|
Türk-Amerikan ilişkilerine dair son durum raporu

20 Ocak’ta Beyaz Saray’daki görevine başlayan yeni ABD Başkanı Joe Biden bu koltukta geçirdiği 100 gününü bugünlerde doldurmak üzere.

Geride kalan 100 güne dair, akılda en çok ne kaldı diye sorulsa, pek çok kişi buna,
“Acaba Biden’ın zihni melekeleri başkanlık yapmasına daha ne kadar izin verecek”
sorusu diye cevap verecektir.

Zaten uzunca bir süredir, demans (bunama) hastalığından mustarip olduğu yönünde iddialar ortalığa yayılmış durumda idi.

Hem adaylık döneminde hem de Beyaz Saray’da geçen 100 gün boyunca, bu iddiaları güçlendiren hadiseler de yaşandı.

Yerine hazırlandığı söylenen yardımcısı dâhil, bütün ekibin, Başkan Biden bir gaf yapacak yahut yine bir şeyleri unutacak diye her an tetikte oldukları, yansıyan haberlerden de görüntülerden de çok rahat anlaşılabildi.

Seçim döneminde rakibi Donald Trump, Biden’ın bu halini “Sleepy Joe/Uykucu Joe” yakıştırması üzerinden biraz da bel altı vuruşlarla kullanmaktan gocunmamıştı.

Neyse.

Biz, bizi daha fazla ilgilendiren kısmına gelelim meselenin.

21 OCAK’TA BİR BAKAN “KONTROLLÜ BİR SÜREÇ BEKLİYORUM” DEMİŞTİ.

Joe Biden’ın Beyaz Saray mesaisine başlamasından bir gün sonra yani 21 Ocak’ta Ankara’da Türk/Amerikan ilişkilerinin seyrini yakından izleyen bir bakanla muhtemel senaryolara dair bir sohbet yapmıştık.

O günkü atmosferin belirsizliği içerisinde bizim zihnimize pek çok soru üşüşmüş iken, muhatabımız, kendisinden emin şekilde
“kontrollü bir süreç”
olacağından söz etti.

Aynı isim, yazmamam kaydıyla verdiği bazı bilgilerden yola çıkarak bu tahmininin arkasını dolduran bir analiz yaptı.

Öyle olunca, o gün dinlediklerime bir mim koyup, beklemeye başladım.

ŞU ANA KADAR OLANLAR O BAKANI HAKLI ÇIKARIYOR GİBİ

Joe Biden’ın daha kasım ayında seçimleri kazanmasının belli olmasından sonra, yeni dönemde Türk/Amerikan ilişkileri nasıl bir atmosferde olacak sorusu, uzunca süre cevabı belirsiz bir soru işareti olarak orta yerde durdu.

Ama bugün daha ‘
verili
’ şekilde bakabiliyoruz meseleye.
Aradan yüz gün geçmesine rağmen beklenen Biden/Erdoğan görüşmesinin hâlâ gerçekleşmemiş olması, bardağın boş tarafını temsil ediyor olsa da kurumsal boyutta sağlanan temaslar, ilişkileri
‘kontrollü şekilde’
yumuşatma ve ‘
öngörülebilir
’ halde tutma arayışlarını belirgin hale getirmiş durumda.
S-400 NEDENİYLE UFUKTA YENİ BİR YAPTIRIM GÖRÜNMÜYOR

S-400 meselesiyle ilgili ABD’nin yeni bir yaptırım yoluna başvurmayacağına dair işaretler artmış durumda.

Bu havayı yansıtma anlamında geçenlerde ilginç bir beyanata rastladım.

Konuşan İtalya’nın eski Dışişleri Bakanı Franco Frattini idi ve şöyle diyordu:

“Türkiye, S-400’ler konusunda zor dönemi aştı. Bundan sonra ABD de bu durumu kabullenecektir. Beğen ya da beğenme, Türkiye vazgeçmesi zor bir stratejik ortak. Oyunun artık bittiğini hepimiz biliyoruz. Ankara, S-400 füzelerini Moskova’ya iade etmeyecek.”

İtalya’nın eski dışişleri bakanı söylediği için değil de durumu tam olarak yansıtıyor gibi göründüğü için bu görüşü buraya koydum.

Türkiye zaten, S-400’ler konusundaki kararlı tutumunu geçtiğimiz günlerde yeniden tekrarlamış, bu konunun kapandığını Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD’li mevkidaşı Blinken’a yüz yüze yaptıkları görüşmede iletmişti.

Geçen hafta REUTERS’ta yayınlanan Türkiye/ABD ilişkileri konulu araştırma haberinde de ilgi çekici değerlendirmeler vardı.

Batılı diplomatlardan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlarından alınan görüşlerle çeşitlendirilen analiz metninde şöyle bir cümle geçiyor:

“Erdoğan, Biden’ı en son Türkiye’de ağırladığında tarih 24 Ağustos 2016 idi. O gün, Türk tankları ilk kez Suriye’ye girdi.”

Devam ediyoruz.

Aynı analizde, Erdoğan’ın danışmanlarından birinin de şöyle bir ifadesi var:

“Türkiye, ABD ve Rusya’nın kurallarını yazdığı, Türkiye’nin bedellerini ödediği senaryolardan bıktı.”

Tahmin edileceği üzere ilgili isim, burada daha çok Suriye’ye atıf yapıyor.

Dediklerinde de sonuna kadar haklı.

Değildir denebilir mi?

#Beyaz Saray
#Joe Biden
#S-400
#İtalya
#Rusya
#ABD
#Türkiye
#Suriye
3 years ago
Türk-Amerikan ilişkilerine dair son durum raporu
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti