|

Türkiye’de iktidarlar ve Türk romanı

Hasan Öztürk’ün İktidarın Gölgesi ve Roman kitabı, II. Meşrutiyet’in ilanının hemen sonrasında yayımlanan 1909 tarihli Nesl-i Ahîr’den, 2004’te basılan Suda Bulanık Oyunlar’a kadar yirmi bir yazardan yirmi üç kitapla Türkiye’nin yirminci yüzyılına odaklanıyor. Ya Tahammül Ya Sefer dışında bütün metinlerin roman türünde seçildiği bu kitap eleştirmenlik kurumunu da yeniden tarifi amaçlıyor.

Yakup Öztürk
04:00 - 15/03/2023 Çarşamba
Güncelleme: 23:19 - 14/03/2023 Salı
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Hasan Öztürk, İktidarın Gölgesi ve Roman kitabının başındaki yazıya alışkanlıktan olsa gerek Önsöz başlığını vermiş ancak bu yazı ön sözlerin amacını aşıyor. Hem Öztürk’ün roman türüyle kurduğu irtibatın hem romanın türler arasındaki yerinin hem de bu kitaba giren metinlerin hiķâyesine, önemine ve içeriklerine odaklanıyor. Sadece yazıların nerelerde yayımlandığı, hangi gerekçelerle kitaba alındığı ve içeriğin nasıl oluşturulduğu anlatılsaydı bir önsözden söz edebilirdik. Öztürk, bu halkayı epey uzun sayılabilecek bir metinle genişletmiş. İktidarın Gölgesi ve Roman’a buradan bakmak gerekiyor.

Bu, Hasan Öztürk’ün sekizinci deneme/eleştiri kitabı. İlk defa baştan sona tek bir tema çerçevesinde bir kitap yayımladığını kendisi de söylüyor. Önceki kitaplar, müstakil yazılardan oluşuyor, edebiyatın farklı türleri arasında seyahat ediyordu. Ancak Öztürk’ün yazdıkları dendiğinde hatırıma roman gelir. Bir cetvel tutmadım. Önceki yedi kitap içinde yazdıklarının ne nispette romana dair olduğunu bilmiyorum. Bende bıraktığı roman eleştirmenliği tesirinin daha kuvvetli olduğunu söylemeliyim. Şimdi okurda böyle bir tesir bırakan bir yazarın roman okurluğuna dair iddialı, büyük, tartışmalı, tahrik edici, şaşırtıcı sözler etmesini garip bulmuyorum. Bu sözlerden birinde “Roman eğitiminden geçemeyenin tahsili yarım kalır.” diyor.

İKTİDARLARIN EDEBİYATI

İktidarın Gölgesi ve Roman, II. Meşrutiyet’ten bugüne Türkiye’de iktidarlar ve bu iktidarların dönemini ele alan romanları inceliyor. Okur, bu kitap karşısında, okunmuş bir romanın hikâyesini okumak gibi tekrar tekrar edilgen bir duruma düşüyor. Meşhur filozun idealizminde olduğu gibi hakikatten birkaç defa uzaklaşıyoruz. Eleştirmen, buradaki romanlarla aramıza giriyor. Bu durum, sadece Hasan Öztürk’ün kitabı için geçerli değil elbette. Okuyucu, bir romanı doğrudan okumak yerine neden bu kitapla olduğu gibi araya elçiler sokar, gerçekle temas kurmak yerine neden eleştirmenin aynasında kırılan ışığa bakmayı tercih eder? Hasan Öztürk’ün metni burada herhangi bir nesne ama Öztürk’ün ön sözde bu hususun farkında olduğunu duyuran şu sözleri oldukça dikkat çekici:

“Kendi adıma bir tür iç yolculuğa çıktığım roman ile benden iyi bilenin anlattığı dünyayı görmeye ve anlamaya çalışıyorum, anlatılanın gerçek olmadığını bile bile. Yolculuğuma okur dostlarımı da ortak etmek istiyorum, o kadar. Roman yazarıyla kurmaya çalıştığım diyaloğa okuru da katabilirsem ne mutlu.”

Hasan Öztürk, benim neden diyerek başladığım sorularıma cevap vermekte ısrarcı. Okur ile metin arasına giren eleştirmen ifadesini kendisi de kullanıyor. Ama ondan önce iyi bir romanı konuşturmak için birkaç dil bilmek gerektiğini yazıyor ki bunların aşk dili, kültür dili, psikoloji, müzik, medeniyet, tarih vs. diller olduğunu yazıyor. Eleştirmenin, okurla metin arasındaki aracılığının iyilik ve kötülük ölçüsüyle olmasını reddediyor. Yani Hasan Öztürk, bizi hakikatten uzaklaştırmak amacıyla teorik kıstaslara sığınan eleştirmenlerden olmadığını vurguluyor. O, dünyanın temelinin sevgi ve nefret ile dolu olduğunu söyleyen filozof gibi eleştirmenliğini sevgi üzerine şekillendiriyor. Edebiyat metinlerine eleştirel gözle yöneleceklerin okudukları metinlere sevgi ile bakmaları gerektiğini iddia ediyor. Rilke’nin metne yaklaşırken sevgi vurgusuna Öztürk de özen gösteriyor. İktidarın Gölgesi ve Roman’da buyruk bir dil, metnin açmazlarını yakalayan bir gözle karşılaşmıyoruz. Türkiye’nin bugününü anlamanın temellerinin atıldığı II. Meşrutiyet’in ilanının hemen sonrasında yayımlanan 1909 tarihli Nesl-i Ahîr’den, 2004’te basılan Suda Bulanık Oyunlar’a kadar yirmi bir yazardan yirmi üç kitapla Türkiye’nin yirminci yüzyıl romanlarına odaklanıyoruz. Ya Tahammül Ya Sefer dışında bütün kitaplar roman türünde.

İktidarın Gölgesi ve Roman, Hasan Öztürk, Anı Yayıncılık.

YEŞİL GECE: MİLİTAN LAİKLİK

Bu romanların uzun özetleri kimi zaman metni hantallaştırsa da benim gibi kapağını bile açmadığınız bazı romanların ilgi çekici olay örgülerini okumak önemli olabiliyor. Bundan önemlisi okuyup üzerinde bir metin dahi ürettiğiniz Yeşil Gece için “Sipariş üzerine yazdırıldığına dair yaygın kanaatler oluşan Yeşil Gece, rejimi savunayım derken sonraki yılların ‘militan laiklik’ anlayışını başlatmıştır denilebilir.” tespitiyle karşılaşmak o yükü hafifletiyor. Bir üniversite mensubu olarak Toprak Uyanırsa ve Karanlığa Direnen Yıldız romanlarında üniversite kurumunun “ağzının payını” aldığı yorumuna da katılmamak elde değil.

Osmanlıdan Cumhuriyet’e geçişte “yıkılış ile kuruluş” romanlarını okuyoruz. Esendal’ın Miras’ı burada. Erken Cumhuriyet romanları arasında İskender Fahrettin’in Sümer Kızı var. “1940’ların karanlığı”na Reşat Enis, Ayla Kutlu romanlarıyla gidiyoruz. Burada Sait Faik’in Kayıp Aranıyor romanı dikkat çekiyor. Hasan Öztürk’ün, Sait Faik yazılarının müstakil bir kitap hacmine vardığını bir yerde söylemiştim. Kitabın okuduğum ilk yazısı da bu oldu. Darbeler dönemini okurken Melih Cevdet’i, Aclan Sayılgan’ı kim hatırına getirirdi? Deprem, adından ötede 27 Mayıs’tan 12 Mart’a gidişin romanıymış. Darbeler dönemi bölümünde Mustafa Kutlu’nun Ya Tahammül Ya Sefer kitabı “Muhafazakâr Çevrenin Dava ile Dünyalık Çelişkisi” altbaşlığıyla veriliyor. Diğer yazıların yanında hacim ve tespitler bakımından geride kalan bu yazı kitabın önemine işaret etmesi bakımından bile değerli görülebilir.

Hasan Öztürk, akademik birikimden, dipnot ve kaynakçadan uzak durmayan, aksine bundan beslenen fakat bunu didaktik bir üslupla yoğurmayan, okuduğunun heyecanını paylaşan, eski zaman romanlarına yeni okurlar kazandırmayı hedefleyen bir eleştirmen. İktidarın Gölgesi ve Roman bu açıdan hakikate sevgiyle yaklaşan bir okurluk vadediyor.

#İktidarın Gölgesi ve Roman
#Hasan öztürk
#Siyaset
#Edebiyat
1 yıl önce