Ne jeopolitik ne de strateji köşelerle kırıntıları sevmez. Geniş alanlarda oynamayı sever. Satranç tahtasının merkezindeki ‘4 ana kare’yi tutanın, sınırları ve köşeleri yöneteceğine inanır…
Bu anlamıyla Ukrayna ve Yunanistan köşedir. Suriye kırıntı…
Avro-Amerikan akıl, Avrupa ve Asya’daki güvenlik risklerinin birbirine bağlı olduğunu düşünüyor. Yanlış değil ancak bu basitlemeye getirilen çözüm, ‘hepsinin tek elden yönetilmesi’ için ‘NATO sistemi’ni öneriyor…
Önce ‘geniş alanların’ işaretlerini kırıntı ve köşelerden toplayalım…
***
Tıpkı, Rus Dışişleri Bakanı’nın uçağına üç küçük NATO ülkesi tarafından geçiş izni verilmemesi gibi. Bu da ‘işaretlemedir’; Sırbistan Batı’nındır!..
Veya 7-9 Haziran’da Akdeniz’de gerçekleşen NATO tatbikatına Japonya’nın katılması? Tatbikatın/hazırlığın yapıldığı yer Akdeniz ama hedef Pasifik…
Amerika hem eğitiyor hem yönlendiriyor. Öğrenciler içinde çok hevesli olanlar da mebzul miktarda bulunduğundan böyle garip tablolar ortaya çıkıyor…
Bu arada hem NATO yöneticileri dikkat çekici biçimde Tokyo ziyaretleri gerçekleştiriyorlar hem de Japon temsilciler NATO toplantılarına katılıyor.
Japonya Savunma Bakanı Nobuo Kishi; “Avrupa ve Asya’nın güvenliği iç içe geçmiş durumda”. Başbakanı da Madrid’deki toplantıya katılacak.
Böyle olduğu için Rusya’ya da ağızlarına geleni söylüyor, ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar.
Bunlar, ABD ortakları ve Rusya ve Çin’e vaziyet almaya hazır ‘ham NATO’ yumurtaları.
Ama bir de…
***
Yani üç nüfuz ayağından ikisi bitkisel hayatta. Değerler ve ekonomi. Geriye sadece ‘asker ‘ kalıyor…
***
Kabaca durum bu. Madrid’e böyle gidiliyor. Bir önceki stratejik konseptin ‘nahif/sevecen’ havası burada olmayacak. Zaten ‘askeri/güvenlik’ örgütü ve Amerikan karakteri için fazla ‘iyiydi’. ABD devleti için önemli, kasım ayında seçime gidecek Biden hükümeti için de önemli. Bu yüzden ağırlıklarını koyacaklar. Biden, Kongre seçimlerinde sakatlansa veya sonraki Başkanlık seçimlerinde kaybetse de NATO konsepti değişmeyecek.
Batı’nın bittiği köşe Yunanistan ve köşeden sonraki Türkiye seçimlerini de etkilemeye çalışacaklar. Birbirine yakın tarihlerde olması da cabası.
Ukrayna Savaşı’nda Türkiye’nin rolü, Rusya ile ilişkileri, Suriye ve Yunanistan krizleri hatta son Avrupa Birliği raporu, NATO zirvesi öncesinde Ankara’nın önüne sürülen bir mönü gibi.
Madrid’den, NATO’nun Çin ve Rusya ‘tehditlerini’ önceleyen bir stratejik kavram politikasını -diğer üyeler gibi- Türkiye’nin önüne sürülmesi durumunda Ankara’nın neler düşüneceğini merak ediyoruz.
NATO’dan çıkılma konusu popüler bir tartışma ama genel kanaat tersi yönde. Ben de katılıyorum. Fakat yeni ‘hedefler’ için herhalde Türkiye’ye de politik üyelik aidatları düşecektir. Hele Asya’da, Türk Cumhuriyetleri coğrafyasında NATO fikriyatının uzantısı olmak isteyeceğimizi sanmıyorum. Üstelik cari konjonktürde.
Ankara, hem NATO üyesi hem sınırın öteki yakasındaki ülke olarak yeni stratejik konseptini artık yazmalı…