|
O otobüsteki yangın, izleyen herkesin içine işliyor

Sinemada, edebiyatta, siyasette, müzikte herkesin karşısındakinin varlığını kabul ettiği zamanlardan geçiyoruz. Sadece kabul etmiyor; alıyor, içine bakıyor, iyisinden tarttırıp kendisine ayırıyor. Bu artık ''herkes birbirini dinliyor ve haliyle daha güzel günler bizi bekliyor'' demek değil ama en azından ''artık kimse kimsenin varlığını yok sayamayacak'' demek.

İlk yıllarda ''o bizimdir o bizim'' türünden karşı çıkışlar olsa da kimsenin gücü kendi değerini kendine saklamaya yetmedi. Her şey ortaklaşırken sadece tek bir yerden bakan filmler de rafa kalktı. O filmler kötü müydüler? Hayır. Sadece artık farklı bakış açılarını da katarak yapılıyor filmler.

Bu yıl festivallerden ödüllerle dönen İçimdeki Yangın da böyle bir film. En İyi Yabancı Film Oscar''ı için yarışmış ama ödüle, Daha İyi Bir Dünyada ulaşmıştı. Her iki yapım da, dünyanın farklı yerlerine gidip dert anlatıyor. İçimdeki Yangın, Lübnan''da 70''lerin sonlarında başlayıp 90''lara dek süren iç savaştan geçiyor, Daha İyi Bir Dünyada ise şimdilerde Afrika''nın herhangi bir köşesinde yaşanan iki kabile arasındaki vahşi mücadeleden. Birinin bir ayağı Kanada''da, diğerininki Danimarka''da.

İnsanı izlerken kimi zaman utandıran kimi zaman öfkelendiren ama illa ki bir duyguya sevk eden yapımlar bunlar. İçimdeki Yangın, Radiohead''in sarsıcı bir parçasıyla açılıyor. Saçları kazılıyor bir grup çocuğun. Büyürken gözlerindeki korkuyu ve öfkeyi de büyüten çocukların saçları kazınırken müzik daha da yükseliyor. Ve hikaye başlıyor. Sonrasında biri kız biri erkek ikiz kardeşlerin annelerinin ölümünü ardından onun doğduğu topraklara yolculukları anlatılıyor. Kanada''dan kalkıp hiç bilmedikleri bir coğrafyada hiç bilmedikleri bir dilde annelerinin ve farkında olmadan kendilerinin geçmişine doğru yol alıyorlar.

Ne tarih veriliyor ne de o iç savaşın nedenleri, niçinleri. Amaç ortaya sadece siyasal bir yapım koymak değil. Amaç her savaşın, kadını yok sayan her törenin, çocukları annelerinden ayırdığını hatırlatmak biraz da. Ve bunu sinemanın iyi müzikleriyle, sahici sahneleriyle, edebi cümleleriyle, şaşırtan sonlarıyla yapmak. Ana hikaye zaten bu gerçek üzerine kurulu. Ve tabi yan hikayeler de acı gerçeğin altını çiziyor. Hele otobüste bir kız çocuğu annesinden, bir anne kızından oluyor ki etkilenmemek mümkün değil. O otobüs küle dönerken izleyen herkesin içi yanıyor. Ve savaşan, savaşı gören ve tüm hayatı boyunca savaşın izlerini taşıyanların acılarına ortak oluyoruz.

İçimdeki Yangın, Radiohead''in sarsıcı bir parçasıyla açılıyor. Saçları kazılıyor bir grup çocuğun. Büyürken gözlerindeki korkuyu ve öfkeyi de büyüten çocukların saçları kazınırken müzik daha da yükseliyor.
13 yıl önce
O otobüsteki yangın, izleyen herkesin içine işliyor
Kara dinlilerle milletin savaşı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir