|
iki büyük şair

sevgili okuyucularım;

din, ideoloji, felsefe, san’at ve edebiyat vadilerinde eser veren, isim yapan, şöhret olan şahsiyetler; sosyal, ekonomik, siyasi dalgalanmalara ve yayılmalara sebebiyet verirler..

cumhuriyet türkiye’sinde bu çapta etkilere imza atan iki şair zuhur etmiştir..

aşağı yukarı ikisi de aynı yıllarda doğmuş, yalnız birisi ikincisinden 20 sene daha uzun yaşamıştır..

nazım hikmet 1902’de; necip fazıl kısakürek ise 1904 veya 1905’te doğmuştur..

birisi sol fikir ve hareketlere yol açmış diğeri ise ideolojik hüviyeti ve edebi faaliyeti ile sağ cenahta gelişme ve değişmelere sebep olmuştur..

bu iki şairin müşterek tarafları çoktur.. bir kere ikisi de osmanlı devletinin “bahriye” mektebinde okudular.. askeri disiplinin sertliğine katı ve sistematize edilmiş düzenli hayatına uygun şartlar altında yetiştiler.. ve tabiatıyla hayatın rizikolarıyla, düşünce, muhakeme ve mantık alakalarıyla haşır-neşir olarak yaşadılar.. karar verirken net ve açık davrandılar.. tehlikeleri de, hedefleri de tayin ederken cesur ve güçlü olmaya alıştılar.. çetin şartlara, zorluklara tahammül etmesini öğrendiler..

ikisi de inançlarından, doğru bildiklerinden taviz vermediler. hem de ağır bedeller ödeyerek..

ikisi de zindanlara düştüler.. birisi 12 sene içeride kaldı.. içeride de sol ideolojisini yaymaya çalıştı.. diğeri de siyasi mücadelesinden ve öz savunmasından ötürü aldığı mevkufiyetlerin ve cezaların yekûnu 5-6 seneyi bulacak kadar yazılarının bedelini ödedi..

biz burada iki şairin de batıl veya rahmani değerleri uğruna fiziki manevi ve hukuki zorluklara nasıl katlandıklarına işaret ediyoruz..

bu arada şunu da kaydetmeden geçmeyelim: nazım, bahriyeden mezun olup hamidiye kruvazörüne stajyer subay olarak tayin edildiği sırada geçirdiği “zatülcenb” hastalığı sebebiyle ordudan ve askerlikten ihraç edildi.. 1951’de tahliye edildikten sonra da öldürülmek korkusu yüzünden yurtdışına kaçmış, daha sonra da moskova’ya varmıştır..

necip fazıl kısakürek’in ise cezaevinden çıktığı günlerden birisinde: “allah, düşmanımı düşürmesin” diyerek çektiği acıyı ve azabı dile getirdiğini hatırlıyorum..

necip fazıl kısakürek; iki tabancayla yola çıkacak kadar gözü kara, şefkat ve merhametini gözyaşlarıyla izhar etmekten kendini koruyamayacak kadar da hassas bir adamdı..

merhum menderes’i de “yassıada’da cesaretle müdafaa edenlerin başında gelmiş, cesaret ve soğukkanlılığını hiç kaybetmemiş, bocalamamıştır.. celal bayar, tevfik ileri, bahadır dülger, celal yardımcı, fatin rüştü zorlu gibi cesaretini, imanını, sükunetini, muhafaza edenlerden birisi olmuştur..

***

gelelim nazım hikmet’e:

nazım moskova’da yaşarken, kendisine sovyetler dışında vazifeler verilmiş, o da bu vazifeleri ifa etmeye çalışmıştır.. nazım, sovyet vatandaşı bir bayanla evlendirilmiş.. günlük, gündelik hayatına devam ederken, o zamanlarda alınan bilgiler ve haberler göstermiştir ki, komünizmin müsamahasız sistemi, bir taraftan nazım hikmet’i kontrol etmekten, takip etmekten vazgeçmemiş, diğer taraftan da nazım’ın memleket hasreti dayanılamayacak raddelere gelmiştir.. yani nazım yorgundur, hastadır.. eşine, dostuna hasrettir.. serencamının acı veren safhaya geldiğini artık anlamıştır..

gerek nazım hikmet’in, gerek necip fazıl kısakürek’in siyasi, ferdi, edebi ve hukuki maceralarının çeşitli, orijinal ve enteresan cephelerini, içyüzlerini ayrıca tafsilatıyla ele alacağımızı, sevgili okuyucularımıza şimdiden bildirmiş olalım...

necip fazıl, vatan hasreti çekmemiştir, ama zindan acısı çekmiştir.. dört duvar acısı varlığını kavurmuştur.. çoluk çocuk hasreti çekmiştir.. çocuklarının isimlerini size söyleyeyim: mehmet, ömer, ayşe, osman, zeynep..

***

nazım’a dair de bazı notları, yazının bitiş noktası diye verelim:

nazım 15 ocak 1902’de selanik’te doğdu.. büyük dedesi mustafa celaleddin paşa’nın (konstantin borzansky) memleketi polonya vatandaşlığına geçti ve borzanski adını aldı ama o, tahsili, terbiyesi, lisanı adet ve alışkanlıkları ile bir türk’tür, bir türkiyelidir.. nazım’ın kendisi istese bile türk olmaktan, türkiyeli olmaktan çıkması mümkün değildir.. kendi elinde değildir.

iki şairimize de allah’ın rahman ve rahim sıfatlarından rahmet dileyelim.. dua edelim...

#Nazım Hikmet
5 years ago
iki büyük şair
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset