|
Az kullanılan yol…
‘Stratejik takvim’ şöyle; 11 Haziran’da üç günlük
G-7
Zirvesi var. İngiltere’de. ‘Mekânın sahipleri’ önce aralarında konuşacaklar…
14 Haziran’dan başlayarak Brüksel’de, merakla beklenen
‘NATO Liderler Zirvesi’
yapılacak. Üç gün. ‘İttifakın yeniden yapılanması’, ‘Strateji Belgesi’ burada yayınlanacak. ABD-Avrupa, Avrupa-NATO ilişkileri,
Cumhurbaşkanı Erdoğan-Başkan Biden
buluşmaları hep burada.
Biden-Putin
finaliyle perde kapanacak. Ya da ‘açılacak’!..
Arada, 15 Haziran, yine Brüksel’de
AB-ABD zirvesi
gerçekleştirilecek. ABD’nin yeni Başkanı Avrupa ile buluşacak.
Az boşluk var, 24 Haziran’da 2 günlük
AB Liderler Zirvesi.
Türkiye de konuşulacak. Kritik. Bu toplantıya devredilen dosyalar açılacak.
Bu küresel buluşmaların her biri müstakilen önemli. Ama birbirlerinden bağımsız değiller,
hatta fazlasıyla bağlılar! ‘Yeni Dünya Düzeni’ kadar “eskisinin” devam edip etmeyeceği, edecekse hangi şartlarla olacağının önsözü yazılacak…
Yeni NATO belgeleri, yani
Batı’nın tehdit algıları, stratejik kavram metni
ile kendini gösterecek. Rusya ve Çin’in başrolü alacaklarına şüphe yok. Zaten Moskova’nın da duruma böyle yaklaştığı izlenebiliyor; 1 Haziran’da Rusya Savunma Bakanlığı, ülkesinin NATO üyelerine komşu batı bölgelerine 20’ye yakın yeni askeri birim ekleyeceklerini açıkladı, Ciddiye de alabilirsiniz, liderler buluşması öncesinde peşrev de sayabilirsiniz.

***

Biden’lı ABD’nin “döndüm” deyişiyle Batı ittifakının canlandığını/heyecanlandığını hâlâ söyleyemiyoruz. Fransa ve Almanya’nın ayak sürüdüklerini görebiliyoruz…

Örneğin 28 Mayıs’ta NATO’nun 20 milyar dolarlık planının Fransa engeline takıldığı belirtiliyor. Fransa’da kendi savunma önceliklerini baltalayacağı endişesi var. “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” diyen Cumhurbaşkanı Macron daha açık ne söyleyebilir bilinmez ama Paris’ten duyulan sesler itirazın devam ettiğini gösteriyor. Bir Fransız Savunma Bakanlığı kaynağı, “Fikir, ülkelerin ortak bütçelere katkılarını ciddi oranda artırmak ve
NATO felsefesini değiştirmekse Fransa’nın tepkisi açıkça hayır olacaktır”
bile dedi uluslararası ajanslara…

Son safhada Fransa transatlantik ittifaka bağlılığını tekrarlayacaktır. Ama sadakat indeksindeki yeri şüpheli. ABD, NATO ortaklarını ittifaka bağlı tutmak için her gün daha çok taviz veriyor. Almanya’da gördük; Rusya ile ekonomik ilişkilerinde taviz vermek istemeyen Berlin direndi ve Kuzey Akım-2 gibi, Avrupa’nın Rusya’ya bağımlılığını artıracak, Washington’un kesin biçimde itiraz ettiği projede geri adım atmasını sağladı…

İttifakın hassasiyetlerini zirveler silsilesi öncesinde kaşıyanlar var…

“ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA), Danimarka ile arasındaki kablo anlaşması aracılığıyla başta Almanya Başbakanı Angela Merkel olmaz üzere çok sayıda Avrupalı üst düzey politikacıyı izlediği bildirildi”… (30/05)

Macron hemen, “kabul edilemez” dedi. Almanya aynı reaksiyonu göstermedi! İki ülke de Danimarka’dan neler olduğuna ilişkin bilgi talep ettiler ama Merkel, “ilişkilere kalıcı zarar vermez” diyerek üstüne toprak attı.

Belli ki Berlin tuzağı, yani haberi servis eden aklı görüyor, zirve öncesi mayına basmıyor. ABD’nin, “biz Rusya’dan çıkarlarınızın önünü kesmeyeceğiz ama siz de stratejik olarak yanımızda duracaksınız” akdine bağlı kalıyor. Kaldı ki, adı geçen kablo istihbarat anlaşmasının Rusya ve Çin’in internet trafiğini izlemek için yapıldığını herkes biliyor…

***

Takvimin büyük resimde oturduğu yer etli bölümü oluşturuyor. Biden-Putin görüşmesinden beklenen aslında şu; iki ülke ilişkilerini öngörülebilir hale getirmek. Olabilecekleri görerek ilerlemek daha güvenli. Bunun bir sebebi,
ABD dış politika seçkinleri arasında Rusya ve Çin düşmanlığının yaygınlaşması.
Daha önce Trump yönetimi için söylenen ‘birbirini çelmeleyen çok başlılık’ belki Biden Beyaz Saray’ında yok ama bu konularda ön almaya çalışan en az
‘dört baş’
ın olduğu söyleniyor. Üstelik Biden da bunlardan biri!

Bu akılların tamamı Çin ve Rusya’nın, ABD hegemonyasındaki erimenin farkında olduğunu, ‘Pax-America’nın işlevsizliğini gördüklerini, buna göre davranmaya başladıklarını anlıyorlar. Özellikle Çin’in yerleşik/bilindik dış politika kalıplarının dışında adımlarına daha sık takılıyorlar. Batı Asya ve Ortadoğu’da bunun örnekleri yaşanıyor. Kimi konularda Pekin ve Moskova’nın birlikte tutum geliştirmesi de Washington’u farklı tonlarda rahatsız ediyor.

Öte yandan bu ülkeleri “ezikleyerek, üstlerine giderek” bir yere varmanın mümkün gözükmediği de daha açık hissediliyor Amerika’da. Hele ekonomik alanlarda başta Çin ortak iş yapmamak, angajmanlara girmemek zor. Rusya’yla yüksek gerilimlere rağmen de durum benzer.

“ABD-Çin-Rusya üçgeninin dinamikleri artık Kissinger’ın kurduğu formülasyona göre işlemiyor”
cümlesi daha çok dillendiriliyor.

Bu noktadan hareketle, Türkiye’nin Haziran pratiklerinin nasıl olacağını, ‘Ankara’nın Sessizliği’ başlığı altında ayrıca kaleme almak gerekiyor.

Biden’ın, “orta sınıfa yönelik” diye adlandırılan, önce 2022, sonra 24 seçimlerini hedefleyen bir “dış politika” yürüyüşü var. Türkiye’nin seçimi ise 2023’te. Çıkmaz sokaklara bağlanan ağır anlaşmazlıkların ‘parantezlenmesi’ üzerine daha çok yazı okumaya başladık…

#G-7 Zirvesi
#NATO Liderler Zirvesi
#Erdoğan
#Biden
#Putin
#AB
#ABD
il y a 3 ans
Az kullanılan yol…
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak