|
Altı Alman gazetesinin Erdoğan düşmanlığı ve “Gülen öldü” operasyonu
Türkiye 12 yıldır girdiği tüm seçimlerde açık ara farkla iktidar olan ve seçim kazanan Ak Parti hareketinin, mevcut gelişme hızı ve yükselttiği çıta karşısında son seçimde kısmen kendi yüksek başarısının kurbanı olarak çıktığına şahit oldu.

Meraklıların ve fırsatçıların, aslında bir seçim başarısızlığı olmayan yanlış tutumlar nedeniyle düşen Ak Parti oyları nedeniyle seçim sonucunu Ak Parti açısından hezimet saymaları yahut Ak Parti ve seçmeninin seçim sonucuna bakarak bir başarısızlık görmesi aslında çok da reel bulduğum bir şey değil. Nazarımda mevzu şudur: Ak Parti çok kısa zamanda bu ülkeye sinmiş tüm sorunlara el attı, tamir etmeye kalktı, tamir etti, kısa zamanda gösterdiği başarı ile çıtayı yükseltti, kendi çıtasının gerisinde kaldı, doğal olarak bir yorgunluk da mevcuttu, köklü ve eskiden gelen sabit kadroların ardından gelen yeni kadrolar öncüllerinin yerini dolduramadı, bir takım hatalar yapıldı, strateji sorunları oldu, doğal olarak oylarda bir gerileme oldu, bu gayet olağan, ancak ifade edildiği gibi bir başarısızlık olarak okumak da çok sağlıklı değil.

Ak Parti iktidarı, Türkiye halkının iradesi, her ne kadar Gezi ile birlikte dışarıdan uzanan ellerce hedef alındı desek de, dışarının Türkiye'yi, Ak Parti'yi, Erdoğan'ı ve Türkiyelileri hedef alma tarihi “One Minute” çıkışına dayanmaktadır. Allah kendisinden razı olası Recep Tayyip Erdoğan'ın “one minute” çıkışı, ardından Türkiyelilerin kendisine verdiği muazzam desteğin bedeli ödetilmek isteniyor Türkiye'ye… Zira o tarih, Türkiye'nin “ipimiz sizin elinizde değil” dediği tarihtir.

Özellikle Merkel'in başını çektiği, Fransa'nın destek verdiği, İngiltere'nin açıktan değil ancak bir takım “terör örgütlerini revize” etmesiyle oluşan İslam/Türkiye karşıtlığı direnci, Türkiye içerisindeki İslamî tahrife niyetli bir yapı ve antiİslamist hareketlerle birleşerek, “one minute” çıkışından bu yana çok büyük saldırılara imza attılar.

Saldırı aracı olarak, algı operasyonunu, yalan haberi, sürekli taarruzu seçen bu birleşik yapıların muhatabı olanların, uzun soluklu savunma tavrı yer yer mutedil tavırları önledi. Âkil tutumlar yara aldı ancak ciddi bir kayıp verilmedi. Hatta, mevzuya yönelik olarak “umursuzlar, sorumsuzlar, bananeciler, tembeller” diyebileceğimiz bir kesim, tahmin edemeyeceğimiz bir hırpalanma yaşadı ve silkelenerek kendine geldi, rehavetini attı.

Tüm bunlar yaşanırken, birleşik yapı, medya diliyle sürdürdüğü algı operasyonu çerçevesinde, ben ve benim gibi kalemleri “yandaş” ilan etti. Bu bir itibarsızlaştırma çabasıydı. Bu çabanın sonuç verdiği de oldu, tokat yediği de…

Bugüne geldiğimizde, altı tane Alman gazetesinin, dünyada hiçbir iş yokmuş gibi aynı manşeti/başlığı seçerek Erdoğan'ı hedef aldığını, algı operasyonu yaptığını görüyoruz.

Bu manşetlerin yalnızca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef aldığını, Erdoğansız Ak Parti niyetinin bir tezahürü olduğunu düşünmeyin lütfen, bu manşetler aslında Türkiye'nin hedef alındığının da resmidir. Bizlere, bir yanlış bir algı oluşturmak niyetiyle, gerçeğin üzerini örtmek isteyenlerce seçilen “yandaş” sıfatı, aslında “one minute”dan bu yana, o çıkışın arakasında olmamızdan, altı Alman gazetesi, 2 paralel gazetesi, CNN yayınları, BBC yalan haberleri arasında, gerçeği ve niyeti görüp, bu niyetleri deşifre etmemizden kaynaklanmaktadır. Yandaşsam eğer, ben bu toprağın yandaşıyım, bunu görev ve sorumluluk addederim, hainden ve düşmandan gelen tüm saldırıya karşı tavrım, yerim, gerekçeleriyle birlikte budur, bilinsin isterim; bilinsin isteriz.

Gülen, öldü mü?

Bugün resmi olarak teyid edilemeyen bir bilgi dolaşıma girdi. Bir süredir ağır hasta olduğu söylenen Gülen'in öldüğü haberi yayıldı.

Açıkçası, içerisinde bulunduğumuz mübarek ay yüzü hürmetine mevzunun ahlaki boyutuna girme niyetinde değilim, ancak haberi duyar duymaz, yine bir algı operasyonu için “uydurulmuş” bir haber olduğunu düşündüm. Tabandan gelen çözülmeler, artık akmayan himmetler nedeniyle ve kaybedilmiş itibar nedeniyle yaşanan sıkıntı içerisinde, bir ümit çözülen tabanın vicdanı sarsılsın diye yapıldığını düşündüm. Elbette bu düşünce benim kurgumdan değil, bahsi geçenlerin bugüne kadar yıktığı güvenden kaynaklı bir düşünceydi.

Gelelim ikinci seçeneğe: Peki, Gülen öldüyse…

Hepimiz öleceğiz, bu nedenle dünyalık hırslar uğuruna, dünyalık hevesler uğuruna, ailenin içine, ülkenin içine, ümmetin içine iftira haberleri ile fitne salan, gözlerini tüm gerçekliğe kapatmış, akletmemekte ısrarcı kesimin, “ölüm” gerçeğini hatırlayarak, artık bu hırsa dayalı tavırlarından vazgeçmeleri, Allah'ın kendilerine bahşettiği akıl ve fikri kiraya verenlerin kendilerini sigaya çekmesi gerekmektedir.

İtikatları tahrif olmuş, aziz ramazan günü, iftira ve hakaretten geri durmayan Gülencilerin “Allah bizi seçti, herkes kötü tek biz iyiyiz, herkes hata yapar biz asla yapmayız” ahlakından sıyırılıp, ölümü hatırlayıp, tez elden mümin ahlakı edinmeleri, bizler için küçük; kendileri için büyük bir adım olacaktır.


#al man basını
#Erdoğan düşmanlığı
#fethullah gülen
#ak parti
#erdoğan
9 yıl önce
Altı Alman gazetesinin Erdoğan düşmanlığı ve “Gülen öldü” operasyonu
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti