|
Köprü

Fanatik Galatasaraylı meslektaşımız Hasan Cemal, Sarı-Kırmızı ekibin Kadıköy''de UEFA Kupası finali oynayacağından o kadar emindi ki, Hamburg dönüşü sütununda uçuşa geçmiş "Bir bir Kadıköy''e, Saraçoğlu''na finale!" diye keyifli sloganlar atıyordu.

Galatasaray''ın rüyası dramatik bir ikinci yarıyı müteakip Mecidiyeköy''de sona erdiğinde, Hasan Cemal "Balbay Günlükleri"ni yorumladığı önceki günkü yazısının üstüne "sarı kırmızılı bir kutu" açmak zorunda kalıyor; "Köprü üstünde uğradıkları yol kazası"nın Saraçoğlu hayallerini bitirdiğinden söz ediyordu.

Galatasaray, ikinci devrenin başlarında iki gollü üstünlük sağlayıp "tur kapısını iyice araladığında" Hasan Cemal''in yazısının başlığı bile belliymiş, oysa:

"-Köprüyü geçiyoruz, Altunizade gözüktü!"

*

Hasan Cemal''in -Devrim Dergisi''nin yazı işleri müdürü sıfatıyla- bir parçası olduğu "9 Mart" cunta hareketinin mensupları da otuz dokuz yıl önce "Köprüyü geçtik darbe gözüktü!" diye düşünüyorlardı.

Doğan Avcıoğlu''nun yönettiği, İlhan Selçuk''un da yazarı olduğu Devrim, kışkırtıcı yayınlarıyla dikkat çekiyor; devrimci gençler sarsıcı eylemler için seferber ediliyordu.

Türkiye gün be gün "sol bir darbeye sürüklenirken" son anda "beklenmedik" bir gelişme olmuştu: 9 Mart Cuntası''nın "askerin tepesindeki iki generali" Faruk Gürler ve Muhsin Batur "karşı tarafa" geçmiş ve 12 Mart''ta verilen muhtıra ile "9 Martçı Cunta" da paketlenivermişti!

Peki, bu "karşı tarafa geçiş" hadisesi acaba hep söylene geldiği kadar basit miydi, yani sadece "insani zaaflar" temelinde "izah edildiğinde" gerçeğe ulaşılmış oluyor muydu?

*

Darbe süreçlerinden hayati dersler çıkararak pişmanlığını dile getiren, bu uğurda "itirafname" bağlamında iki çarpıcı kitap yazan Hasan Cemal, "Balbay Günlükleri" ile ilgili yazılarında son derece isabetli tespitler yaptı.

Bununla birlikte, Hasan Cemal''in "Gürler ve Batur''un son anda 12 Mart''ı yapanların safına geçmesi" olayını da "büyük resmi" görmeye çalışarak şimdilerde bir kez daha derinlemesine sorgulamasında fayda var.

Bakınız, günümüzde Ergenekon yapılanmasını -İlhan Selçuk örneği üzerinden giderek- sadece 9 Mart Cuntası ile özdeşleştirenler/sınırlandıranlar var ve bu kapsamdakiler ister istemez 12 Mart''ı Ergenekon sürecinin dışında bırakmış oluyorlar…

Böyle bir yaklaşım büyük resmi görememek, ıskalamak demektir.

Oysa, 9 Mart''ı inşa eden de 12 Mart''ı yaptırtan da aynı "Gizli Devlet" mekanizmasıydı. Her ikisi de aynı karanlık hesaba dahildi. 1971 askeri müdahalesinin en büyük sırrı işte bu noktada saklıdır.

Washington''a bağlı/bağımlı "Gizli Devlet" yapılanmasının operasyonel gücü o dönemde de -o vakitler adı Ergenekon olmasa da- "darbe ortamı hazırlamak üzere" doğal olarak devredeydi!

*

"Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım" adlı kitabında "O zaman beraat etmiş olmamız nereden kaynaklanmıştı?" diye sorar, Hasan Cemal…

Darbe için örgütlenmiş ve "finale yaklaşan" bir cuntanın önderleri ve üyeleri nasıl olmuştu da, 12 Mart döneminin askeri mahkemelerinden kısa sürede yakayı sıyırabilmişlerdi?

Devrimci gençler kırdırılmıştı, çok acılar çekmişlerdi; buna karşılık onları sokaklara döken cuntacılar fazla vakit geçmeden günlük hayatlarına dönebilmişlerdi:

Mesela, Doğan Avcıoğlu Çamlıca Tepesi''ndeki teras katında kitaplarını yazmaya başlamış; İlhan Selçuk Cumhuriyet''teki köşesine kavuşmuştu…

Bu bağlamda, Ziverbey Köşkü''ndeki işkencelerin de "büyük senaryo"yu yazanların hesabına dahil olduğu açıktır. Ziverbey Hadisesi gizli mekanizmanın "ters köşeye yatıran" operasyonuydu; böylelikle bazı gizli tüfeklerin kamufle edilerek misyonlarına devam etmeleri sağlanmış oluyordu!

*

Günlükler, İlhan Selçuk''un ve Mustafa Balbay''ın 2003-2004 döneminde darbe hazırlıkları yapan kimi paşalarla "organize" ilişkiler içinde bulunduklarını gösteriyor…

O görüşmeler, gazetecilik ilişkisi falan değildir.

Balbay Günlükleri, Cumhuriyet gazetesinin darbeci yapılanmalarla bağlantılarını, yani "asıl fonksiyonu"nu ortaya koymuştur.

15 yıl önce
Köprü
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
‘Susadım çeşmeye varmaz olaydım’
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…
Ankara’da vekâletler çekişmesi
Kibirleri boyunlarını aşan muhterisler kim?