
Siyasi partilerin en önemli işlevlerinden biri seçimlerde seçmenlerin önüne koyup oy isteyecekleri aday listelerin hazırlanmasıdır. Hangi yöntemle hazırlanırsa hazırlansın aday listelerin hazırlanması her zaman için çeşitli tartışmalara sebep olur. Bu konuda bilinen iki temel yöntemi var; biri merkez yoklaması denilen parti yönetiminin seçim çevrelerindeki adayları sıralamaları ve bir liste oluşturması, diğeri ise ön seçim yöntemiyle listenin oluşturulmasıdır. Partiler bunlardan birini veya her ikisinin karışımı bir yöntemi tercih edebilir. Hangisini tercih ederse etsin takip edeceği yöntemin avantajları olduğu gibi mahzurları, eleştirilebilir yönleri de var. Mesela ön seçim yönteminin tercih edilmesi halinde bunun parti disiplinini olumsuz etkileyeceğini, parti ile uyum problemi olan kişilerin listelere gireceği ve homojen bir grubun oluşturulmasının zor olacağını bilmesi gerekir. Ancak bu yöntemin yerel hassasiyetleri ve demokratik refleksleri koruyan, parti içerisinde demokrasiyi mümkün olduğu kadar işleten bir yöntem olması önemli bir avantajdır.
Merkez yoklamasının tercih edilmesi durumunda parti disiplininin ve bütünlüğünün sağlanması kolaydır. Partide sorun yaratacak, sıkıntıya yol açacak kişilerin partiye girmesi söz konusu olmayacaktır. Sıkı bir parti disiplini temin edilecektir, ancak parti içi demokrasiden söz edilemeyecektir. Yerel hassasiyetler, renkler ve demokratik refleksler göz ardı edilmiş olacaktır. Nispeten uygulanması kolay ve zahmetsiz olacaktır.
Siyasi partiler kanunu partilerin isterlerse ön seçim, isterlerse de merkez yoklaması ile adayları belirlemesine imkan veriyor. Uygulamaya bakıldığında Türkiye''de genelde siyasi partilerin adaylarını merkez yoklaması ile belirlediklerini görmekteyiz. Bazı partiler birkaç ilde ön seçime gitseler de genel eğilim adayların merkez yoklaması ile belirlenmesidir. Sol partiler ön seçime daha yakın durmakla birlikte bunun çeşitli sorunlarını yaşamaları merkez yoklamasına ağırlık vermelerinde etkili olmaktadır.
22 Temmuz seçimleri için partilerin hazırladıkları ve Pazartesi günü Yüksek Seçim Kuruluna verdikleri aday listelerinin yarattığı fırtına, adayların belirlenmesine ilişkin yöntemlerin yeniden tartışılmasına yol açmış gözüküyor. Ak Partide nerede ise yarıya yakın milletvekilinin liste dışında kalması, Cumhuriyet Halk Partisi''nde de (CHP) benzer bir durumun söz konusu olması ve bunun parti genel başkanları tarafından gerçekleştirilmesi merkez yoklaması yöntemine yönelik eleştirilere yeni bir boyut katmıştır. Parti genel merkezlerinin bu konudaki kesin hakimiyetlerini çarpıcı şekilde anlatmak için daha öncekilerde olduğu gibi yirmi üçüncü dönem TBMM''ni yine parti genel başkanlarının belirledikleri/seçtikleri dile getirilmektedir. Parti genel başkanları tarafından seçilebilir yerlere yerleştirilen adaylar seçimi kazanacak ve onların belirledikleri kişiler vekil olacaklardır. Her ne kadar seçim günü sandığa gidip oy verecek halk seçmiş gibi gözükecekse de aslında temel seçimi yapan parti genel başkanları oluyor. Seçmenler parti genel başkanları tarafından yapılmış seçimi onaylamış olacaklardır!
Bu yöntemin demokratikliği, mahzurları, avantajları, yol açacağı sorunlar ve partiye getirecekleri tartışılabilir. Bu işi tamamen seçmene, daha doğrusu delegelere bırakmanın ne kadar doğru ve adil bir yöntem olduğu da sorgulanması gereken bir konudur. Zira partilerin delege sisteminin çok doğru işleyen bir sistem olduğu, adil bir temsile dayandığını söylemek de pek mümkün değil.
Bir gerçek varsa o da Türk siyasetinde parti genel başkanlarının sistem üzerindeki kesin hakimiyetinin varlığıdır. Zaten bundan dolayıdır ki siyasi partilerimiz daha çok lider merkezli partiler olarak görülmektedir. Seçmenler de partilerin programlarına değil daha çok liderlerine oy vermektedirler. Mevcut liderleri partilerden çekip aldığınızda geriye maalesef bir parti kalmamaktadır. Liderler partilerin her şeyi olmaktadır. Böylesine güçlü lider yapıları olan lider merkezli partilerde adayların merkezi yoklama ile belirlenmesi anlaşılabilir bir durumdur. Güçlü partiler olacaksa parti liderlerinin ve genel merkezlerin etkin oldukları bir siyasi hayatı kabul etmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Seçmenler ve toplumsal kesimler değil daha çok liderler tarafından yönlendirilen bir siyaset ve seçim sürecinin eleştirilebilir yanları çok olmakla beraber parti disiplini, bütünlüğü ve liderlerin ideallerindeki projelerin gerçekleştirilebilmesi için uygun kadroların teşkili ancak bu yöntemle mümkün gözükmektedir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.