|
Sicili bozuklar

Evvelki gün Hürriyet gazetesinde yayınlanan anket her şeyi özetliyordu. Gezi Parkı"ndaki dört bin civarında gösterici ile yapılan anketlerde ağaçların kesilmemesini protesto etmek için gelenlerin yüzde 20 oranında olduğunu gösteriyordu. GENAR"ın yaptığı bir diğer ankette ise göstericilerin yüzde 75"inin ana muhalefet partisine oy verdiklerine işaret ediyordu.

Taksim Dayanışması"nın dün yaptığı açıklamanın son paragrafı şöyle: "Bugünden itibaren tüm yurda ve hatta dünyaya yayılan mücadelemizden gelen dinamizmle ve gücümüzle ülkemizde yaşanan her türlü haksızlığa ve mağduriyete karşı direnişi devam ettireceğiz. Şu anda 18 gün öncesine oranla çok daha güçlü, örgütlü ve umutluyuz. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam."

Yani artık muhalefetin sandıkta ve Meclis"te başaramadığını Taksim Dayanışması başarmaya çalışacak.

Demokratik bilincin ulaştığı seviye diye belki övünülebilir ama her türlü haksızlığa ve mağduriyete karşı mücadelenin ilk adresi meydan mıdır?

Bu ülkede yargı yok mudur? Yargıya da gitmeden daha süratli çözüm üreten kamu denetçiliği (ombudsman) müessesesi kurulmamış mıdır?

Aslında Taksim Dayanışması"nın bir sivil toplum örgütüne dönüşerek haksızlıklara ve mağduriyetlere karşı vatandaşa yargı ve ombudsman nezdinde yardımcı olması anlaşılabilir, lakin Gezi Parkı"nda bu şekilde yapılan mücadelenin sürdürülebilirliği şüphelidir. Birbirinden farklı amaçları olan onlarca grubun ortak bir eylem sürdürebilmesi de imkan harici gibi bir şeydir.

Taksim olaylarının yönetimi rahatsız ettiğinde kuşku yok, ancak iktidarı zayıflattığını söylemek için dışarıdan muhalif basını takip eden biri olmak gerekir.

Taksim"de gösteriler devam ederken şehrin ve ülkenin dört bir yanında normal hayatın devam ettiğini dışarıdakiler nereden bilsin.

Muhalif basının dışarıya verdiği resim korkunçtur.

Ülke nüfusunun binde birini bile temsil etmeyen aktivistlerin gösterileri bütün ülke halkının isyanı şeklinde yansıtılıyor.

İçeride ve dışarıda yönetimden memnun olmayan çevrelerin mantıklarını anlamak kolay. Muhalefet sandıkta bir türlü alt edemediği iktidarı bu şekilde sallamak istiyor. Çıkarlarına halel gelen çevreler, lobiler bu olayları bahane ederek yönetime yükleniyor ve komplolar düzenliyor hükümeti yıkmak istiyor. Bunları anlıyorum.

Anlamakta güçlük çektiğim nokta AB Parlamentosu gibi bir kurumun sokaktaki illegal örgütlerin bile bir araya getiremeyeceği cümlelerle Türkiye"yi kınıyor olmasıdır.

13 Haziran 2013 tarihli AB Parlamentosu kararını okuyup da "bu kadar da olmaz" dememek elde değil.

Kararı okuyunca elimdeki kağıtları duvara fırlatasım geldi.

Karara dercedilen tespitler tamamıyla muhalif basının malzemelerinden ibaret.

Kınama bölümü ise tam bir rezalet.

Birinci maddesi aynen şöyle: "Türk hükümetinin protestoculara ve Türk halkına karşı uyguladığı devlet şiddetini kesinlikle kınıyoruz."

Bir başka cümlede, "Türk hükümetinin otoriter yönetim tarzına son vermesi" tavsiye ediliyor.

Hadi diyelim ki protestoculara karşı şiddet kullanıldı peki bütün bir Türk halkına hangi şiddet uygulanmış?!

Okuyan da zanneder ki Türk halkı askeri darbe sonrası bir ortamda yaşıyor. On yıldır demokratikleşme özgürlükler ve insan hakları konusunda ülkenin nereden nereye geldiğini bilmeyen kalmadı ama AB Parlamentosu Türkiye"ye bu çirkefi atmaktan imtina etmiyor. Başbakan"a sert adam diyorlar, böyle kararlara sert olmasın da ne yapsın.

Karar tümüyle okunduğunda tespitlerin gerçekleri yansıtmadığı, Türkiye"ye muz cumhuriyeti gözüyle yukarıdan bakıldığı, Türkiye"ye emirler, talimatlar verildiği anlaşılıyor.

Tam bir saçmalık.

AB Parlamentosu içindeki akli melekelerin yitirmiş, sorumsuz konuşmalar ve açıklamalar yapan kimi yetkililerin düşüncelerinin karara yansımış olması kabul edilebilir bir durum asla değildir.

Elbette ki Türkiye bu kararı tanımayacaktır ve reddedecektir.

Yunanistan"da, İspanya"da İngiltere"de ve Fransa"da Taksim gösterilerine rahmet okutacak olaylar yaşanmıştır. Onlara sesini çıkarmayan AB Parlamentosu"nun Türkiye hakkında böylesi bir karar alması uyguladığı çifte standardın son göstergesidir ve sicilini bozan bir karar olmuştur.

Karar maddelerini teker teker yazmaya bu köşe müsait değil.

Ama okuyunca göreceksiniz ki Başbakan"ın tepkisi az bile kalmıştır.

11 yıl önce
Sicili bozuklar
Hz. Âdem kaç yıl önce yaşadı?
"Güzellik bir varlıktır"
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!