|
Belgrad Balkanların Edirne’sidir
Tuna ve Sava nehirlerinin buluştuğu ve el ele verdiği yerde kurulan, Balkanların “Beyaz Şehir”i Belgrad, Semerkant'tan Saraybosna'ya, uzun bir yolculuğa çıkan, Anadolu insanının Orta Avrupa'daki Edirne'si oldu. Belgrad şehrinin can damarlarını oluşturan Kalemeydan'dan bakıdığında bir yanınızda Bursa ve Bağdat, bir yanınızda Budapeşte ve Berin vardır. Novi Belgrad'ın dört bir köşesinden yükselen çokkatlı binalar, Yirmibirinci yüzyılda akıncı beylerinin yerine, akıncı girişimcilerin geçtiğini gösterir.

*

Belgrad, iyi bir eğitim gören, kalemi kadar kılıcı da güçlü olan, Kanuni diyarıdır. Kanuni İstanbul'u Belgrad ile, Sırp taş ustaları da, yaptıkları su kemerleriyle, Belgrad›ı İstanbul ile bütünleştirdi. Belgrad İstanbul›a, İstanbul Belgrad›a Anadolu kenti, Trabzon gibi, Erzurum gibi, Diyarbakır gibi yakınlaştı. Osmanlı Devleti'ni en geniş sınırlarına ulaştıran, döneminin zirvesine taşıyan Kanuni'nin gücü, ordusunun büyüklüğünden değil, adaletinin tarafsızlığından geliyordu. O Farabi'nin “Erdemli Devleti”nin, az bulunan bir örneğini vedi. “Osmanlı Millet Sistemi”, Sırpların, Boşnakların, Hırvatların, Macarların, Bulgarların, Arnavutların ve Yunanlıların din ve dillerinin koruyucusu oldu.

*

Kınalızade Ali Efendi'nin kitabının sonunun sonu, sözünün mühürü dediği “Adalet Dairesi”nin ilk iki halkasında, önemle vurguladığı gibi: “Adalet bütün dünyanın düzenini temin eder” ve “Halkı idare altına cihan padişahının adaleti alır.” Türklerin Balkanlarda yüzlerce yıl kalmasının sırrı, ayrımcılık yapmayan, kimseyi dinini ve dilini değiştirmeye zorlamayan, herkesin zorunlu ihtiyaçlarını karşılayan, temel hak ve özgürlüklere saygı gösteren, hukuku her şeyin üstünde tutan, adalet odaklı yönetimlerinde gizlidir.

*

Tarihin her döneminde, ordu odaklı devletler değil, adalet odaklı devletler uzun ömürlü olmuştur. Bu bağlamda, İbn Haldun'un Mukaddime'de tekrar tekrar vurgluadığı gibi: “Gelecek geçmişe suyun suya benzediği gibi benzer.” Nasıl ülkeleri birbirine bağlayan, Avrupa'da Tuna'nın, Afrika'da Nil'in, Asya'da Fırat'ın, Amerika'da Missisipi'nin suları, birbirinden büyük bir farklılık göstermezse, dünyanın geleceği de, savaşları ve barışlarıyla, geçmişten önemli bir değişiklik göstermeyecek. Yalnızca, politika cephelerden pazarlara taşınacak, üniforma giyen generaller değil, forma giyen girişimciler savaşacak.

*

Amerika'nın Irak'ta, Rusya'nın Suriye'de Fransa'nın Libya'da olduğu, ülkeler arasındaki uzaklık ve yakınlık farkının ortadan kalktığı bir dünyada, demokratik olmayan yönetimlere kesinlikle yer yoktur. Rusya'dan Mısır'a, Cezayir'den Çin'e, dünyadaki bütün ülkeler, savaş odaklı dayatmacı yönetimlerden, barış odaklı demokratik yönetimlere dönüşmek zorundalar. Bu yüzden, yakılıp yıkılan Avrupa, İkinci Dünya Savaşı'nın üzerinden yüzyıl geçmeden, AB şemsiyesi altında birleşti.

*

Aralarındaki sınırları kaldıran, ortak paraları ve ortak kimlikleri olan ülkeler, hiçbir zaman birbirleriyle savaşmazlar. “Osmanlı Millet Sistemi”nin, Yirmibirinci yüzyılda, yenilenmiş ve geliştirilmiş bir uyarlaması olan AB, dünya barışının en büyük ve en önemli güvencesidir.

*

Devletler arasında sürekli düşmanlık olmayacağının bilincinde olan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sırbistan Başbakanı Aleksandar Vucic ile imzaladığı, bir dizi işbirliği sözleşmesiyle, “Yeni Balkan Barışı”nın temellerini attı.

*

Savaşta herkesin elinde silah vardır, komşusunu düşman görür, barışta ise herkesin elinde çiçek vardır, komşusunu dost görür.

*

Ülkelerin iç ve dış politikalarına komşu ülkeler yeni boyutlar kazandırır.

*

Savaşta herkes asker barışta herkes girişimcidir.

*

Barışta silahla, savaşta çiçekle dolaşılmaz.
#Belgrad
#Balkanlar
#Yirmibirinci yüzyıl
#İkinci Dünya Savaşı
#Yeni Balkan Barışı
8 yıl önce
Belgrad Balkanların Edirne’sidir
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’