|

Ustanın eseri rehberdir

Ebru sanatçısı Uğur Taşatan, ‘Bir Usta Bin Usta’ projesi kapsamında öğrenci yetiştiriyor. Usta çırak ilişkisinin önemine değinen Taşatan, “Eski ustalar bize öncelikle eserleriyle rehber olur. Modern zamanların el verdiği ölçüde onları örnek almaya çalışıyoruz” diyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 27/07/2019 Cumartesi
Güncelleme: 03:00 - 27/07/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
Alparslan Babaoğlu ve Uğur Taşatan
Alparslan Babaoğlu ve Uğur Taşatan

Türk ebru sanatının günümüz temsilcilerinden Uğur Taşatan, ‘Bir Usta Bin Usta’ projesi kapsamında ustaları ve eğitim verdiği öğrencileriyle birlikte bir sergi açtı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Anadolu Sigorta ortaklığında hazırlanan projede 12 öğrenci, iki ay boyunca İstanbul Ebru Yapımı Kursu’nda eğitim gördü. Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde açılan sergi 30 Temmuz’a kadar görülebilecek olan sergide Hatip Mehmet Efendi, Edhem Efendi, Necmettin Okyay, Mustafa Düzgünman, Alparslan Babaoğlu eserleri de yer alıyor. Avukatlığı bırakıp sadece ebruyla uğraşmaya başlayan 37 yaşındaki Taşatan, yüksek lisansımı da Mustafa Düzgünman ebruları üzerine yaptı. Sanatçı ile ebru sanatı hakkında konuştuk.

Ebru sanatına ilginiz nasıl doğdu?

17 yaşında Nazan Bekiroğlu’nun bir yazısıyla birlikte ebruyu merak ettim. Daha sonra Alparslan Hocam’ın sitesinden hem ebru tarihini, ustaları okudum hem de yaptığı eserleri gördüm. Ebruya başladığımdan beri manevi hocam Alparslan Babaoğlu’dur. 2010 yılında yollarımız kesişti ve o tarihten beri de birbirimizi bırakmadık. 18 yıldır da onun çizgisinde ebru yapmaya devam ediyorum.

Ebruda icazetin önemi nedir?

İcazet, manevi bir simge. Bu yola dahil olduğunuzu gösteriyor. İnsanı mutlu ediyor, sorumluluk yüklüyor. Geleneğe aykırı hiçbir şey yapmamanız gerekiyor. İnsan olarak edebinizle, davranışlarınızla, sosyal hayattaki yerinizle, tepkilerinizle artık başka bir misyon yükleniyorsunuz.

EBRU SONSUZA AÇILABİLİR

Eski ustaların yerini nasıl tanımlarsınız?

Ebruya ilgi duyduğumuzda kullanılan desenleri, işleri eski eserler üzerinden inceleriz. Eski ustalar bize öncelikle eserleriyle rehber olur. Eski ustaların yaptığı ebruları taklit ederek meşk ederiz. Onların yaptıkları güzellikleri yakalayabilelim ve kendimize yol açabilelim gayesindeyiz. Usta-talebe ilişkisi de, usta vefat ettiğinde bitmiyor. Talebe vefat edene kadar devam ediyor. Hayatlarını hep maneviyat eksenli yaşamışlar. Bir yandan da sanatlarında ileriye gitmişler. Biz de modern zamanların el verdiği ölçüde onları örnek almaya çalışıyoruz.

Tasavvuf ile ebru arasında nasıl bir bağ var?

Ebru hep külli irade ve cüzzi iradeye örnek olarak verilir. Şöyle ki, malzemenizi, tekniğinizi, boyalarınızı hazırlarsınız. Bu sizin cüzzi iradenizle hazırladığınız bir şeydir. Tekneye boya attığınızda boyanın nereye düşeceği, ortaya nasıl bir desen çıkacağını tam olarak bilemezsiniz. Her ebru tektir, biriciktir. Bu da tastamam külli iradeye örnektir. Ebruda su ve toprak var. İnsan kendinden olan bir şeyle uğraşıyor aslında. Ebru sonsuz bir teknede sonsuza açılabilir. Siz tekneyle, kağıdınızın boyuyla kendiniz sınırlarsınız bunu. Teknenizi ve kağıdınızı büyüttüğünüz ölçüde yaptığınız eser de büyüyecektir.

Günümüzde ebruyla ilgilenen kişi sayısı azaldı. Sizce yeni nesil neden ebruyla ilgileniyor?

Ebruda renklerin uyumu, ahengi, bir karmaşa gibi görünüp kendi içinde başka bir düzende oluşu insanı cezbediyor. Ebruda çabuk netice alınıyor gibi görünüyor, bu da ebruya olan ilgiyi canlı tutuyor. Çiçekler ilgi çekiyor. Ebrularını sergilediğimiz ustaların silsilesine dahil olmak başka bir manevi keyif ve gurur veriyor.

Duvara asmak için yapmıyoruz


  • Ebru günümüzde duvarlara asılıyor ama aslında kitap süslerinde, ciltlerde kullanıldığını biliyoruz. Bu değişimle ilgili ne söylemek istersiniz?
  • Ebru, öz itibariyle bir kağıt süsleme sanatıdır. Ancak son yüzyılda insanlar beğendikleri bir ebruyu duvara asma yoluna gitmişler. Ancak biz hocamızdan gördüğümüz terbiye üzere, duvara asmak için ebru yapmayız. Klasik ebruda asıl amaç dekoratif amaçlı ebru yapmak değildir. Çok beğendiğiniz bir şeyi sürekli gözünüzün önünde tutmak isterseniz duvarınıza asarsınız. Başımızın üstünde yeri var. Sanattaki incelik,sanatı gördüğünde insanlarda oluşacak zuhurat sebebiyle asılan eserler de olmuştur. Necmettin Okyay Hoca’nın çiçekli ebruyu ihya etmesiyle ebruları duvara asıyoruz ama tekrar edeyim, duvara asmak için yapmıyoruz.

#Ebru
#Uğur Taşatan
#Alparslan Babaoğlu
5 yıl önce