‘Ankara-Moskova-Şam arasındaki normalleşme girişimleri, Suriye’deki Amerikan varlığına ve ‘müttefikleri’ PKK’ya yönelik askerî eyleme dönüşür mü’.. diye soru olmaz…
Dış politikayı vasattan okuma alışkanlığı popüler kültür ortalamasından alkış alır ama işler öyle yürümüyor…
Yok illa ‘ezildiklerini’ görmek istiyorsanız, İran/İsrail/İsveç/Ukrayna/İran/Doğu Akdeniz’i tek tek aynı hedefe bağlayacaksınız…
NATO üyeliğinin Türkiye’nin şartlarına düğümlenmesinden sonra İsveç’ten -çatlaklar dahil-çok ses çıkıyor. Finlandiya’dan ses duyuyor musunuz?
Sebebi, Türkiye’nin işin başından, ‘sorun İsveç, Finlandiya ile o kadar sorunumuz yok’ demesi değil…
Helsinki’nin Rusya ile 1300 küsur kilometre sınırı var. II’inci Büyük Savaş’tan bu yana Moskova ile ilişkilerini gayet makul, yönetilebilir zemine oturtmuş durumdalar…
Bugün bölgedeki büyük petrol ve doğalgaz yataklarının yüzde 70’i Rus sularında. İlaveten, Finlilerin ‘buzkıran gemisi’ üretim kabiliyetleri gelişmiş durumda.
Bölge haritasına bir bakılsa uzun analizlere gerek kalmayacak. ABD ve İngiltere, NATO olmadan da ikisini kanatları altına alacak.
İsrail’de…
İran dengelerinde kritik iki ülke.. Hazar, Ermenistan dengelerinde kritik iki ülke… Türk Devletleri Teşkilatı’nda kritik iki ülke.. Enerji politiğinde kritik iki ülke.. Rusya ilişkilerinde kritik iki ülke.. Balkanlar-Karadeniz hattında, yani Ukrayna’da da kritik iki ülke…
Başka?..
Şimdi bu iki ülke İsrail’de ortak adım atıyorlar. Önce bunu bir görelim.
Yeni atanan Türk Büyükelçi güven mektubunu sunarken, Azerbaycan da Tel Aviv’e ilk büyükelçisini atadı…
Bu da bize daha ilk adımda Suriye ve Ermenistan açmazlarına ilave anahtarları getiriyor…
Erivan’da bir ‘delikanlılık’ hali var…
Azerbaycan-Ermenistan savaşından sonra süngüsü düşmüştü…
Bir süredir, Rusya’ya bile dikleniyor.
Tabii öncesi var; Önce CIA direktörü gitti Ermenistan’a. Sonra, İngiliz MI6’in Başkanı Richard Moore. Moskova’da, Bakü-Erivan barış görüşmeleri yapılacaktı, Paşinyan yan çizdi, ‘gelmiyorum’ dedi.
Rusya ile görüşmeler vs, telefonla toplantı yapıldı. Ama hissedildi ki, işler iyi gitmiyor. Geçtiğimiz Salı, Rusya’nın başını çektiği ‘Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün 2023’de düzenleyeceği tatbikatlara katılmama kararı aldı Ermenistan.
Paşinyan, “Ermenistan yönetimi esaslı ve çok yönlü durum değerlendirmesi yaparak bu yıl boyunca KGAÖ çerçevesinde hiçbir müşterek tatbikat düzenlememe ve katılmama kararı almış bulunuyor” dedi.
Bildiginiz boykot yani. Rusya’dan uzaklaşma adımları. Ülkedeki Rus askeri üsleri önünde protesto gösterileri vs de yapılıyor. Aynı zamanda Azerbaycan’la barıştan uzaklaşma adımı bu.
Moskova elbette ‘masayı kimin bozduğunu’, neden bozduğunu, Ukrayna etkisini biliyor. Bakü ve Ankara da biliyor. Çünkü bu adım hepsine karşı.
Uzatmayalım.. Kremlin, “barışı Erivan bozuyor” dedi.
Sert bir ‘kulak bükme’ gerekiyor. ‘Geliyor’ da okuyabilirsiniz.
Ukrayna Savunma Bakanı Oleksi Raznikov geçtiğimiz hafta bir röportaj verdi…
Ben okurken utandım…
Pes.
Tahran, kısa süre içinde önce Şam ve sonra Ankara ziyaretlerinin gerçekleştirileceğini açıkladı…
Bu ay içinde olmazsa, Şubat’ta kesin görünüyor. Girizgâh olarak da Perşembe günü Cumhurbaşkanı Reisi ile Putin arasında telefon görüşmesi gerçekleşti.
Önemli bir seyahat olacak; Suriye için, Ermenistan-Azerbaycan için, İsrail için, Irak için, hatta Ukrayna ve Türkiye’nin enerji üssü tartışmaları için…
Ama öncelik Suriye…
İran da Suriye’de azalmak istemiyor. Arkasının Irak’da geleceğini görüyor. Normalleşme sürecini Arap ülkelerinin, BAE ve S. Arabistan’ın da desteklediği düşünüldüğünde İran için ilave hassasiyetler çıkıyor ortaya. İsrail zaten istemiyor. Hatta vuruyor.
Başka açıdan bakarsanız, ABD-İran ortak paydasını bile yakalayabilirsiniz! Belki onu İsrail halleder!
Bol sarılma öpüşme görebilirsiniz.. Ama masa kaotik olacak!