sahura kadar Kur'an cüzlerimizi okuyoruz. Bayramı da orada geçireceğiz inşaallah" ifadelerini kullanıyor.





#Ramazan ayı
#Umre
#Mescid-i Nebevi
#Yusuf Öztopaç
#Muradiye Öztopaç
8 yıl önce