|
2014’ün siyasi bakiyesi

2014 yılını belirleyen en önemli siyasal dinamik, Cumhurbaşkanlığı seçimleriydi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Erdoğan’ın halk tarafından doğrudan seçilecek ilk Cumhurbaşkanı olma ihtimali, hem Cumhurbaşkanlığının siyasal sistem üzerindeki ağırlığını arttırarak sistem arayışlarını hızlandıracak, hem de yeni genel başkan seçimi üzerinden AK Parti’nin geleceğini etkileyecekti. AK Parti’nin ve parlamenter sistemin izleyeceği rota üzerindeki olası etkileri, Cumhurbaşkanlığı seçiminin, siyasetin en başat gündem maddesi olmasına yetiyordu. Ancak, 12 Eylül 2010 referandumundan beri siyasal mücadelenin zeminini şekillendiren birçok dinamik, seçimlerin kendisinden önceki ve sonraki birer yılı da belirleyecek şekilde daha büyük bir önem kazanmasına yol açtı.

12 Eylül referandumu, 2002’den beri, vesayet-demokrasi ekseninde yaşanan siyasal mücadeleyi demokrasi lehine sonuçlandırarak, siyasal gündemin koordinatlarını değiştirmişti. 2010’dan sonra, Yeni Türkiye’nin hangi aktör ve zihniyet öncülüğünde inşa edileceğine yönelik mücadele, siyasetin yeni belirleyici dinamiği haline geldi.

Siyasal ajandadaki bu radikal dönüşüm, siyasal mücadelenin zeminini ve taraflarını da dönüştürdü. AK Parti ve Erdoğan’ın Yeni Türkiye’yi inşa etme kararlılığını sürdürmesi, yeni Türkiye’nin olası koordinatları hakkında farklı tezlere sahip olan –içlerinde vesayeti tasfiye etme sürecinde AK Parti’ye destek verenlerin de bulunduğu- birçok aktör ve çevrenin, AK Parti karşısında birleşmesine yol açtı.

Yeni Türkiye’nin koordinatları hakkında farklı fikirlere sahip olan pek çok çevre, zamanla, aralarındaki görüş ayrılığını göz ardı ederek, Erdoğan karşıtlığı zemininde birleşti. Farklı siyasi vizyonlara sahip kesimlerin Erdoğan karşıtlığında birleşmesi, bir yandan siyasal mücadeleyi içeriksizleştirerek mühendislik faaliyetlerini siyaset üretimine öncelerken, bir yandan da Yeni Türkiye imkanının Erdoğan ismiyle özdeşleşmesine yol açtı.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Erdoğan’ın muhtemel adaylığı, bu mücadeleyi kristalleştiren bir işlev gördü. Siyasal sistemin ve AK Parti’nin geleceği üzerindeki etkileri de hesaba katıldığında, Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Yeni Türkiye’nin kaderini belirleyecek siyasal mücadelenin en kritik virajı olacaktı.

Bu nedenle, neredeyse, 12 Haziran seçimlerinden itibaren, Cumhurbaşkanlığı seçimleri, siyasal gündemin en güçlü dinamiği olarak işlev gördü. AK Parti ve Erdoğan’ın toplumsal desteğini koruması, muhalefetin ittifak siyasetine ve siyasal mühendisliklere yönelmesine yol açtı. Doğası gereği, siyasal geçişkenliği olabildiğince sınırlandıran kimlik siyasetinin ittifak siyasetiyle birleşmesi, siyasal kutuplaşmayı zirveye taşıdı. Kutuplaşma kaybetme endişesiyle birleşince, siyasal meşruiyet zemini bağlayıcılığını yitirdi ve siyaset neredeyse bütünüyle mühendislik faaliyetlerine teslim edildi.

Türkiye, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru yol alırken, kimlik siyaseti, ittifak siyaseti ve siyasal mühendisliğin bir arada işlev gördüğü ilk ve en etkili hamle Gezi eylemleri oldu. Yaklaşık altı ay sonra da, 17-25 Aralık darbe teşebbüsü hayata geçirildi. Öngördükleri hedefe ulaşamasalar da her iki gelişme de, siyasal zemin üzerinde kalıcı ve tahripkar etkilerde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığıyla sonuçlanarak geride bırakıldı. Ancak, hem seçimler öncesinde, doğrudan seçimleri etkilemek üzere gerçekleştirilen siyasal hamlelerin siyaset üzerindeki etkisi varlığını sürdürüyor, hem de Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığının siyasal sistem ve AK Parti’nin geleceği üzerindeki olası etkileri netleşmeyi bekliyor.

#Erdoğan
#Cumhurbaşkanı
#12 Eylül referandumu
#AK Parti
9 yıl önce
2014’ün siyasi bakiyesi
TCMB’ye göre faiz ve enflasyonda yön ne tarafta?
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...