|
Çocukların sonbaharı
Bir çocuk ağaç oldu düşünde o gece Bir çocuk fil

Bir çocuk su oldu

Afganistan'da, Hayber geçidinde.

............

O gün bir çocuk masal oldu

Afganistan'da, Hayber geçidinde.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Yaza 'dur nereye gidiyorsun' diyemeden, şiirlerde kelimelerin coşkusunu doya doya yaşayamadan ışıltılı pastırma yazının kıyılarında dünyanın sonbaharı kesti yollarımızı. Bu Eylül'de de yine yorgunuz, dinlenmeye hiç vaktimiz olmayacak. Ekimin kapılarına dayandığımız şu günlerde, hayatın çocukların da sonbaharı olmasından korkuyoruz...

Biliyoruz, kalbimize yazılan mavi, kırmızı, yeşil, mor ve beyaz sevgi sözcüklerinin tüm renkleri solacak. Kahverengiler, griler, siyahlar ve hakiler içinde yazılacak gülüşleri yarım kalan çocukların tarihi. Ve sevdiklerimizin sonbaharı olacak yine hayat...

Geceler umutsuz, günler coşkusuz geçecek bu sonbahar da... Ekranlardan, manşetlerden savaş ve ölüm çığlıkları yükseliyor çünkü. Hiç bilmediğimiz çöllerde, hiç bilmediğimiz bir dilde şarkılar mırıldanan çocuklar belki de bir daha hiç gülemeyecekler annelerine...

Çünkü onları hiçbir zaman haketmedikleri acımasız bir savaş bekliyor. Ölecekler birer, birer... Oysa onları bahçelerde oyunlar, evler bekliyor, narlar, incirler, üzümler, zeytinler, aşklar bekliyor...

"Dur nereye gidiyorsunuz" diyemeden dünyanın en bahtsız çocukları, önlerindeki nice şiirleri, eylülleri, kederleri terkedip gidecekler...

Bomba yüklü uçakların gezegenimize ölüm yağdırmaya hazırlandığı bir ortamda "Çocuklar korkmayın, sonbaharda maviler ve barış sizi bekliyor" desem kim inanır?

Yeni binyıl barbarlık rüzgarlarıyla savrulurken, köşebaşlarında silah tüccarları pusu kurmuş beklerken, "Durun çocuklar bahçelerde oyunlar sizi bekliyor" diyebilir miyim?

Savaşa ve çılgınlığa ayarlanmış sanki dünya... Görmeyen, konuşmayan, duymayan tatsız kalabalıkların arasında nefes almaya çalışıyoruz. Aşağılık ve anlamsızca da olsa başka çaremiz yok. İyi insanlar da, iyi aşklar da çok uzaklardalar şimdi... Kimsenin "barış gülleri" derleyecek takati de kalmadı...

Ömrümüzün talihsiz bir yazı daha geçip gitti son kırık dökük sevinçlerle... Rüyalarımın kapısında çatlayıncaya dek haykırmaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Henüz görmediğim rüyaların bahçesinde, başka bir anlamın, başka bir dokunuşun "cesur yürekleri"ni bulmak için yanıyorum.

Henüz çocukların sonbaharı gelmeden, vadilerin, uçurumların arasında sevgiden cayır cayır yanan küçücük yüreklerle tutuşuyorum... Dilini bilmediğim şarkılarda annelerini arayan çocukların kederleriyle kırılıyor sesim...

Yılgınlık nöbetlerindeyim, ama yine de hâlâ kendi içinde "çocuklara, maviye ve barışa" yolculuklara çıkan birilerinin varolduğuna inanmak istiyorum...
#Çocuklar
#Savaş
23 yıl önce
Çocukların sonbaharı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi