|

Kedilerden öğreneceğimiz çok şey var

28 yıldır Los Angeles’ta yaşayan Türk yönetmen Ceyda Torun, kimsenin hayata geçiremediği bir projeyi tamamlayarak İstanbul’un kedilerini bir filmde bir araya getirdi. İstanbul’un kedilerinin hayatımıza ayna tuttuğunu söyleyen Torun, filmde yedi tepeli şehrin yedi kedisini anlatıyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 28/02/2016 Pazar
Güncelleme: 21:07 - 27/02/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Samatyalı Psikopat, Galatalı Kamil ve Sarı, Karaköylü Bengü, Kandillili Aslan Parçası, Nişantaşılı Duman, Feriköylü Deniz, Cihangirli Gamsız... Bunlar İstanbul'un en meşhur kedileri. Daha doğrusu yedi tepeli İstanbul'un yedi kedisi. Bu kedileri meşhur eden de Ceyda Torun. Los Angeles'ta yaşayan Torun, İstanbul'un kedilerini 'Kedi' belgeselinde bir araya getirdi. 11 yaşından beri ailesiyle beraber Amerika'da yaşayan Torun, üç yıl önce eşiyle Termite Films adında bir prodüksiyon şirketi kurmuş. Eşi aynı zamanda Kedi'nin de görüntü yönetmeni. Bugün sona eren !f İstanbul'da ilk kez izleyici karşısına çıkan belgeselin vizyona girmesi ve televizyonlarda gösterilmesi de planlanıyor. Torun İstanbul'un kedilerinin hepimizin hayatına ayna tuttuğunu söylüyor.



AŞK MEKTUBUM OLDU


Durup dururken Kedi belgeseli nasıl ortaya çıktı dersiniz? Hem de ta Los Angeles'larda yaşayan bir Türk'ün aklına böyle bir film yapma fikri nereden geldi? Bu filmin hikayesi Torun'un çocukluğuna kadar gidiyor. Çocukluğunda kedilerle haşır neşir olan Torun'un aklından hep bir şeyler yapmak geçiyormuş. Hatta ilk başta şehirde yaşayan kedilerin hayatını vahşi yaşam belgeseli tadında anlatmak istemiş. Sonra bakmış ki İstanbul'un kedileri insanlarla çok iç içe. Şehrin bir parçası. Torun, “Açıkçası filmin şu andaki hali tabi ki her belgeselde de olduğu gibi montaj süresinde ortaya çıktı. Bir bakıma İstanbul'a, İstanbul'un kedilerine ve insanlarına aşk mektubu oldu, her şeyden çok” diyor.





DÜNYADA DA FENOMEN


Kedileri sevmeyen çok azdır. Hepimiz gün aşırı, işlerden bunaldığımızda veya boş bir an yakaladığımızda karşımıza çıkan kedi videolarına güleriz. Kedilerle olan ilişkimiz diğer canlılardan çok farklı. Ya da bütün kediseverler öyle düşünüyoruz. Üsküdar'daki imamı hatırlarsınız. Caminin kapılarını kedilere açmıştı hani, fotoğrafları telefonlarımızda elden ele dolaşmıştı. Torun o imamın fotoğraflarını yabancı bir arkadaşının iletisinde görmüş. “Aslında İstanbul'da kedilerin insanlara öğrettiği çok şey var. Onlarla aynı ortamı paylaştığımızdan dolayı çok şey görüyoruz. O yüzden çok şanslıyız aslında” diyen Torun, kedilerin dünyada fenomen olduğunu söylüyor.



KAMERANIN ÜSTÜNDE YATTI


Torun, kedilerle yaşadığı deneyimi şöyle anlatıyor: “Çok keyifliydi. Onlara yapmak istemediği hiçbir şeyi yaptırmadım. Onları olduğu gibi çektiğim ve hayatlarını belgelediğimiz için çok keyifli geçti. Hatta fragmanımızda da var olan Galata'da terasta yürüyen Kamil, gerçekten komut alır gibi bir daha yap dedik bir tur daha attı. Tam kameranın önüne gelip gün batımında bize baktı. Biz böyle ağzımız açık kaldık. Sonra dedim acaba kediler lensi bir göz gibi mi görüyor. Çünkü izlenmeyi çok sever kediler. O yüzden belki de insanlarla bir arada yaşamayı seviyorlar. Kameraya çok yakın davrandılar. Kameramanlarımızın üzerlerinde yattılar, ekipmanlardan, uzaktan kumandalı arabalara yerleştirdiğimiz kameralardan hiç rahatsız olmadılar.”



GECE HAYATLARI RENKLİ


O çatılara çıkıp çekim yapmak kolay olmasa gerek. Bir nebze de olsa zorlandıklarını söyleyen Torun, kedilerin gündüz genellikle yatmakla meşgul olduklarını ama sabaha karşı, gün batımında veya gece daha hareketli olduklarını kaydediyor. Çekimler 2014'ün Nisan ve Mayıs ayında gerçekleşmiş. İki ay boyunca Galata'da kalan ve her sabah saat altıda çekimlere başlayan Torun, “180 saatlik bir materyal vardı elimizde. Neredeyse on aylık bir montaj süresi oldu. Filmi satmak gibi bir derdimiz olmasa daha çok çekerdik. Ama kestiğimiz bölümleri Youtube kanalımızda kamera arkası olarak yayınlayacağız” diyor.



BU İLİŞKİ HİÇBİR YERDE YOK


Kedilerle ilgili araştırma yaparken daha çok bizim onlarla kurduğumuz ilişkiye hayran kaldığını belirten Torun, Türk insanının kedilere çok filozofik ve felsefik yaklaştığını söylüyor. Karaköy'de Makaralar Caddesi'nde çalışan makaracılardan biri Torun'a “Kediler Allah'ın varlığından haberdar. O yüzden nankör gibi görünüyorlar. Onlar kulların aracı olduğunu biliyorlar” demiş. Aldığı bu tür cevaplar karşısında da Torun, “Kedilerin özelliği sadece burada olmaları değil yoksa dünyanın her yerinde kediler var ama böyle bir ilişkiyi ben hiçbir yerde görmedim” diyor. Kedilere çok değer verdiğimizi belirten Torun, özellikle sokak hayvanlarına karşı çok duyarlı olduğumuzun her köşe başında bulunan mama ve su kaplarından anlaşıldığını söylüyor.



ÜNLÜ YAZARLAR DA VAR


Bülent Üstün, Mine Söğüt, Gülsüm Ağaoğlu, Elif Nurşat Atalay gibi ünlü simalarla yapılan röportajlar da belgesel de yer alıyor. Diğerleri hep mahalleden. Torun bize İstanbul'un yedi kedisini şu cümlelerle anlatıyor: “Samatya'da Psikopat kocasını kıskanan herkese pençe atan adı gibi bir hanım kedi. Galata'da Minnoş bir arkadaşımızın dükkanına gelip gidiyor. Dükkandan mamaları alıyor yan apartmanın kömürlüğüne götürüyor, takip ettik ki yavruları var. Karaköy'deki Bengü, çok şirin bir kedi. Kandilli'de Suna'nın yerinde fareleri avlayan Aslan Parçası. Nişantaşı'nda Delicatessen'deki Duman, içeriye asla girmeyen terbiyeli bir kedi. Feriköy organik pazarında Deniz.”



İstanbul'a gideceğim ve bir kedi seveceğim


Bu belgeselden sonra Torun, kedilerle ilgili bilimsel açıdan bir çok şey öğrenmiş. Ona en çarpıcı gelense Amerikada bir üniversitede yapılan DNA araştırmaları sonucunda kedilerin on bin yıl önceki DNA'ları taşıdıkları gerçeği olmuş. Torun, “Bir de çekimleri yaparken İstanbul kedileriyle olan sevgi ilişkimi bana öz zannediyordum. İnsanlarla konuşunca fark ettim ki burada yaşayan herkesin hayatında bir iz bırakıyor kediler. O muhteşem bir şey. Çok özel bir şey. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir şey. Filmi izleyenler başka bir gözle baktıklarını söylüyor. Yurt dışında izleyenler de İstanbul'a gitmek ve bir kedi sevmek istediklerini söylüyor” diyor.



Los Angeles'ta yılda sekiz milyon kedi katlediliyor


Torun'un bir kedisi yok. Uzun süre evden ayrılmak zorunda kaldığı için bir hayvanın sorumluluğunu alamıyor. Ona haksızlık olacağını düşünüyor. Haklı. Los Angeles'la ilgili, “Senede sekiz milyon kediyi öldürüyorlar. Barınaklara giden sonra orada sahiplenmeyen sekiz milyon kedi var. Geri kalanı çok konforlu yaşıyor” diyen Torun'un İstanbul'la ilgili, bizimle ilgili hayata geçirmeyi planladığını çok fazla projesi var. Kedi belgeseliyle ilgili her türlü bilgiye web sayfasından ulaşılabileceğini kaydeden Torun, herkese kedi sevmeyi öneriyor.






#Samatyalı Psikopat
#Galatalı Kamil
#Karaköylü Bengü
#Kandillili Aslan Parçası
#Nişantaşılı Duman
#Feriköylü Deniz
#Cihangirli Gamsız
8 yıl önce