|
Köşeler ve kırıntılar…

Ne jeopolitik ne de strateji köşelerle kırıntıları sevmez. Geniş alanlarda oynamayı sever. Satranç tahtasının merkezindeki ‘4 ana kare’yi tutanın, sınırları ve köşeleri yöneteceğine inanır…

Bu anlamıyla Ukrayna ve Yunanistan köşedir. Suriye kırıntı…

NATO’nun Madrid’deki zirvesine sayılı günler kaldı ve toplantı, tarihindeki en ciddi iç tartışmalar sürerken İttifak’ın yüzleşmesi gereken güvenlik sorunlarını
baştan tarif
edecek, buna göre de politik ve askeri görevleri belirleyecek. Zaman içinde de üyelere ‘senaryoya’ uygun rol dağıtımı yapılacak!..

Avro-Amerikan akıl, Avrupa ve Asya’daki güvenlik risklerinin birbirine bağlı olduğunu düşünüyor. Yanlış değil ancak bu basitlemeye getirilen çözüm, ‘hepsinin tek elden yönetilmesi’ için ‘NATO sistemi’ni öneriyor…

Nihayetinde,
‘Soğuk Savaşı’
ve
‘NATO’
yu Pasifik’e taşıma’ planı var ortada ama dünyanın gerçekleri öyle mi? Her bedene her pantolonun olmayacağı unutulmuş görünüyor. ‘Taşımak’ imkânsız. Orada yenisini yapmanız gerekiyor!

Önce ‘geniş alanların’ işaretlerini kırıntı ve köşelerden toplayalım…

***

Son Yunanistan-Türkiye gerginliğinin birden çok nedeni var ama geleneksel Atina-Ankara krizleri arasında savaşa yakınlık açısından ayrı bir yer tuttuğunu görmek lazım. Miçotakis’in coşmasında; ABD desteği, Suriye harekâtı, Yunanistan seçimlerinin teşviki var ama
temelde yatan, “Batı’nın sınırının” işaretleniyor olması!

Tıpkı, Rus Dışişleri Bakanı’nın uçağına üç küçük NATO ülkesi tarafından geçiş izni verilmemesi gibi. Bu da ‘işaretlemedir’; Sırbistan Batı’nındır!..

Veya 7-9 Haziran’da Akdeniz’de gerçekleşen NATO tatbikatına Japonya’nın katılması? Tatbikatın/hazırlığın yapıldığı yer Akdeniz ama hedef Pasifik…

Amerika hem eğitiyor hem yönlendiriyor. Öğrenciler içinde çok hevesli olanlar da mebzul miktarda bulunduğundan böyle garip tablolar ortaya çıkıyor…

Yeni Zelanda
isteksiz. Washington ikna etmeye çalışıyor ve başarır da.
Avustralya
zaten var. Ama
Japonya
herkesi geçmiş durumda. Hırsı inanılmaz. Kendisini ‘Pasifik NATO’sunun lider ülkesi olarak konumlandırıyor ve tıpkı Avrupa’daki ‘hologramı’ Almanya gibi delicesine silahlanıyor…

Bu arada hem NATO yöneticileri dikkat çekici biçimde Tokyo ziyaretleri gerçekleştiriyorlar hem de Japon temsilciler NATO toplantılarına katılıyor.

Japonya Savunma Bakanı Nobuo Kishi; “Avrupa ve Asya’nın güvenliği iç içe geçmiş durumda”. Başbakanı da Madrid’deki toplantıya katılacak.

Böyle olduğu için Rusya’ya da ağızlarına geleni söylüyor, ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar.

Tüm yaptırımlara katılıyor, kendileri ayrıca yaptırım getiriyor, Moskova’yı uluslararası mahkemelere veriyorlar, Kuril Adaları’nın Japon toprağı olduğunu, Rusya tarafından işgal edildiğinin altını çiziyorlar, Ukrayna’ya silah gönderiyorlar. Kısaca, Rusya-Japonya arasında da işler kıvılcıma bakar hale kadar geldi. Elbette
Tayvan
konusu da bu parantezin içinde.

Bunlar, ABD ortakları ve Rusya ve Çin’e vaziyet almaya hazır ‘ham NATO’ yumurtaları.

Ama bir de…

***

İngiltere
en başta. ABD, Avustralya, Japonya tamam. Zaten Rusya’ya da karşılar ve aktif rol alıyorlar. Peki
Hindistan
? Ya da
Endonezya
? Asya’daki bir seri başka ülke, Ukrayna konusunda cepheye katılmadılar hatta Rusya’nın yanında yer aldılar. Bu ülkelerin büyük çoğunluğu yaptırımlara katılmadı. Katılmayıp, kımıldamadı da değil. Mesela Hindistan Rusya’dan daha çok enerji satın almaya başladı…
Rusya da Çin de Asya’da yerleşik, son derece etkili ülkeler. Aktif üye olmadıkları bir tane bölgesel kritik organ yok. Bazen muhatap oldukları ülkelere ezici de olabiliyorlar ama tüm ülkeler iki süper gücü de önemsiyor. Detayı çok ama özü şu;
Rusya-ASYA, Çin-Pasifik mimarisi, ABD’nin bu ülkeleri, NATO’daki gibi veya ‘Batı değerleri’ üzerinden kurmasına imkân vermiyor.
Kaldı ki artık bu ülkeleri heveslendirecek ‘parası da’ yok!..

Yani üç nüfuz ayağından ikisi bitkisel hayatta. Değerler ve ekonomi. Geriye sadece ‘asker ‘ kalıyor…

***

Kabaca durum bu. Madrid’e böyle gidiliyor. Bir önceki stratejik konseptin ‘nahif/sevecen’ havası burada olmayacak. Zaten ‘askeri/güvenlik’ örgütü ve Amerikan karakteri için fazla ‘iyiydi’. ABD devleti için önemli, kasım ayında seçime gidecek Biden hükümeti için de önemli. Bu yüzden ağırlıklarını koyacaklar. Biden, Kongre seçimlerinde sakatlansa veya sonraki Başkanlık seçimlerinde kaybetse de NATO konsepti değişmeyecek.

Batı’nın bittiği köşe Yunanistan ve köşeden sonraki Türkiye seçimlerini de etkilemeye çalışacaklar. Birbirine yakın tarihlerde olması da cabası.

Ukrayna Savaşı’nda Türkiye’nin rolü, Rusya ile ilişkileri, Suriye ve Yunanistan krizleri hatta son Avrupa Birliği raporu, NATO zirvesi öncesinde Ankara’nın önüne sürülen bir mönü gibi.

Madrid’den, NATO’nun Çin ve Rusya ‘tehditlerini’ önceleyen bir stratejik kavram politikasını -diğer üyeler gibi- Türkiye’nin önüne sürülmesi durumunda Ankara’nın neler düşüneceğini merak ediyoruz.

NATO’dan çıkılma konusu popüler bir tartışma ama genel kanaat tersi yönde. Ben de katılıyorum. Fakat yeni ‘hedefler’ için herhalde Türkiye’ye de politik üyelik aidatları düşecektir. Hele Asya’da, Türk Cumhuriyetleri coğrafyasında NATO fikriyatının uzantısı olmak isteyeceğimizi sanmıyorum. Üstelik cari konjonktürde.

Ankara, hem NATO üyesi hem sınırın öteki yakasındaki ülke olarak yeni stratejik konseptini artık yazmalı…

#NATO
#Yunanistan
#Miçotakis
2 yıl önce
Köşeler ve kırıntılar…
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’