|
Oray Eğin doğru söylüyor...

Düzgün cümle kuran birkaç köşe yazarından biri olan Oray Eğin, höykürmekten başka bir şey bilmeyenlere haklı olarak haykırıyordu.

Diyordu ki Eğin: “…Üniversite gençliğinin okumaması bir yanıyla utanç verici bir durum. Gazete okumayan bir üniversite öğrencisi nedir, oksimoron mu? Bunda gazetecilerin de büyük payının olduğu kesin. Zira son 30 yılda, Türk Basını inandırıcılıktan öylesine uzaklaştı, okura yalanla dolu ve kendi içine kapalı bir dünya kurdu ki, sonunda okurları da soğutmayı başardı..”

Bazı tespitleri haksızlık içerdiği için canımı sıksa da Oray Eğin ciddiyetle takip edilmesi gereken bir yazar..

Özellikle, entelektüelliği kısır bir atmosferin içine hapseden, meseleleri mengeneye sıkıştırarak bir girdabın içinde debelenen insanlara karşı cesur kalemiyle “ses veren” farklı bir yazar..

Evet Oray Eğin doğru söylüyor..

Çünkü Türk Basını “umumiyetle” ciddi bir irtifa kaybına uğramış görünüyor, daha doğrusu irtifa kaybına uğradığı görünür bir gerçek..

Tecrübe kavramını “yadsımamakla” birlikte, hiçbir meslek grubunda, buna gazetecilik ve yazarlık da dahil, hiçbir meslek grubunda “kıdem” kavramının yüceltilmesini hoş karşılamam..

Bir insanın “meslek büyüğü” olması o kişinin “masuniyet” karinesi için mazeret oluşturmayacağı gibi, bu, “masumiyet” olgusunun sübabını da oluşturmamalıdır.

Muhakkak ki, kıdemli gazeteci ve yazarların yeni çağa ayak uydurmakta güçlük çektiğini beyan etmek de yerinde değildir.

Bazı isimler, hâlâ “eski çağ” kavramlarını “istimal” etmekten, bunu yaparken de sorunları “sui-istimal” etmekten kaçınmıyorlar.

Türk Medyası, Ertuğrul Özkök tarafından “2. Cumhuriyetçilerin korkulu rüyası” olduğu “savlanan” Özdemir İnce ya da çıkardığı dergilerin kapağına “cıbıldak kadın” fotoğrafı koyarak kendini “gazete ve dergi duayeni” diye takdim eden Mehmet Y. Yılmaz gibi isimleri takdis eden bir panayır mıdır?

Liberal ve muhafazakar demokratları “Vaftiz edilmiş liboşlar ve yobazlar..” diye adlandıran ey suistimal üstadları ve ey istismar erbabı…

Eğer böyle ise, panayırınız asude, temaşanız cool, reytinginiz hard, stratejiniz agresif olsun!.

MÜKREMİN - EYVAH NECDET - FERİŞTAH ZULÜM

Bir Demet Tiyatro''nun yeniden yayına başlaması, ben ziyadesiyle sevindirdi..

Çünkü muazzam bir gözlem yeteneği olan Yılmaz Erdoğan''ın “humor” içeren zekasını takdir ederim.

Evet Avrupa Yakası''nı, üstelik sadece “Gafur-Burhan Altıntop” ikilisinin diyaloglarını izleyen, bunun dışında uzun yıllardır hiçbir diziyi izlemeyen biri olarak, eşe dosta buradan duyuruyorum..

Biliniz ki, Salı akşamları eşimle birlikte evdeyizdir ve biz “Bir Demet Tiyatro” izlemekteyizdir; çünkü şu fani dünyada kaliteli esprilere hasretlik çekmekteyizdir.

Ve şayet ertesi sabah kendi kendime gülüyorsam biliniz ki önceki akşam “Zooloji Feylesofu” Eyvah Necdet''in “hayvan gibi” esprileri aklıma gelmiştir.

Yeri gelmişken belirteyim: Bir Demet Tiyatro''nun ilk bölümünü izlediğimde belli bir rolün domine edilmediğini, rollerin neredeyse eşit dağıtıldığını gördüm.

Oysa dizide “daha komik” olan üç karakter baskın hale geterilmelidir.

Bu tiplemelerden birincisi, doğal olarak Mükremin; ikincisi Eyvah Necdet; üçüncüsü ise Feriştah Zulüm..

Dolayısıyla, bu kadar kaliteli bir mizahi yapımın, Sabah-Hürriyet kavgasına alet edilip, Cengiz Semercioğlu''nun ağzından kanıtsız iddialarla speküle edilmesi olgun bir tavır değildir.

“Eyvah Necdet”''in bir köşesi olsaydı Cengiz Semercioğlu''na tahmin ediyorum ki şöyle derdi:

“Sen fillerin hissiyatını bilir misin Cengiz? Züccaciye dükkanına giren bir filin amacı varak saplı sürahi almak değildir. Çünkü hortumu buna müsait değildir. Amacı züccaciye ürünlerini devirmek de değildir. Ama girdi mi devirir. Devirdiği için de hiçbir ''hayvanat'' kendisine ''devrimci'' diye hitap etmez. Hadi, devirdiği için kendisine ''devrimci'' denildi.. Devrileni toplayana şimdi biz ''karşıdevrimci'' mi diyeceğiz? Yani fil ilerici, toplayan gerici midir?”

İŞTE BU:

“…Hasta çocuğunuzun ameliyatı için fahişelik yapar mısınız? Veya bunu yapan birini "ideal anne" ilan eder misiniz? Binbir Gece isimli dizi aynen bunu yapıyor. Niye biriyle yatıp çocuğunu kurtarmıyorsun deniliyor adeta bu annelere.

Bu dizide ise çocuğunu kurtarmak için patronuyla 150 bin dolar karşılığı bir gece beraber olan anne rol model ilan ediliyor. Bütün Türkiye''de ahlaksızlığın yüceltilmesine alkış tutuyor. Özgürlükçü Türkiye''nin geldiği nokta bu: Anneyseniz fedakarlık yapın, para için patronunuzla yatın. Ayıp ve yazık.” (ERGUN BABAHAN.. 28.11.2006.. SABAH)

ŞİMDİ BU NE?

“…Osmanlı''nın yıkıldığı ve Türk varlığının tehlikeye girdiği tarihi anda Atatürk olmasaydı muhtemelen yok olacaktık. Osmanlı''nın mirası, tecrübeli komutanlar, imanla şahlanan halk, 1. Meclis''in vatanperver milletvekilleri, hocalar, şeyhler vs. fazla bir şey yapamayacaktı. Bir toplumun varlığını tek bir kişiye böylesine borçlu olduğu benzer bir durum tarihte herhalde yok…” (GÜNDÜZ AKTAN.. 28.11.2006..RADİKAL

17 yıl önce
Oray Eğin doğru söylüyor...
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî