Türklerin merakı da Japonya'da ünlü olmak

Büşra Sönmezışık
00:0023/12/2007, Pazar
G: 23/12/2007, Pazar
Yeni Şafak
Türklerin merakı da Japonya'da ünlü olmak
Türklerin merakı da Japonya'da ünlü olmak

“Herşey çok güzel olacak” fliminden anımsıyorum onun yüzünü... Hiç şekil almayacakmış gibi duran düz saçları, zayıf bedeni, ve çekik gözleriyle Japon asıllı yarım Türkçe ile konuşan bir yengemizi canlandırıyordu. Yıllar geçti Ayumi Takano artık bizden biri gibi oldu. Düzgün bir Türkçe ile, işine gösterdiği saygı, azim ve dahası farklı bir çehreyle, bir ülkenin kültürüne, diline yabancı olmanın üstesinden gelip bizimle yaşıyor.

O Japonyadan Türkiye'ye bir köprü kurmuş durumda. “Ön yargı oluşturacak kadar bile bibirimizi tanımıyoruz” dediği Türkler için...

Ayumi, Türkçesiyle bildiğimiz 'Japon' algısını değiştirmeye başlıyor. Meğer Japonlar hakkında bildiğimizi sandığımz ama bilmediğimiz ne çok şey varmış. Sahi Ayumi Takano'yu nasıl bilirdiniz?

Büşra Sönmezışık

"Türkiye'de Yaşamak" nasıl? Yabancı olsaydım bu soruyu nasıl cevaplardım? Ayumi ile konuşurken kendime bu soruyu sordum. Doğup büyüdüğünüz ülkeden kalkıp kültürünü, konuşmasını hiç bilmediğiniz bir ülkeye isteyerek bütün zorluklarına katlanarak yerleşiyorsunuz. Ve belki de en zor olan şeylerden biri o yeri sevmek. Ayumi Takano on yıldır Türkiye'de yaşıyor. Kendi ülkesinde eğitimini gördüğü oyunculuğu burada devam ettiriyor. Ve yine kendi gibi Türkiye'ye gelmiş olan yabancıların ortak sorunlarını ve sevinçlerini programına taşıyor. O Türkiye'de yaşamayı avantaj ya da dezavantaj olarak görmüyor. Temiz bir Türkçe ile anlattığı Türkiye'yi onun penceresinden görmeye çalıştık.

Kübra Sönmezışık


Ülkenizde yaşamak varken, hiç bilmediğiniz bir ülkede yaşamaya nasıl karar verdiniz?

Kendi vatanımdan kopmadım, hala Japon vatandaşıyım. Burada çalışıyorum ve yaşıyorum. Ankara'dan İstanbul'a nasıl yolculuk yapılıyorsa, Türkiye'de yaşamak da artık benim için öyle. Büyük bir değişim değil.

Burada yaşamanın zor tarafı neydi?

Yurt dışından evlenip gelenler Türk ailesinin içine girer ve yaşamaya başlarlar benim böyle bir yerleşme durumum olmadı. Zaten Japonyada kendi evim ayrıydı. Orada da oyuncuydum ve burada da o işi devam ettiriyorum. .

Türkiye'ye gelmeden önce kafanızda nasıl bir şablon vardı?

Hiç bir şablon yoktu. Aslında iyi bir şey mi yoksa kötü birşey mi bilemiyorum. Ama benim için iyi birşeydi sanırım. Çünkü Japonya'da Türkiye hiç bilinmiyor. Ön yargı ya da ön kabul oluşacak kadar bilinen bir ülke değil. Fransız, Alman, Belçika insanın kafasında bir şablon oluşabilir. Bu normal birşey, çünkü oralarda Türk yaşıyor. Fakat Japonya o kadar uzak bir ülke ki birbirimizi tanımıyoruz.

Ama Türkler Japonlar'a karşı hep sıcaktır…

Japonları çok seviyoruz diyorsunuz. Çok teşekkür ederiz ama bunları sadece sinema filmlerinden ya da kulaktan dolma bilgilerle tanıyorsunuz. Eminim ki şu cadde üzerinde dünya haritasında Japonya'nın yerini sorduğunuzda doğru gösterebilecek kişi azdır. Tabi bu Japonya'nın Türkiye'yi bilmesi için de geçerli. Belki Arapça konuşuluyor sanıyorlardır. O kadar birbirimizi tanımıyoruz ki bir ön yargı dahi oluşmadı.

Türkiye'ye gelmeden önce sizden fikir alanlar oluyormu?

Bana soru soranlar Türkiye'ye turistik amaçlı gezmek isteyen kişiler. Japonlar seyahat etmeyi çok seviyorlar. Türkiye çok uzak bir ülke belki hayatlarında bir defa gelicekler. Yanlış bilgi edinmek istemiyorlar. Bu sorular da saygıdan ileri geliyor. Misafir oldukları için camiye giderken başlarını örtmelerini saygı olarak görüyorlar.

Japonların kendilerini muhafaza eden esnekleşmeyen kültürleri var. Siz buradaki düzeninizde o kültürü ne kadar koruyorsunuz?

Aslında hem Japon kültürü hem de Türk kültürüyle yaşıyorum burada. Ama tabi buraya ait objeler dikkatimi çekiyor. Mesela; bakırlar hoşuma gidiyor. Türk motifleri taşıyan şeylere ilgim var. Evimin dekoru Japon kültüründe ama içerisinde buradan aldığım objelerle birleştirip bir kültür konbinasyonu yaptım.

TÜRKİYE'Yİ SEVİYORUM

“Türkiye'de Yaşamak” adlı programı sunuyorsunuz. Burada yaşayan yabancıların ortak sancıları neler?

Türkiye'de özellikle protokol sorunu çok fazla. Daha çok onlardan bahsediyorlar. Türkler de başka bir ülkeye gittiklerinde oturum çıkartma sorunu yaşıyorlardır. Bu genelde yabancı bir ülkede yaşamanın ortak sorunu olmuş durumda. Ayrıca kullanılan dil de bilinmediğinde bu sorun büyüyor ve çalışmak biraz zor olabiliyor.

Analiz yaptığınızda yabancılar en çok nede zorlanıyorlar?

Bir ülkede yaşamayı istemişseniz buranın kurallarına ve sistemine uymak zorundasınız. O yüzden var olan zorluklar kabul edilmeli.

Bu programda aldığınız konukların Türkiye algısı aynı mı?

Tabiki herkesin görüşleri farklı farklıydı. Herkesin penceresinden görünen Türkiye farklı. Şimdiye kadar kırk konuğum oldu ve 40 ayrı Türkiye var.

Siz 40 farklı Türkiye'de ortak ne gördünüz?

Olumlu görüşler var. Türkiye'yi seviyorum diyorlar. Fakat bu Türkiye'yi seviyorum sözü buraya gelen turistlerin söylemesi gibi değil. Çünkü turist en güzel boğaz turunu yapar. Hep güzel mekanlar, kibar insanlar ve iyi bir muamele görür. Ama benim konuklarımdaki “Türkiye'yi seviyorum” cümlesi daha derin ve içtendir. Çünkü yaşamak için bir çaba sarf etmişler.

Aralarında mecbur yaşayanlar var mı?

Mecburi olarak yaşamış kişileri konuk almıyorum. İstemeden gelmiş üç yıl kalmış ve giden birinin burada yaşamakla ilgili söyleyecek pek birşeyi olmayabilir. Burada yaşamayı seçmiş insanları araştırıyorum.

Türkiye'deki yabancılara nasıl ulaşıyorsunuz?

Benim bir kaç yabancı arkadaşım var. Onların çevresinden faydalanıyorum. Onun dışında internetten araştırmalar yapıyoruz. Ama bazen doğru çıkmıyor.

Mesela?

Geçenlerde Nevşehir'e gittim. Orada Müslüman olmuş Fransız bir çoban varmış. İnternetten böyle bir bilgi edindik gittik ama öyle birşey yokmuş. O yüzden sağlam konuk bulmakta zorlanıyorum. Birde herhangi bir yabancıyı konuk almıyorum. Burada yaşamayı seçmiş, Türkçe konuşabilen, mesleği olan kişileri programa alıyoruz. Ne kadar devam eder bilimiyorum ama ben tamam diyene kadar sürebilir.

Programın A'dan Z'ye siz mi hazırlıyorsunuz?

O programın metinlerini ben yazıyorum. Sorular konuklar da bana ait. Japonum ve dikkat çektiğim için iş veriyorlar sanıyorlar. Ama böyle değil. Vergilerimi de ödüyorum. Herhangi bir Türk vatanadaşı gibi üzerime ne düşüyorsa onu yapıyorum.

Japonya'nın kendine özgü bir sineması var. Buradaki oyunculuk sistemiyle Japonya'daki arasında ne fark var?

Teknik olarak çok fark var. Mesela; dış mekan dizilerde sesli çekim yapılmıyor. Dublaj ekleniyor. Senaryo elinize en son geçiyor. Orada daha sistematik herşey. Diziler genelde 13 bölümde bitiyor. Ve seneryo baştan sona kadar yazılıp oyuncuya veriliyor. Teknik olarak farklı olsa da ruh olarak aynı. Sonuçta oyunculuk yapıyorsunuz.

Bu anlamda oyunculuğun bir evrenselliği var mı?

Evet. Oyunculuk veya başka bir iş olsun benimseyerek ve isteyerek yapıyorsanız ortak aşkla yapıyorsunuz. Farklı olduğunu zannetmiyorum. Sonuçta insan yine insandır. Ama sinema filmi için görsel metah çok önemli. Bir Japon'a Akdenizli birisini oynatmak ne kadar inandırıcı olabilir. Fakat tiyatroda durum biraz daha farklı Japonda Shakespeare oynayabiliyor. Oyuncuya bakış açısının evrensel olduğu düşünüyorum.


TÜRKİYE'DE YAŞAMAK AVANTAJ DEĞİL

Türkiye'de çalışıp, yaşamak sizde bir avantaja dönüştü mü?

Aslında Japonya'da olsaydım daha değişik rollerde oynuyor olabilirdim. Ama avantaj ya da dezavantaj olarak görmüyorum ben bunu.

Çalışma ortamı Japonya'ya göre daha mı kolay?

Ekranda görünmek meşhur olmak kolay. İlk başta görüntü benim mesleğimde avantaj olabilir. Türkiye'de profesyonel olarak çalışan insanları bulduğunuz zaman herhangi bir yönetmen ya da yapımcı sırf görüntüsü ilgi çekiyor diye o kişiyi oraya layık görmez. Ama 10 yıl bu meslekte devam edebilmek çalışarak olan birşey. Değişik olmak bir ayrıcalıktır ama mesleki anlamda avantajı olduğunu zannetmiyorum. 'Türkiye'ye gidersem ünlü olurum' niyetiyle gelmedim. Sevdiğim işi burada yapıyorum.

Peki Japonlar buradaki başarınıza nasıl bakıyor?

Türkiye yurt dışındaki başarıya çok önem veriyor. Yani buradan gitmiş bir Türk'ün Almanyada ya da İngilterede başarılı olması Türklerin hoşuna gidiyor ve önemsiyorlar. Fakat Japonya için böyle değil. “Evet böyle insanlar da var” deniyor. Muhakkak bir başarıdır yaptığım ama benim mutluluğum hepsinden önemli. Belki Hollywood'da ya da Fransız sinemasında başarı yakalamış olsaydım belki başka bir tepki alabilirdim.

“Yabancılarla iç içe yaşayanlar kendilerini büyükelçi gibi düşünmeli” diyorsunuz. İnsanın üzerinde böyle bir şartlanma neden oluşsun?

Büyükelçi değil ama Japonya'yı temsil ettiğinizi düşünebilirsiniz. Mesela; Almanya'ya gidiyorsunuz yirmi kişi içinde tek Türksünüz ve ne söylerseniz bazı kişiler birey olarak algılamaz ve bir Türk şöyle söyledi diyebilirler. Bunu hiç bir zaman aklımdan çıkartmıyorum. Böyle bir misyonum daha ötesi böyle bir iddam hiçbir zaman olmadı.

Sizin için de aynı şeyi söylemek mümkün mü?

Azınlıktayım burada ve Türkçe bilmem büyük avantaj. Sokaktaki diğer Japonlarla sohbet kuramayabilirsiniz. Ben iletişim kurabiliyorum ve aslında bütün görüşler Ayumi Takano'nun düşüncesidir. Ama bir Japon böyle söylüyor diye algılanabiliyor. Bunu unutmamaya çalışıyorum.

JAPONYA'YA GİTSEM ÜNLÜ OLUR MUYUM

Hollywood'un Türkiye'den nasıl göründüğünü biliyoruz. Peki Japonya'dan nasıl görünüyor?

Hollywood'da bambaşa bir sistem var. O sistemin içine girmek zordur. Bir oyuncu olarak yurt dışında başarılı olmak istiyorsanız ülkedeki sinema sektörünün içerisine girmeniz gerekiyor ve orda yaşamak zorundasınız. Bir ayağı Japonya'da diğer ayağı Hollywood'da olması gibi bir lüksü olamaz. Ben Türkiye'ye geldiğimin dördüncü senesinde karar vermek durumunda kaldım. İki tarafta da aynı kalitede iş çıkartamazsınız. Bu konuda size yardımcı olabilecek bir acente olması gerekiyor ve o çevreye girmesi gerekiyor. Japonya'dan akademi ödülüne aday bir oyuncu vardı, artık Hollywood'da yaşıyor.

Peki Türkiye'den Japonya'ya gitmek isteyen var mı?

Bana en çok sordukları sorulardan biri “bende japonya'ya gitsem ünlü olurmuyum?” Tabiki olabilir ama orjinalliği olması ve oraya gidip Japonca öğrenip o sistemin içine girmesi gerekiyor. Şansı da varsa tabi...

Buradakinden farklı bir oyuncu kabul sistemi var mı?

Aynıdır. Fark olarak tiyatroda star sistemi var her ülkede olduğu gibi ama yan roller için şans vardır. Seçime katılır ve seçilirsiniz. Daha Hollywood'daki sisteme yakın diyebilirim. Buradaki sistem daha popülariteye dayalı.


Çayhane adında Japon kültürü alt yapılı tiyatroda rol alıyorsunuz. Bilet bulunmayacak kadar çok izleniyor.

Ne hissediyorsunuz?

Güzel tepkiler alıyorum tabi. Çayhane projesi Devlet Tiyatrolarına ait bir proje. Başka bir ülkeden gelip Devlet Tiyatrosunda oynadığım için mutluyum.Yardımcı olup yanlış bilinen şeyleri düzeltmek hoşuma gidiyor. Kendi kültürümün doğru aktarılması benim için çok önemli. Kötü niyetle değil bu bilgisizlikten kaynaklanıyor.

Nedir bu yanlışlar?

Hendegram ( Japonlarda olduğu bilinen selamlama şekli ) yapmamı istiyorlar. Oysa bizde öyle bir duruş yoktur. O tür şeyler istendiğinde yapmıyorum. Japonları yanlış tanıtacak hiç bir projede yer almıyorum. Bu şekilde on yıldır çalışıyorum. Belki bazı işleri ve paraları kaçırmış olabilirim ama geceleri rahat uyuyorum.

“Bana hep tercüman rolleri geliyor” demişsiniz. Neden başka bir rol düşünmüyorlar sizce?

Türkiye'de sizin tipinize göre karakter yazıyorlar. Kapasiteye göre değil. Belki ben inandıramamış olabilirim yapımcıları. Başka bir rol yakıştırmamalarının yapımcıların ve senaristlerin eksikliğinden de olabilir. Bilemiyorum.

Türk sinemasını nasıl buluyorsunuz?

Gördüğüm kadarıyla finansal yatırımlarda çok başarılı. Son yıllarda tekniğe ve projeyi oluşturan kişilere yatırım yapılıyor. O yüzden iyi buluyorum.

Türk mutfağı ile aranız nasıl?

Aram çok iyi. Yapılan tüm yemekleri aşağı yukarı yiyorum. Sakatatlar bizde de var o yüzden çok yabancılık çekmiyorum. Ama beyin yemiyorum.