|

Osmanlı’da gül yetiştiriciliği

Osmanlı’da gül yetiştiriciliği hakkında en kapsamlı çalışmalardan birisi de Agop Zakaryan’ın Gülcülük/Gül ve Mahsulatı adlı kitabıdır. Kitap günümüz okurlarıyla ilk kez buluştu. Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşayan Zakaryan, gül yetiştiriciliğinden gülün işlenmesine kadar pek çok ayrıntıya kitabında yer veriyor.

04:00 - 15/07/2020 Çarşamba
Güncelleme: 04:04 - 15/07/2020 Çarşamba
Yeni Şafak
Osmanlı’daki gül yetiştiriciliği hakkında en kapsamlı eser Agop Zakaryan’ın kaleme aldığı Gül ve Mahsulatı’dır.
Osmanlı’daki gül yetiştiriciliği hakkında en kapsamlı eser Agop Zakaryan’ın kaleme aldığı Gül ve Mahsulatı’dır.
R.RUVEYDA OKUMUŞ

Bundan birkaç sene önce Osmanlı’da gül yetiştiriciliği hakkında yüksek lisans tezimi hazırlarken meşhur Ermeni ziraatçi Agop Zakaryan’ın Gül ve Mahsulatı isimli eserini öğrenmiş ve Ankara’daki Diyanet İşleri Başkanlığı kütüphanesinden fotokopi olarak bir nüshasını temin ederek üzerinde epey çalışmıştım. O zaman henüz günümüz Türkçesine çevrilmemiş olan eserin Osmanlıca aslından tezim için epey istifade etmiştim. Geçtiğimiz Mayıs ayında Gül ve Mahsulatı’nın orijinal metninin de yer aldığı Zeytinburnu Belediyesi tarafından böyle zarif bir baskısının yapılarak meraklılarına ulaştırılmasına çok sevindiğimi söylemeliyim.


Osmanlı’daki gül yetiştiriciliği hakkında en kapsamlı eser Agop Zakaryan’ın kaleme aldığı Gül ve Mahsulatı’dır. Eserin yazarı Agop Zakaryan, 1860’lı yıllarda İzmit’in Arslanbey köyünde doğmuş Fransa’da ziraat eğitimi almıştır. Memuriyet hayatına 1884’de ziraat memuru olarak başlayan Zakaryan Hazine-i Hassa’da Emlak-ı Hümayûn Ziraat memurluğu, İzmir Çiflikât-ı Hümayûn memurluğu, Aydın Ziraat Müfettişliği, Halkalı Ziraat Mektebi muallimliği gibi çeşitli görevlerde bulunmuştur. 1908 baharında vefat eden Agop Zakaryan, Gül ve Mahsulatı’ndan başka Çiftlik İdaresi, Bağların Böcek ve Hastalıkları, Zeytin Ağacı Kurdu Tarifnâmesi gibi Osmanlı ziraat hayatına ışık tutan ondan fazla eser yazmıştı.

ZİRAAT MÜFETTİŞİYKEN KİTABINI BASTIRMIŞ

Gül ve Mahsulatı eseri 1897-1898 senesinde Agop Zakaryan Aydın vilayeti ziraat müfettişi olduğu sırada İzmir Vilayet matbaasında basılmıştır. 1912-1913 senesinde ise Gül ve Mahsulatı Halkalı Ziraat Mektebi’ndeki talebelere ders kitabı olarak okutulmak üzere Gülcülük ismiyle hattat Mehmed Şevket (Tunçok) ve musavviri Mehmed Ekrem (Üzümeri) tarafından hazırlanıp bu sefer şapirograf tekniği basılarak çoğaltılmıştır.

Eserin başında Ali Birinci’nin kaleme aldığı Agop Zakaryan’ın bugüne kadar gün ışığına çıkarılmamış hayatı hakkında bilgiler okuyucuya sunulmaktadır. Ardından Selma Günaydın tarafından Gül ve Mahsulatı’nın günümüz Türkçesi ile matbu ve şapirograf baskıları dikkate alınarak hazırlanmıştır. Ayrıca eserin son kısmına Gül ve Mahsulatı’nın içinde çeşitli çizimlerin olduğu, şapirograf tekniğiyle basılan ve 116 sayfadan oluşan Osmanlıcası yer almaktadır.

Zakaryan’a göre gül çiçeği, verdiyye tabir olunan fasile-i nebatiyyeye mensup dikenli, gayet kokulu ve makbul çiçekli bir nebat yakut ufak, çalılı bir ağaç olarak tarif edilmektedir. Gülün rayihasının nefaseti, renk ve manzarasının letafeti hasebiyle gül, ta eski asırlardan beri cümle indinde makbul ve muteber tutulmuş bir çiçek olduğunu ifade eden Zakaryan onun hususiyetlerinden eserinde ayrıntılı bir şekilde bahsetmektedir. Eserin muhtevasında gülün kısa tarihi, güllerin çeşitleri, yetiştiği iklim, toprak, bakımı, aşısı, hastalıkları (düşmanları), gül çiçeklerinin toplanması ve damıtılması, gülün ticarî kıymeti gibi konular yer almaktadır.

11 ÇEŞİT GÜLÜN HİKAYESİ

Kitapta sade yapraklı gül, yırtıcı gül, bazulu gül, darçın gülü, pul yapraklı gül ve yüz yapraklı gül (sadberg) tüylü gül, pas gülleri, Hind gülleri, yaz-kış gülü/yediveren olmak üzere 11 çeşit gül çiçeğinin özellikleri anlatılmaktadır.

Gülün tarihinin ele alındığı kısımda Osmanlı’da ve diğer ülkelerde gül yetiştirilen bölgeler tek tek sayılmaktadır. Osmanlı Devleti sınırları içinde olan Rumeli’de Edirne, Filibe, Kızanlık, Karlova, Eski ve Yeni Zağra, Çerban, Tatarpazarcık; Anadolu’da ise Bursa, Aydın, Konya, Adana, Diyarbakır ile Suriye vilayetinin bazı cihetlerinde, Sakız adasında gül yetiştirildiğini görmekteyiz. Ayrıca Mısır, İran, Hindistan, Cezayir, Tunus, İtalya, Fransa ve Almanya’nın bazı bölgelerinde gül ziraatı yapıldığı kaydedilmektedir.

GÜL SUYU VE GÜL YAĞINA DAİR

Kitapta gülistanların nasıl kurulduğu ve bunun hakkında dikkat edilmesi gereken hususlardan ayrıntılı olarak bahsedilmektedir. Uygun iklim ve mevkie sahip bahçelere gül fidanları dikildikten iki sene sonra mahsul verdiği ve yetişen gül çiçeklerinden gül suyu ve gül yağı çıkarıldığı aşamalı olarak anlatılmaktadır. Ayrıca gül bahçelerine gül fidanlarından başka hiçbir tür çiçek, ağaç ya da nebatat dikilmemesi gerektiği etrafı açık havadar bir mahal olarak bırakılması lazım geldiği ifade edilmektedir.

Eserde dikkat çekici bahislerden birisi de gül çiçeklerinin damıtılması meselesidir. Günümüzde modern fabrikalarda el değmeden icra edilen bu iş, o yıllarda inbikler vasıtasıyla yapılmaktaydı. Gülistanlardan sabah erken saatlerde toplanan gül çiçekleri serin ve kuru bir yere serilir. İnbik kazanları kurularak ateş yakılır. Kazanların içine belli miktarlarda gül çiçeği ve saf su konarak bir süre kaynatılır. Bu esnada ortaya çıkan yağlı su gül suyudur. Bu su cam şişelere alınır. İkinci defa inbikten kaynatılan gül suyundan bu sefer halis gül yağı elde edilir. Bu işlem bütün gül çiçekleri damıtılasıya kadar devam eder. Damıtılan gül suyu ve gül yağı cam şişelerde ve serin bir yerde muhafaza edilirdi. Gül çiçeklerinden gül yağı ve gül suyu elde edilmesinin yanı sıra güller kurutularak eczacılara da satılmaktaydı.

Kitapta yer alan gülcülük ile ilgili bir başka husus ise gül yağında yapılan hileler bahsidir. Kıymetli bir yağ olan gül yağının balık yağı, balina yağı, ıtırşahi yapraklarının yağı (pelargonium) gibi maddelerle karıştırılarak (tağşiş) hileli hale getirildiği anlatılmaktadır. Karışık (mahlut) duruma gelen gül yağının saf gül yağından ayrılması için yapılabilecekler etraflı bir şekilde ele alınmaktadır.

Gül ve Mahsulatı’nın en önemli özelliği Osmanlı gül yetiştiriciliği hakkında ilk ve en hacimli eser olmasıdır. Bu eserle birlikte Osmanlı döneminde nasıl gül yetiştirildiğini ve gül yağı çıkarılarak ticaretinin yapıldığı sayısal verilerin de yardımıyla öğrenmiş oluyoruz. Gül yetiştiriciliği hakkında günümüz okuyucusuna da uygulanabilir tarifler veren bu eser alanında yapılacak yeni çalışmalara öncülük etmesi bakımından da önem taşımaktadır.

#Gül
#Osmanlı
#Agop Zakaryan
4 yıl önce