Biden Başkan seçildiğinden bugüne en dillendirilen teorilerden biri, yardımcısı Kamala Harris’in, “şu veya bu vesileyle” Oval Ofis’e oturması…
İngiltere’nin eski Başbakan’ı Boris Jhonson’ın koltuğu sallanmaya başladığında da aynı söylence hızla yayıldı. Çünkü, ‘10 Numara’ya aday gösterilen isimlerden biri de Hint’ti. Selefi Truss döneminde Maliye Bakanı’ydı. Şimdi Başbakan…
İkisinin birden, yani hem ABD hem İngiltere’de yönetime Hint kökenlilerin gelebileceğine ilişkin-Biden’ın seçildiği dönemde-bir iddia hatırlamıyorum. Fakat bugün hem Washington hem Londra’nın başına Hint asıllı bir liderin geçme olasılığı, zaman içindeki en yüksek ihtimaline ulaşmış görünüyor…
Doğu-Batı savaşının aktüel eziciliğine bakarak, Hindistan’ı Batı’ya çekme operasyonu falan diyenler var. Gönül ister ama bu o kadar dar kapsamlı ‘King’s Man’ operasyonu değil.
Kaldı ki, operasyonları başarılı olursa, devletlerin ne kadar tehlikeli olabileceğini de görebiliriz! Sonuç olarak, özellikle Batı devletlerinin yapı-yönetimlerinde yaşanan anomalilere artık şaşırmamalıyız…
Dönelim dünyevi işlere…
ABD ve Rusya Savunma Bakanları’nın aylar sonra ve aynı hafta içinde iki kez görüşmesi merak uyandırması gereken bir gelişme…
Kuşkusuz, İngiltere Savunma Bakanı Wallace ile Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan’ın buluşmalarını da ilave etmeliyiz. Wallace’in Washington ziyareti, Londra’nın siyaseten allak-bullak olduğu zaman diliminde gerçekleşmişti. Yine de, Savunma, Dışişleri bakanlıkları ile CIA’i ziyaret edecek zamanı buldu…
Londra-Washington iç siyasetin hırslı kumar masalarında bir çift zar gibi yuvarlanırken, Ukrayna’da, Batı-Doğu hesaplaşmasının finali yaklaşıyor. ‘Final’i, sona erme anlayabilirsiniz ama önerim, ‘son raund’ olarak ele almaktır. Çünkü, Pentagon ve CIA, Rusya’nın nükleer silah kullanacağına dair işaret görmediklerini açıklasalar da, Başkan Biden’ın ‘Armageddon’u ortada duruyor…
23-24 EKİM’DE GARİP TELEFON TRAFİĞİ…
Kötü senaryo Ukrayna’da gelişebilecek yeni Rus saldırısı ile ilgili. Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, ABD-İngiltere-Rusya üçgeninde gerçekleşen yukarıdaki temaslarla aynı günlerde gerçekleştirdiği görüşmeleri hatırlayalım; 19 Ekim ABD Savunma Bakanı Austin, 23 Ekim Rusya Savunma Bakanı Şoygu, 24 Ekim İngiltere Savunma Bakanı Wallace ve yine 24 Ekim Ukrayna Savunma Bakanı Reznikov. Ruslar 23 Ekim’de Paris ve Londra ile de görüştü. (Bu da sıra dışı gelişme.)
Açık şekilde Ukrayna’daki durumla ilgiliydi konuşmalar ve Ukrayna’nın, müttefiklerinin yardımıyla “kirli silahlar” kullanıp suçu Moskova’nın üzerine atacağından, bunun da savaşı büyüteceği kaygısından bahsetti Rusya. İngiltere buna yüz vermedi ama iki ülke arasındaki savaşın çözülmesinde yardıma hazır olduğunu açıkladı. Herhalde bu da bir ilerleme…
NE OLACAKSA ‘KASIM-ARALIK’TA OLACAK…
‘Gerileme’ ihtimaline gelince…
Rus ordusunun, ağır yığınaklar yaptığı, onbinlerce asker ve lojistiği yedeklediği, çok sayıda zırhlı ve tankı da cepheye yaklaştırdığı tüm kaynaklar tarafından tekrarlanıyor. Hatta Herson bölgesinde izlenen çekilmenin de bunun parçası olduğu, işin ucunun Odessa’ya kadar varabileceği tekrarlanıyor. (Romanya’daki yeni Amerikan askeri varlığı da Transdinyester-Odessa yakınlığını, Karadeniz’e açılan kapıları hatırlatmalı.) Nihayetinde, ‘savaş haberlerinin’ tamamına uygulanması gereken ‘acaba’ şerhi burada da işletilmeli ama…
Kasım, hep yazıyoruz, Amerikan ara seçimlerinin tarihi. Sahada bunun için alınmış pozisyonlar olabileceğini de akılda tutmak gerekiyor. Bu yüzden hem Ukrayna’da kısmi bir yakınlaşmayla birlikte tarafların birbirine açılması, seçim sürecinin kazasız-belasız atlatılması ile Rusya’nın beklenen büyük taaruzunu erteleme ihtimalini yazmadan geçemeyiz. Ve tabii, dikkat; bu kadar hazırlığın sonunda Rusya beklenen saldırıyı durdurursa, bunun Moskova içindeki dalgaları hangi kıyıya, ne kadar vurur o da düşünülmeli…