
Tarihi evleri, Arnavut kaldırımlı sokakları, güler yüzlü insanları ile Ankara’nın yüz kilometre kuzeybatısında yer alan Beypazarı, artık turistik bir yer olmasına rağmen hâlâ sıcak ve samimi insanları ile dokusu bozulmamış sokaklarıyla tarihe günübirlik keyifli bir yolculuk vaadediyor.
Ankara’nın yüz kilometre kuzeybatısında, tarihi evleri, Arnavut kaldırımlı sokakları, güler yüzlü insanları, damak çatlatan lezzetleri ile canım Beypazarından bahsedeceğim bu hafta.
Canım dedim çünkü öğrencilik yıllarımdan beri defalarca gittiğim, o zamanlar iki kız öğrenci olarak arkadaşımla haftasonları yaptığımız ziyaretlerde hep kollandığımızı, bize kucak açtığını hissettiğimiz bir ilçe Beypazarı.
Ankara’nın bazen insanı yoran tekdüzeliğinden sıkıldığınızda, artık turistik bir yer olmasına rağmen hala sıcak, hâlâ samimi insanları ve dokusu bozulmamış sokaklarıyla Beypazarı’nı ziyaret etmek ve günün sonunda yenilenmiş hissederek ayrılmak ya da kalıp bir gece tarihi konaklarda uyumak, sabah hava durumuna bağlı olarak sedirli odalarda veya konağın avlusunda, odun ateşinde pişirilen gözlemeler eşliğinde yöresel bir kahvaltıyla güne başlamak her zaman iyi fikir.
Beypazarı’nda Bir gün
Ankara’dan Beypazarı’na aracınızla geliyorsanız 1.5 saat, AŞTİ’den kalkan otobüslerle geliyorsanız iki saat kadar sürer yolculuk. Ayaş’tan sonra binalar biter, yolun iki itarafında kızıl, sarı, yeşil renklerin birbirine karıştığı bozkır alanlar, renkli tepeler Beypazarı’na varana kadar size eşlik eder.
Beypazarı’na girip arabanızı ilçenin girişindeki otoparka bıraktıktan sonra insanları takip eder, İmatret Meydanından Alaaddin Sokağa çıkarken tarihi çarşıların içinden geçersiniz. Beypazarı insanlarının bahsettiğim sıcaklığı ile tanışmanız burada başlar. Ara sokaklara girmekten kendinizi alıkoyamazsınız çünkü Beypazarı kurusunun kokusu burnunuza gelir. Hafif yokuş olan yollarda yürürken, baharatçılar, çeşit çeşit meyve kurusu satan dükkanlar, dükkan önlerinde havuç suyu, seksen katlı baklava ikramları ile yürüyüşünüz sık sık bölünür. Çevrenizden geleneksel işlemeli örtülerini elbise gibi sarınıp geçer Beypazarı kadınları. Tarihi demirci dükkanlarının güleryüzlü esnafının sohbetleri, dükkan içlerinden gelen çekiç sesleri, el emeği demir bakır ürünler, güveç fırınları derken, iki saat önce Ankara’da olduğunuzu unutturmaya başlar size Beypazarı. Başka bir zaman dilimine geçmiş gibi hissedersiniz bu atmosferde. Demirciler Sokağı boyunca ilerlerken önce sokağın solunda bulunan Suluhan’a girersiniz.
Hıdırlık Tepesi
Beypazarı gezisine başlarken ya da bitirirken Hıdırlık Tepesi’ne mutlaka uğrayıp, ilçenin manzarasını, konaklarını, sokaklarını yukarıdan izlersiniz, ilçeye buradan merhaba ya da hoşçakal dersiniz.

Yaşayan Müze
Yaşayan Müze, ismiyle müsemma, bir rehberin sizi karşılayıp, masal anlatır gibi gezdirdiği ve kendinizi bir mizede değil bir tiyatro oyununda, yüzyıllar öncesinde gibi hissettiğiniz bir yer. 1900’lerin başında Abbaslar ailesi tarafından yaptırılmış konağın içindeki müze, 2007 yılında Dr. Sema Demir tarafından uygulamalı bir açık hava mizesi haline getirilmiş. Burada her bir odada Türk kültürüne ait farklı bir deneyimi yaşarsınız. Ebru yapabilir, kurşun döktürebilir, masal dinleyebilir, halı dokuyabilir, yöresel kıyafetler içinde fotoğraf çektirebilirsiniz Benim önerim Yaşayan Müzeyi de gezdikten sonra Beypazarı sokaklarından aşağı doğru inerken yemek molası vermeniz ve yöresel tarhana çorbası, sarma ve güveçten oluşan menüyü mutlaka tatmanız olur.
Suluhan
1613 yılında Nasuh Paşa tarafından yaptırılmış Hanın dört tarafı çevrili avlusunda, belki hediyelik eşya dükkanlarını gezer belki sadece bir çay molası verirsiniz. Her halukarda burayı görmeden, avlunun havasını solumadan geçmezsiniz.

Türk Hamam Müzesi
Bu müze Türkiye’nin ilk ve tek hamam müzesidir. Küçücük bir müze olmasına karşın hamam kültürünü aktarmayı amaçlaması, içindeki balmumu heykeller, peştemal, ibrik, kurna, hamam tası gibi malzemeleri tanıtması nedeniyle ziyarete değer.
Aklınızda olsun
Beypazarı’nın tamamını yürüyerek gezmek mümkün ancak Arnavut kaldırımları nedeniyle yürüyüşe uygun ayakkabılar giymeyi, yazın gidiyorsanız güneş kremi sürmeyi ihmal etmeyin. Sokakların ve Hıdırlık Tepesi’ne çıkışın biraz yokuşlu olduğunu akılda tutmakta fayda var.
İlçeye turla veya aracınızla gelmediyseniz, girişteki taksi durağından size İnözü Vadisi’ne getirip götürecek bir taksi ayarlayabilirsiniz. Oldukça yaygın bu uygulamadan uygun fıyata yararlanmak mümkün.
Tarihi Gümüşçüler Çarşısı
Telkari işlemeciliği Mardin tarafında yaygın olarak yapılsa da, Ahilik Geleneği ile Beypazarı’nda da yaygınlaşmış ve bugün dahi Gümüşçüler Çarşısı’nda muhteşem takıların, kemerlerin yapılıp satıldığı gümüş atölyeleri bulunmaktadır. Benim gibi el işlemesi bu takıları seyretmek bile size mutlu ediyorsa, çarşıya mutlaka uğrarsınız.

İnözü Vadisi
İnzöü Çayı’nın toprağı aşındırması ile oluşmuş dar bir vadi olan İnözü Vadisi, Beypazarı’nın beş km kadar dışında, mağara oluşumları, vadi boyunca sıralanmış tesisleri ile Beypazarına gitmişken bence, yemek yemek için değilse de, görmek, tesislerde bir semaverde çay molası vermek için uğranması gereken bir yer. Bu yazıda saydığım yerlerle birlikte bana kalırsa Beypazarı’nın en güzel yanı, insanı, esnafı. Gezdiğiniz sürece yüzleri farklı ama güleryüzleri aynı, ikramları bol, ilçenin kültürünü anlatmaya istekli, size turist değil misafir gibi hissettiren, sıcak ve samimi insanı. Canım Beypazarı hissi o canım insanlardan geçiyor.
Nasıl gidilir
Beypazarı, İstanbul’a 320, Ankara’ya 100 km uzaklıkta. Ankara’dan aracınızla ya da Aşti’den kalkan otobüslerle gelebilirsiniz. Ayaş istikametinden araçla geliyorsanız ve mevsimi de uygunsa durup Ayaş domatesi almayı ihmal etmeyin.
Ne zaman gidilir
Beypazarı kış mevsimi dahil her mevsim ziyaret için uygun ancak benim önerim ilçede her yıl Haziran ayında yapılan Uluslararası Beypazarı festivali tarihlerinde ziyaret etmeniz. Yine de özellikle mayıs, haziran ve eylül ayları olmak üzere Beypazarı her zaman ziyaret edilebilir.
Ne yenir
Beypazarı’nda, tarihi konaklarda yarımca gözleme, Beypazarı güveci, sarması yemeden, seksen katlı baklavanın tadına bakmadan, ilçenin simgesi olan havuç suyunu içmeden, lokumunu tatmadan ve elbette ilçedeki fırınlardan her daim kokusu yayılan tereyağlı Beypazarı Kurusu yemeden dönmeyin.
Ne alınır
Beypazarı’nın çarşılarından telkari işlemeli takılar, bakır, demir el emeği ürünler, yöresel desen baskılı kumaşlar, masa örtüleri eşarplar alabilirsiniz. Beypazarı tarhanası, kurusu, baharatları, kurutulmuş meyveleri de hem kendinize hem hediyelik alabileceğiniz ürünler.







