Dijital mahremiyet ve insanlık onuru

04:0019/12/2025, Cuma
G: 19/12/2025, Cuma
Ayşe Keşir

Dijital çağda, sosyal medya mecraları ile izleme ve izlenme arzusu hayatımızı ele geçirdi. Yapay zekanın kabiliyetlerini de ekleyince dijital mecra, yeni kocaman bir dünya yarattı. Algıların olguların önüne geçtiği, bilinmezi çok, kocaman yapay bir dünya... Kendi doğruları, kendi kabulleri, kendi yazılı olmayan kuralları olan yeni bir âlem…  Bu, aynı zamanda insanda bir yanılsama yaratıyor ve dijital dünyada var olma kaygısı ile gerçek hayatın doğruları da göz ardı ediliyor. ‘YAPABİLİYORUM, ÖYLEYSE

Dijital çağda, sosyal medya mecraları ile izleme ve izlenme arzusu hayatımızı ele geçirdi. Yapay zekanın kabiliyetlerini de ekleyince dijital mecra, yeni kocaman bir dünya yarattı. Algıların olguların önüne geçtiği, bilinmezi çok, kocaman yapay bir dünya... Kendi doğruları, kendi kabulleri, kendi yazılı olmayan kuralları olan yeni bir âlem…  Bu, aynı zamanda insanda bir yanılsama yaratıyor ve dijital dünyada var olma kaygısı ile gerçek hayatın doğruları da göz ardı ediliyor.


‘YAPABİLİYORUM, ÖYLEYSE YAPARIM’’

Dijital çağda var olma kaygısı ile teknik imkânları, becerileri kullanarak, ‘’yapabiliyor’’ olmak ile ahlaki meşruiyetin birbirine karıştığı günlerdeyiz. ‘’Yapabiliyor, erişebiliyor’’ olmayı, ‘’yapmak zorunda’’ olmak ile karıştırıyor insan…

İki ayrı kişiyi iki ayrı fotoğraftan, çok da samimi olduklarını gösteren bir pozda bir araya getirmek artık çocuk oyuncağı. Teknolojinin kapasitesi ile insan “yapabiliyorum, öyleyse yaparım’’ iddiasıyla, mahremiyet ve özel alana ait tüm sınırları ortadan kaldırıyor.


HUKUK AHLAKIN BİTTİĞİ YERDE BAŞLAR

Dijital mecra hukukunun yeterli olmaması, ahlakının da olmayacağı anlamına gelmemeli. İnsanın evinin perdelerini örtmesi için bir kanun yoktur ama gece olunca hepimiz perdelerimizi kapatırız. Günümüzde insanlar, komşularına, sokağından geçen insanlara karşı mahremiyetini korumak için perdelerini örtüyor ama oturma odasının tam ortasından ve hatta yatak odasından hiç düşünmeden canlı yayın yapabiliyor.

Dijital alanda sıkça dile getirilen “hukuken sorun var mı?’’ sorusu meselenin özünü kaçırmamıza neden oluyor. Hukuk, ahlakın yerine geçmez ve alternatifi de değildir. Kişinin kendi görüntüsünün kendi rızasıyla paylaşması hukuka aykırı olmayabilir ama içerikleri ahlaka aykırı olabilir.

Sorumsuz hürriyet yoktur. Sorumluluk tanımlanmadan verilen hürriyet, insanı ilkelleştirir hatta hayvanileştirir. İnsanın sorumsuz özgürlük tutkusu, maalesef teşhirciliğe yol açtı.


AİLE MAHREMİYETİ ‘İÇERİK’ MİDİR?

Tıklanma iştahı kamusal alan ile özel alanı birbirine karıştırdı. Özellikle aile mahremiyetinin “içerik”e dönüşmesi, dijital çağın en sorunlu eğilimlerinden. ‘’Sosyal medya teşhiri ödüllendiriyor’’ desek abartmış olmayız. Eşlerin özel alanlarının, çocukların henüz rıza geliştiremediği hâllerinin, aile içi doğal kabul edilen davranışların izleyici önüne çıkarılması, mahremiyetin teşhirle ikame edilmesi değil mi?

Kapı zili çaldığında gecelikle kapı açmayan insanlar gecelik ile evlerinden canlı yayın yapabiliyor. Bu noktada artık mesele özgürlük değil, ölçüsüzlük...


SINIRLARIMIZI YENİDEN ÇİZMELİYİZ

Teknolojinin sunduğu kapasite, insanın kendisine dair sınırları ortadan kaldırmamalı. Aksine sınırlarımızı yeniden tanımlamalı, yeniden çizmeliyiz. Akşamın belli bir saatinden sonra beğendiğiniz bir videoyu göstermek için yan komşunuzun kapısını çalamazsınız. Ama insan Whatsapp uygulamasını ‘kullanabiliyor’ diye aynı videoyu gecenin geç bir saatinde bir başkasına gönderebiliyor.

Mahremiyetin mekânsal bir ayrımı yoktur. Gerçek hayatta mahrem olan dijital mecralarda da mahremdir. Modern birey, sosyal medya aracılığıyla neredeyse mahremiyetini tarumar ederek sürekli bir kamusal alanda ve sanal bir gerçeklikle yaşamakta. Oysa mahremiyet, kimin neyi, ne ölçüde, ne zaman görmeye yetkili olduğu sorusunu sormayı gerektirir.

Son tahlilde dijital mahremiyeti inşa etmek için insanlık onurunu yeniden hatırlamalıyız. Gerçek özgürlük, sınırları yok etmek değil, kendi sınırını koyabilmektir. Gelecekte, sınırlarını iyi çizerek kendini bu mecralarda koruyanlar, en muteber, en özgür insanlar olacak.

Unutmayalım; En temel ilke: Gündelik hayatta yapmadığını, dijital hayatta da yapma.

#Sosyal medya
#toplum
#aktüel
#Ayşe Keşir