|
Şapkanın Altındakiler

Bugünleri de gördük: 12 Eylül Darbesi, otuz iki yıl sonra yargılanıyor! Hükümetten muhalefete hemen herkes müdahil, mağdur vatandaşlar müdahil…

Buna mukabil…

Darbenin devirdiği Süleyman Demirel müdahil değil…

Başka?

Bir de, 12 Eylül döneminin basını müdahil değil!

Nedenini, o yıllarda Tercüman yazarı olan Rauf Tamer, şimdi Posta gazetesinde itiraf ediyor:

"Biz haddimizi biliriz. Çünkü, 12 Eylül''ü ilk alkışlayan, teslimiyetçi ilk marka biziz:

-Merhaba asker. Hoş geldin Mehmetçik. Ordu destan yazmaya geldi…"

*

Dönemin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Burhan Felek, 12 Eylül''ün başı Kenan Evren''in elini öpecek kadar ileri götürmüştü, darbe şakşakçılığını…

Evren''in paltosunu tutan yargı adamları vardı…

Ya işadamları?

12 Eylül darbesinden bir hafta sonra Vehbi Koç, Orgeneral Kenan Evren''e gönderdiği on beş maddelik mektubun, on üçüncü maddesinde "Basının eleştiri yapmasına kesinlikle izin verilmemelidir" diyordu!

Koç''un mektubu, şu cümleyle noktalanıyordu:

"Emrinize amadeyim."

*

Burhan Felek mi? Milliyet''te yazıyordu.

12 Eylül''e selam duran Milliyet''in 6 Ekim 1980 tarihli nüshasında…

"Bir yıldan beri Milliyet''in büyük hissedarı olan işadamı Aydın Doğan''ın künyede gazetenin sahibi olarak yer almaya başladığı" duyuruluyordu.

Abdi İpekçi Suikastı''nın (1979) sonrasındaki süreçte Milliyet el değiştiriyor; gazetenin sahipliği Ercüment Karacan''dan, Koç Ailesi''ne yakın bir isim olan Aydın Doğan''a geçiyordu.

*

Aydın Doğan''ın adı, Milliyet''in künyesinde yer aldıktan on gün sonra, Tercüman gazetesinin birinci sayfasında yer alan bir yazıda şu satırlar okunuyordu:

"12 Eylül, 27 Mayıs''ın hatalarını tekrarlamıyor. Bir siyasi parti paralelinde görünüp diğerini mahkum etmiyor. Meşruiyetini, başkalarının mağduriyetinde aramıyor. Çünkü, 12 Eylül''ün gerekçesi haklıdır. 12 Eylül, terörden bezen halkın meşru müdafaaya geçtiği gündür." (16 Ekim 1980)

O satırların sahibi olan yazar, bakınız 17 Aralık 1978''de ne yazmıştı: "13 ilde sıkıyönetim yürürlüğe girdi. Huzura susamış milletimiz yürekten sesleniyor: Merhaba asker!"

Aynı yazarın, 12 Eylül öncesi dönemdeki bir başka yazısı ise (16 Ocak 1979) ''Demokrasi Yolunda'' başlığını taşıyordu:

"1978''de bin kişi ölmüş, mezhep ve ırk çatışmaları Türkiye''nin bölünmez bütünlüğünü tehdit eder boyutlara erişmiştir. Ecevit çapında bir başbakanın gemiyi selamete çıkaramayacağı ise iyice anlaşılmıştır. Buna rağmen, İç Hizmet Kanunu''nun 35. Maddesindeki ''Cumhuriyeti Korumak ve Kollamak'' hükmü işletilmemektedir..."

***

UZUN YILLAR SONRA…

12 Eylül Bulmacası''ndaki meşhur yazarımız, 2011''in 27 Eylül''ünde Aydın Doğan''ın CNN Türk televizyonunda programa başladı.

Birkaç gün sonra (2 Ekim 2011''de) Süleyman Demirel''in elini öpmeye Güniz Sokak''a gitti.

Ardından bu ziyareti sütununa taşıdı ve "Dün Dündür Bugün Bugündür" sözünün perde arkasını yazdı!

Aradan birkaç ay geçti. Demirel, Trilye''de eski dostlarıyla bir araya geldi. Cavit Çağlar, Hikmet Çetin, İsmet Sezgin, Necmettin Cevheri gibi isimlerin yanı sıra Aydın Doğan''a yakın işadamı Taylan Bilgel de yemekte idi. (26 Şubat 2012)

Bu arada, ''Bulmacadaki Yazar''…

Aydın Doğan''ı 28 Şubat sürecinden ''sıyırma'' girişimini başlatıyordu. (9 Mart 2012)

*

Süleyman Demirel''in 12 Eylül Davası''na müdahil olmayışı, darbenin lideri Kenan Evren''i şaşırtmıştı!

Oysa ortada şaşırılacak bir durum yoktu.

(Belki de Evren Paşa "Şaşırdım"ı oynuyordu!)

*

Yıllarca 12 Eylül''deki mağduriyetinin Siyasi Ekmeği''ni yiyen Süleyman Bey…

12 Eylül Darbesi, otuz iki yıl sonra yargılanmaya başladığında, "Başbakan oldum, Cumhurbaşkanı oldum. 12 Eylül''le hesaplaştım. Ben bu işte yokum" diyordu.

*

12 Eylül Darbesi''nde "şapkasını alıp giden" Süleyman Bey; otuz iki yıl sonra "şapkasını alıp" 12 Eylül Mahkemesi''ne gitmiyorsa…

Müdahil bile olmuyorsa…

Bu da "hesaba dahil"dir, netekim!

12 yıl önce
Şapkanın Altındakiler
Rabbine hasım kesilen insan!
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti
Belirsizlik ‘algılamayı’ öldürür
Reisi’nin manidar ölümü
İran bu sancılı günleri nasıl atlatacak?