Arap Baharı'ndan bir apolitik devrim çıkarmayı başaranlar, sonuçta toplumun politik taleplerini de bastıranlardır. Bunlar, aynı zamanda bastırılan, özgürlüklerden mahrum kılınan, fakirliğe mahkum edilen, yoksunluk sarmalında umutsuzlaştırılan yığınlara küresel piyasa düzenine-sömürüye müşteri olmalarını teklif edenlerdir.
Bugün Arap Baharı adıyla küresel piyasalara müşteri olabilmek için iştahası kabartılarak gerçek talepleri iğdiş edilmek istenen kitlelerden nasıl olup da 'İslamcı terör' çıkartılabildiğini merak edenlerin; ürünlerin seri numaralarını takip etmeleri yeterlidir.
28 Şubat günlerinde bu milletin tüm değerleri aşağılanır, toplum mühendisliği marifetiyle seküler bir din anlayışı dayatılırken, postmodern darbenin sivil, bürokratik, medyatik ve de akademik kadroları biyolojik ömrü tamamlanmış resmi ideolojilerinin günlerini uzatmak için askeri de tahrik ederek, askerle el ele memleketi dizayn ettiği günleri hatırlayalım. Toplumun
ine rağmen sabrının da zorlandığı günleri.. O günlerde iktidardan uzaklaştırılmış, partisi kapatılmış olan Erbakan, belki de hayatının en önemli cümlesini kuracaktı. Bu yaşadıklarımız '
'. Nokta.
Bu noktadan sonra bu gün Arap Baharı'nın nereye/nasıl evrildiğine dair bir bahis açabiliriz. Tunus'tan Mısır'a, Libya'dan Suriye'ye uzanan kitlesel talepleri, hareketliliği apolitikleştirerek Arap dünyasının zincirlerinden kurtuluş yürüyüşü olarak takdim edip yoksunluklarından sıyrılmalarının küresel marketlere; küresel Kapitalizme müşteri olmakla mümkün olacağını telkin edenlerin bugün aynı sahneyi terörize ederek tekrarladıklarını hatırlayalım. Arap Baharı'ndan birkaç STK ve sosyal medya örgütlemesi üzerinden devrim formüle ederek sahte bir kurtuluş müjdesi verenler, Müslüman toplumların, özelde de dinamik unsur olarak İslami Hareketlerin
di.
Bugün açtıkları tezgaha uygun müşteri profili biçemeyenler eski model diktatörlüklerle karaborsa ideolojilerini pazarlayacaklardı.
Buna ikna olmayan kitleler ve hareketlerin ise itibarsızlaştırılması ve her tür karaborsa rejimlerin meşrulaştırılması için terörün hem de 'İslamcı terör'ün icat edilmesi, varsa büyütülüp ibreti alem için tehdit haline getirilmesi gerekiyordu.
Erbakan'ın, tarihin akışı içinde bir nokta diyerek koyduğu nokta bugün Ortadoğu'da açılan paranteze dönüştü.
Ve Müslüman basireti, idraki bu parantezi kapatmaya yetecektir.
Mısır başta olmak üzere tüm Arap dünyasında yeniden dikta rejimlerinin revaç bulması, el üstünde tutuluyor olması ile doğal süreç içinde siyaset yapma imkanı alınan İslami Hareketlerin, yapılanmaların terörize edilmesi arasında bir ilişki kurmamak için medya karartmasına maruz kalmak yeterli. Şiddet ve terör açmazı siyasetin meşru kanallarda yapılamadığı ortamlarda oluşur ve bu dönemlerde liderliğin basireti hareketlerin ve ülkenin geleceği açısında tarihi önemdedir. Postmodern darbe sürecinin 'tarihin akışı içinde bir nokta' olduğunu idrak etmek yerine şiddete meyletme potansiyeli olan sokak siyasetine işaret edilseydi bu ülkede neler yaşanırdı? Çok uzağa değil, çevremizde Suriye'de, Mısır'da mesela, olup bitenlere bakmak yeterli.
Ortadoğu'da apolitik devrimlerin ayartamadığı kitleleri terörize ederek İslam'ın teklifinin, muştusunun yani sesinin bastırılarak küresel bir tehdit algısına dönüştürülmesi, küresel sistemin bu coğrafyayı karaborsa rejimlerine icbar etmesi, başarılı olduğu yerlerde de manipülasyonlarla kendini eklemlemesidir. Arap Baharı'nın başarılı örneği gösterilenlerle rol modeli yapılanların ideolojik ve yapısal dönüşümlerin kavramak için hangi sistemik yapılara eklemlendiklerine, nelerden vazgeçtiklerine bakmak yeterlidir.