|
Ölüm, inkılap ve babam
Kur'an
okuyup uzun uzun dualar ettikten sonra annemin mezarına derin bir sükût içinde bakarak, “Ölüm çok
büyük bir inkılaptır
” demişti, babam.


İrkilmiştim…



Ölüm üzerine şimdiye değin işittiğim hiçbir söz, hiçbir özdeyiş, hiçbir darbımesel beni bu kadar sarsmamıştı.



“Ölüm” ve “

inkılap

” sözcüklerinden mürekkep bu ifadede beni sarsan neydi?



Zıtlık mı?



Öyle ya, “

inkılap

” nihayetinde “

devinimdir

”; hercümerç olmaktır, bir durumdan başka bir duruma dönüşmektir.



Hülasa,

devrimdir.


Ölüm nasıl çok büyük bir “devrim” olurdu?



Ölümü bir son, bir yok oluş değil de bir uykudan uyanmak veya ölüm üzerinden ölümsüzlüğe göçmek hali olarak görürseniz pekala olur?



Peki, her nefsin tatmak zorunda kalacağı ölümden geriye ne kalır?



Korku, sadece korku değil mi?



Tarkovsky

'nin “

Kurban

”da dediği gibi, “Ölüm diye bir şey yok

, sadece ölüm korkusu vardır…



Lakin, 16 Nisan 2016'da ahirete yolcu ettiğimiz babam, annemin mezarının başında öyle bir, “Ölüm çok büyük bir inkılaptır” demişti ki, o an yeryüzünden ölüm korkusunun çekilip alındığını sandım.



Nasıl söylediğini anlatmaya ne takatim elverir, ne de kelimelerim kifayet eder…



Babam, “

inkılâp

” kelimesini pek tüketen bir insan değildi.



En son olarak,

12 Eylül sabahı

(fakir daha lise talebesiyken) radyodan

Hasan Mutlucan

türküleri duyar duymaz, “

bunlar galiba inkılâp yaptılar

” demişti.



“İnkılâp” kelimesini

istikrahla

terennüm etmişti ama yüzünde herhangi bir endişe veya korku yoktu.



Bunda sanırım bağışıklığın etkisi de vardı.



Dedemin,

27 Mayıs inkılâbının

hışmından kurtardığı ucu ve kapakları yanık kitaplarının (Yazıcıoğlu Muhammed'in “Muhammediye”si dahil) babamın kütüphanesinde arzı endam etmesi bile başlı başına bir

“bağışıkl
ı
k

kaynağı gibiydi.



Babamın bundan 9 ay mukaddem (o vakitler babamın hiçbir sağlık sorunu yoktu) annemin mezarı başında terennüm ettiği, “inkılap” ile 12 Eylül 1980 sabahı terennüm ettiği “inkılâp” arasında uzaktan yakından hiçbir alaka yoktu...



Benim babam hayatı boyunca sadece inandığını yaşayan ve sadece inandığını anlatmaya çalışan bir kahramandı.



Yeni Şafak Gazetesi

yazı işleri müdürümüz

Mustafa Kahraman

'ın

Gerçek Hayat

'ın bu sayısında (25 Nisan 2016) kaleme aldığı “

” başlıklı yazısını okursanız ne dediğimi anlarsınız.



Merhum

Erdem Abi

'nin şu dizeleriyle babama seslenmek isterim: “

Hayatında güzeldin / Ölümünde güzelsin /

Öldün

/ Bir daha ölmeyeceksin…



***


Babamı Hakk'a uğurladığımız gün bizi yalnız bırakmayan, acımızı paylaşan, babamın tabutunu omuzlayan

Sayın Cumhurba
ş
kanımız Recep Tayyip Erdoğan

'a çok teşekkür ederim.



Cenaze namazına iştirak eden İstanbul

Valimiz Vasip Şahin

'e,

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç

'a,

AK Parti Milletvekili Aziz Babuşçu

'ya, AK Parti İstanbul İl Başkanı

Selim Temurci

'ye ve ayrıca taziye ziyaretinde bulunan Eyüp Kaymakamı

Abdullah Dölek

'e

, Eyüp Belediye Başkanı Remzi Aydın

'a…



Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız

Berat Albayrak

'a, AK Parti hükümeti sözcüsü

Numan Kurtulmuş

'a, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız

Süleyman Soylu

'ya, Başbakan Yardımcısı

Yalçın Akdoğan

'a…



Babamın hastalığından defnedilmesine kadar bizi hiç yalnız bırakamayan

Ahmet Albayrak

,

Mustafa Albayrak

,

Nuri Albayrak

başta olmak üzere tüm Albayrak ailesine…



Gazetemizin genel yayın yönetmeni

İ
brahim Karagül

'e, Yazı İşleri Müdürümüz

Mustafa Kahraman

'a…



Baştan beri hep yanımızda olan

Turkuaz Medya Grubu CEO

'su kardeşim

Serhat Albayrak

'a…



İlk günden son güne kadar arayıp soran, acımı paylaşan gerçek dost

Mehmet Barlas

'a…



Ve,

Haşmet Babaoğlu

'na…



ATV Genel Müdürü Metin Ergen

'e,

A Haber Genel M

ü

dürü Haluk Çimen

'e, ATV Drama Müdürü

Sümeyye Karaaslan

'a…



Gökhan Özcan

, Leyla İpekçi,

Müfid
Yüksel

, Hasan Öztürk,

Mehmet Şeker

, Özlem Albayrak,

Erol Göka

, Ömer Lekesiz,

Yusuf Kaplan

ve kadim dostum

Akif Emre

başta olmak üzere gazetemizin tüm çalışanlarına… Ve, ayrıca,

Emeti-İdris Saruhan

çiftine…



ATV editörlerinden

Sedat Tunalı

'ya, ve

Zeynep Bayramoğlu

'na,

Banu El

'e,

Gülşah Maraşlı

'ya, Tuba Kalçık'a…



Arayıp taziyelerini bildiren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız

Kadir Topbaş

'a, Esenler Belediye Başkanı

Tevfik Göksu

'ya, Fatih Belediye Başkanı

Mustafa Demir

'e…



Aziz kardeşlerim

PTT Genel Müdürü Harun Maden

,

TMSF Başkanı Şakir Ercan

ve TMSF Kurul üyesi

Ali Altıntaş

'a, AK Parti Kartal İlçe Başkanı

Mehdi Akman

, SPK

Yönetim Kurulu Üyesi

Birol Küle

'ye…



Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil

'den

Fatih Altaylı

'ya,

Tuncay

Özkan'dan

Nihat Genç

'e,

CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş

'tan

Hakan Çelik

'e kadar telefonla arayarak taziyelerini bildiren tüm medya mensuplarına, ve ayrıca Ümit Zileli,

Gürsel Tekin

,

Barış Yarkadaş

ve

Gürkan Hacır

'a…



Dualarıyla hep yanımda olan

Hilal Kaplan - Süheyb

Öğüt çiftine,

Nihal Bengisu Karaca

'ya,

Ahmet Kekeç

kardeşime,

Hadi Özışık – S
üleyman
Özışık

kardeşlere…



Kurtuluş Tayiz

,

Hüseyin Gülerce

,

Hikmet Genç, Mustafa Karaalioğlu, Yıldıray Oğur, Markar Esayan, Melih Altınok, Halime Kökçe, İlhami Işık, Nuh Albayrak, Nagehan Alçı – Rasim Ozan çifti ve Abdulkadir Selvi

'ye…



Faruk Özak

,

Fatih Tekke

,

Hasan Kaçan

ve

Yılmaz Okumuş

'a…



Ali Biraderoğlu / Dursun Çiçek ve Kayseri Söğüt camias
ı

'na…



Sesi, nefesi, dualarıyla kalbime inşirah veren üstadımız

Sadık Albayrak

ve Prof.

İhsan Süreyya Sırma

hocamıza…



KTÜ Rektörü Prof.

Süleyman Baykal

'a, Marmara Üniversitesi eski rektörü

Zafer Gül

'e…



Taceddin Ekmen

, İlyas Dönmez,

Mehmet Kılıç

, Mehmet Akif Ak,

Osman Ağırman

, Kemal Özer,

Zeki Ertürk

, Mehmet Emin Kazcı,

Hüseyin Çelik (Su),

Nureddin Şirin,

Mevlana İdris

, Mehmet Şahin,

Cengiz Er,

Hasan Canat,

Ali Batmaz

, Prof.

Ergun Yıldırım

, Prof. Harun Cansız,

Metin Çamurcu

, Prof. Mazhar Bağlı, Prof.

Ejder Okumuş

, Osman Atalay,

Ebubekir Doğan

, Ferzende Kaya

, Sacit Özen,

İsmail Çetinkaya ve adını saymaya bu sayfaların yetmeyeceği nice arkadaşlarıma, dostlarıma sonsuz teşekkür ederim...



İsmini zikretmeyi unuttuğum dostlarım da yüreğimin yangın yeri olmasına sayıp ne olur beni bağışlasınlar.



Arayan soran acımı paylaşan herkese tekrar teşekkür ediyorum.




#Ölüm
#inkılap
#Ali Biraderoğlu
#27 Mayıs
8 yıl önce
Ölüm, inkılap ve babam
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti