"Tarih meleği" ve CHP

00:007/09/2014, Pazar
G: 12/09/2019, Perşembe
Abdullah Muradoğlu

CHP"nin handikapı Türkiye"nin kısmı azamını temsil eden sosyo-kültürel yapıyla "hasım" görüntüsü vermesi. Bu sosyo-kültürel yapı içindeki kesimlerin en belirgin vasfı ise "mütedeyyin" olmaları. Mütedeyyinlerle arasına kalın çizgiler çekmiş bir parti iktidar olabilir mi hiç? Olguları dikkate almayan bir parti iktidara da gelemez, "devrimcilik" iddiasında da bulunamaz. Devrimler olgularla bağlıdır. İktidara yürümek isteyen CHP ilk iş okarak mütedeyyin kesimlerle ilişkisini yeniden tanımlamalıdır.

CHP"nin handikapı Türkiye"nin kısmı azamını temsil eden sosyo-kültürel yapıyla "hasım" görüntüsü vermesi. Bu sosyo-kültürel yapı içindeki kesimlerin en belirgin vasfı ise "mütedeyyin" olmaları. Mütedeyyinlerle arasına kalın çizgiler çekmiş bir parti iktidar olabilir mi hiç? Olguları dikkate almayan bir parti iktidara da gelemez, "devrimcilik" iddiasında da bulunamaz. Devrimler olgularla bağlıdır. İktidara yürümek isteyen CHP ilk iş okarak mütedeyyin kesimlerle ilişkisini yeniden tanımlamalıdır. Mütedeyyinlerin "CHP algısı"nı değiştirmek için ayrıca itimat telkin edici sıcak bağlar kurması da lazım. Geniş halk kesimleriyle sahici ilişkiler kurabilecek nitelikte bir kadro teşkil edemediği için CHP şimdiye kadar havanda su dövdü. Son kurultayın anlamı galiba bu gidişe bir son vermek.

Kemal Kılıçdaroğlu"nun"CHP elitist bir parti diyorlar. Elitlere saygım var, aydındır. Ama bir elitistler var. Rakı sofralarında Türkiye"yi kurtarırlar. Bunlardan partiyi temizleyeceğim. Bunu herkes iyi bilsin" diye konuşması delegelerden büyük destek aldı. Demek ki mütedeyyinlerle hasımlık görüntüsünün CHP"yi kısır döngüye mahkum ettiğine dair bir kanaat hasıl olmuş. CHP, "sınıfsal" olmaktan ziyade "kültürler" ve "inançlar" çatışmasını ifade eden "Sağ" ve "Sol" gibi kavramların ipoteğinden kurtulma emaresi gösteriyor. "CHP Sağ"a kayıyor" diyenler CHP"yi eski Türkiye"ye ait kavramlar dünyasına hapsetmek isteyenlerdir. Kaldı ki bu CHP"lileri "Sol"da saymak mümkün değil. Değişime ve yenilenmeye kapalı oldukları için "tutucu" bile sayılabilirler. Türkiye"nin ileriye dönük yapıcı dönüşümünü gerçekleştirmek için CHP tabanında da bir zihniyet dönüşümü şarttır.

CHP"nin "Altı Ok"undan biri "Halkçılık". CHP soyut bir halkçılıktan somut bir halkçılığa evrilmediği sürece rakı sofralarında ahkam kesen elitist zümrenin oyuncağı ve eğlencesi olmaktan kurtulamaz. 1970"lerin başlarına kadar "statükonun muhafızı" olan CHP, Bülent Ecevit"in yeni diliyle halka yüzünü dönmüş ve kendisini "reformcu" parti ilan etmişti. "Karaoğlan" lakabını benimseyerek Ecevit CHP"yi halka açmıştı. Oysa CHP seçkinleri 1950"de iktidara gelen "Demokrat Parti" için küçümseyici bir ifadeyle "Haso"lar, Memo"lar iktidara geldi" demişlerdi. Bugünkü CHP"nin sorunu da eski Türkiye"nin kavram dünyasına hapsolması yüzünden halkla "organik" bir ilişki kuramaması. O eski Türkiye mazide kaldı. CHP"nin durumunu Walter Benjamin"in bir tasviriyle anlatalım:

"Klee"nin "Angelus Novus" adlı bir tablosu var. Bakışlarını ayıramadığı bir şeyden sanki uzaklaşıp gitmek üzere olan bir meleği tasvir ediyor: Gözleri faltaşı gibi, ağzı açık, kanatları gerilmiş. Tarih meleğinin görünüşü de ancak böyle olabilir, yüzü geçmişe çevrilmiş. Bize bir olaylar zinciri gibi görünenleri, o tek bir felaket olarak görür, yıkıntıları durmadan üst üste yığıp ayaklarının önüne fırlatan bir felaket. Biraz daha kalmak isterdi melek, ölüleri hayata döndürmek, kırık parçaları yeniden birleştirmek.. Ama Cennet"ten kopup gelen bir fırtına kanatlarını öyle şiddetle yakalamıştır ki, bir daha kapayamaz onları. Yıkıntılar gözlerinin önünde göğe doğru yükselirken, fırtınayla birlikte çaresiz, sırtını döndüğü geleceğe sürüklenir. İşte ilerleme dediğimiz şey, bu fırtınadır."

"Yeni Türkiye" de CHP"ye aynen "tarih meleği" nazarıyla bakıyor. CHP ya Yeni Türkiye"nin kanatlarına tutunarak kendisini geleceğe taşıyacak ya da "eski Türkiye"nin yıkıntıları arasında ufalanıp gidecek. Ufukta CHP için başkaca bir yol gözükmüyor.