Yeşilay Haftası'nın önemine değinen Doç. Dr. Çoksüer, çocuk sahibi olmak için yapılan tüp bebek tedavisinin hem yorucu hem de maliyetli bir süreç olduğunu söyledi. Bu sürecin en önemli yanının tedavi sürecinde ve hamilelik boyunca sigara ve alkol kullanmamak olduğunu dile getiren Doç. Dr. Çoksüer, “Aksi halde tedavinin başarı oranı düşüyor ve hamilelik süreci riske giriyor. Tedavide gebelik gerçekleşirse alkol-sigara kullanımı nedeniyle bebeğin beyin fonksiyonları ve gelişiminde risk oluşabilir. Sigara içindeki kimyasallar erkeklerde sperm hareketliliğini ve kadınlarda da yumurta kalitesini önemli ölçüde azaltıyor. Hamile kalmak için uğraşan bir anne adayının, sigara ve alkol kullanması, tüp bebek tedavisi için ve gebelik gerçekleşirse bebeğin gelişimi için son derece riskli olduğu belirtiliyor" dedi.
Sigara içmeyenlerde tüp bebek başarı oranının yüzde 32 olduğunu belirten Doç. Dr. Çoksüer, “Sigara içenlerde bu oran yüzde 18'e düşmüştür. Araştırmaya göre tedavi sırası ve sonrasındaki 1 yılı kapsayan dönemdeki alkol ve sigara kullanımı düşüklere yol açıyor ve canlı bebek doğum oranını azaltıyor. Gebelik sırasında içilen sigara bebekte gelişme geriliği, düşük doğum ağırlığı görülme riskini arttırıyor. Ayrıca bu çocukların ilerleyen dönemlerde, öğrenme kapasitelerinin daha düşük olduğu ve akademik başarılarının da azalabileceği rapor ediliyor. Emzirme sırasında içilen sigara ve tüketilen Alkol maalesef çocuğa direkt etki ediyor. Sigara ve alkol kullanan annelerde kullanmayanlara oranla daha az süt oluyor ve emzirme süreleri daha kısa oluyor. Doğumdan sonra lohusalık ve emzirme dönemi boyunca alkol tüketimi bebekte uyuşukluk, derin uyku hali, güçsüzlük gibi etkiler meydana getirebileceğini belirterek, alkolün bebekte motor ve zihinsel fonksiyonlarda gerileme yaptığı sonuçlarına varıldığını söylüyor. Tüp bebek tedavisine alınacak çiftlerin sigara ve alkol konusunda çok iyi bilgilendirilmesi ve öncesinde alkol ve sigarayı mutlaka bırakmaları gerekmektedir" diye konuştu.