|
Aynı kapıya çıkıyorlar

Çözüm ihtimali kuvvetli bir biçimde kapıyı çaldığı için paniklediler. İlk defa bu denli ileri seviyede bir ümit ortaya çıktı ya; madem öyle, "bu süreci daha işin başında baltalayalım, boğalım, yok edelim" istiyorlar!

Dikkat buyurunuz…

Bu kumpası icra ederlerken "farklı kıyafetler giyip aynı neticeyi almak üzere" konuşlanmış vaziyetteler…

Bir taraftan "AKP hükümeti İmralı ile görüşmeler yapıyor, şehitlerimizin kemikleri sızlıyor. Apo"yu serbest bırakacaklar!" diyerek tahrik çalışıyorlar; diğer yandan "Hükümet Öcalan"ı kullanıp sonra bir kenara atacak!" propagandasını yapıyorlar.

İlki Türklerin, ikincisi de Kürtlerin "gözlerini bağlamayı" hedefliyor; çözümden uzak durulmasını sağlamaya yönelik bir "algı" inşa edilmek isteniyor.

"İki farklı saf" gibi görünen, ancak aynı kapıya çıkan bir psikolojik harekattan söz ediyoruz. Amaç, kan siyasetinin devam etmesini sağlamaktır!

***

Bir süre önce sahneye konulan "açlık grevleri" esnasında, hükümete "Eylemcilerle görüşün" diye malum siyasilerin ve medyanın yaptığı yoğun baskıyı unutmuş değiliz.

O baskının sahipleri, şimdi İmralı Görüşmeleri"ne fena halde bozuk çalıyorlar!

KİMİN "SÖZCÜ"SÜ?

Çözüm sürecini zehirleyebilmek, muhtemel barış zeminini sabote edebilmek gayesiyle saf tutanlar mı, özellikle Sözcü ve Aydınlık dikkat çekiyor.

Her iki gazete de ihtimamla "optik çarpıtma" yöntemini kullanıyor.

Mesela, Sözcü dünkü "Pazarlık masasında Apo"ya bu şehitlerin hesabını da sorun!" kapağıyla…

Medyadaki ters kanat operasyonlarının ileri örneklerinden birisini sergiledi.

Hangi "Sözcü" bu?

Hani şu, vaktiyle Türkiye"den gönderilen İsrail büyükelçisinin, gitmeden hemen önce 10 Kasım 2010 tarihinde gizlice ziyaret ettiği Sözcü!

Başbakan "Gerekirse İsrail"le savaşırız" dediğinde (Eylül 2011) manşetinden "Tayyip İsrail"i bırak, PKK ile savaş" diye seslenen gazeteden söz ediyorum…

31 Mayıs 2010"da (Mavi Marmara Katliamı"ndan üç saat önce) İskenderun"daki deniz üssüne düzenlenen, 7 şehit verdiğimiz terör eyleminde…

PKK"nın İsrail"le kurduğu "anlık istihbarat ilişkisi" geçenlerde deşifre oldu. (Yeni Şafak, 31 Aralık 2012)

… … …

Başbakan"a "İsrail"i bırak!" diyen "Ulusalcı" Sözcü bu durumda "kimin sözcüsü" oluyor?

"SİZ KARDEŞSİNİZ!"

Bakınız, Sözcü ile Hürriyet"in iki farklı safta imiş gibi görünmeleri de sadece film icabıdır.

Rol paylaşımından ibarettir.

Aydın Doğan"ın, "çözüm sürecine destek veren bir mektubu" Doğan Grubu bünyesindeki gazetelerin yöneticilerine göndermiş olduğu Radikal vasıtasıyla duyuruldu!

Aydın Bey mi? Yeni filminde Ediz Hun"u oynuyor.

Ya, uzunca bir süredir nehir kenarında "intikam saati için" fal açan…

"Kürt meselesinde çözümden yana imiş gibi yapmaya" özen gösteren Eski Kaptan?

O mektupla eş zamanlı, bakın ne yazdı:

"Kürt sorunu artık sadece Türkiye için geçerli bir konu olmaktan çıkıp dört ülkeyi içine alan uluslar arası bir soyut kazanmıştır. Büyük bir ihtimalle önümüzdeki on yılda bu coğrafyada bir Kürt devleti kurulacaktır…"

***

Medyadaki Maskeli Balo"da maskenin bir an için yere düştüğü an ya da "zurnanın zırt dediği yer" tam da burasıdır!

11 yıl önce
Aynı kapıya çıkıyorlar
Rabbine hasım kesilen insan!
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti
Belirsizlik ‘algılamayı’ öldürür
Reisi’nin manidar ölümü
İran bu sancılı günleri nasıl atlatacak?