|
ABD"yle ilişkilerde yeni bir dönem/eç

Başbakan Ecevit''in ABD ziyareti, pek çok bakımdan önem taşıyor. Bu ziyaret, Türkiye-ABD ilişkilerinin yeni bir döneme, hatta yeni bir dönemece girdiğinin bir göstergesidir.

Ecevit''in ABD ziyareti, Türkiye-ABD arasındaki ilişkilerden çok, uluslararası ve bölgesel güç dengeleri açısından önem taşıyor. Başka bir deyişle, bu ziyaretin, Türkiye''nin, bölgemizde üstlenmesi arzulanan rolün son birkaç yıldan bu yana belirginlik kazanmakta olduğunu açıklığa kavuşturacak olması açısından hayati bir önemi var.

Derin/leşen ilişkiler

ABD''nin Türkiye ile kurduğu ilişkiler, Soğuk Savaş''ın sona er/diril/mesine kadarki süreçte, jeo-stratejik eksen üzerine oturuyordu. Soğuk Savaş''tan sonraki dönemde, ABD, ''Avrasya'' olarak adlandırılan jeo-stratejik, jeo-ekonomik ve jeo-politik ''harita''ya yerleşmek için bir dizi çaba içinde oldu. Avrupa, (=Orta) Asya ve Orta Doğu''yu kapsayan geniş bir alanın, yeni stratejik ve spesifik haritalarının belirlenme ve çizilmesi işini büyük ölçüde ABD üstlendi.

Bu, bu coğrafyanın hegemon değiştirmekte olduğu anlamına geliyor.

ABD''nin Soğuk Savaş''tan sonra Avrupa''nın yerini alarak bölgeye kesin olarak yerleşmesi, Türk-Amerikan ilişkilerinin öncelikli olarak bu makro çerçevede gelişmesini icbar etti.

Başlangıçta sadece jeo-stratejik alanla sınırlı olan ABD-Türkiye ilişkileri Soğuk Savaş''tan sonraki son on yılllık zaman diliminde jeo-ekonomik, jeo-politik ve jeo-kültürel boyutlar kazanmaya başladı. Yani ABD''yle ilişkilerimiz derinleşme süreci kazandı.

Türk-Amerikan ilişkilerinin derinleşme eğilimi göstermesi, Türkiye''deki elitlerin ve ''entelijensiya''nın, Türkiye-ABD ilişkilerindeki makro boyutu yani asıl kalıcı, belirleyici ekseni atlayabilmelerini, hatta gözardı edebilmelerini kolaylaştırmaktadır.

Amerikan yörüngesi

Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler, Avrupa''nın, İkinci Dünya Savaşı''ndan ağır bir darbe alarak çıkması ve sonuçta bütün bir Avrasya coğrafyasında ABD''nin hegemonyasının artmasıyla birlikte gelişmeye başladı. İkinci Dünya Savaşı''ndan, ya da yakın Türk tarihi açısından bizim çok partili siyasi hayata geçişimizden önceki dönemde Türkiye''nin, muasır medeniyet hayali çerçevesindeki coğrafi yeri ve hedefi Avrupa/lılaşmak olarak belirlenmişti. Resmi politika hatta ideoloji olarak benimsenen Batılılaşma çabası bile ''Avrupalılaşma'' olarak adlandırılıyordu. Sözgelişi, ''Türkiye, Avrupalı, Avupalılaşan bir ülkedir'' deniliyordu.

Artık bugün gelinen noktada, ''Türkiye Avrupalılaşan bir ülkedir'' önermesi ve arzusu, anlamsızlaşmış, arkaikleşmiş, tedavülden kalkmış durumdadır. Türkiye, çağa ayak uyduracaksa Amerikanlaşmalıdır!

Sözün özü, Türkiye, Soğuk Savaş''tan sonraki dönemde kesin olarak Avrupa''nın yörüngesinden çıkmış, ABD''nin yörüngesine girmiş durumdadır. Türkiye''nin Avrupa içinde alacağı yer, artık ABD tarafından, ABD ile kurduğu / kuracağı ilişkiler tarafından ''belirlenecektir''. Yani, Türkiye Avrupa Birliği''ne girecekse, ABD istediği için ve ''ABD Yörüngesi''nin belirleyeceği koşullarda girecektir.

Türkiye''nin yeni rolü

Türkiye''nin Amerikan yörüngesine girmesi, büyük ölçüde bizim dışımızdaki şartların ve ''aktörler''in zorlaması, hatta dayatmasının sonucudur. İsmet İnönü''nün deyişiyle, ''Yeni bir dünya kurulmuş; Türkiye de bu dünyada yerini almıştır''. İdare-i maslahat/çılık, bunu gerektirmiştir.

Türkiye''nin özellikle yakın / modern tarihimiz boyunca içeriyle, ama daha çok da dışarıyla kurduğu ilişkilerdeki temel kalkış noktası, işte bu ''idare-i maslahatçılık'' ilkesi(!) olmuştur: Kendine özgü talepleri olmayan, dışardaki gelişmeleri sulh ile pasif bir tutum takınarak karşılayan bir ülkedir Türkiye.

Türk medyasının, Ecevit''in ABD ziyaretini, deprem yardımı, yine yardım eksenli ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi, Kıbrıs sorunu gibi spesifik sorunlara, yani ikincil eksen/ler/e indirgeyerek sunması ama ABD-Türkiye ilişkilerindeki makro, yani temel birincil ekseni atlaması, özellikle üzerinde durulması gereken bir konudur. Türk medyasının tavrı, hem Ecevit''in ABD ziyaretini, hem de ABD-Türkiye ilişkilerinin yeni boyutlar kazanan temel esprisini tam ve bir bütün olarak anlayabilmeyi ve anlamlandırabilmeyi zorlaştıracaktır.

Ben şahsen, Ecevit''in ABD ziyaretinden, son analizde Türkiye lehine sonuçlanabilecek bir şey beklemiyorum. Ecevit, ABD''ye, Türkiye''ye biçilen rolü ayrıntılandırmak için gidiyor. Türkiye''ye biçilen rolün de, ''içerde'' hakim olan istikrarsızlık ve gerilim/ler/e rağmen, Türkiye''nin bölgede ABD''nin çıkarlarını koru/n/ması demek olan ''istikrar unsuru'' rolü olduğunu altını çizerek hatırlatmakta yarar var.

Ecevit''in ABD ziyareti, modern tarihimiz boyunca Türkiye''nin üstlendiği rolü, yeni bir dönem/eçte yeniden ve yeni şekillerde oynayacağını tescil edecek bir ziyarettir.

25 yıl önce
ABD"yle ilişkilerde yeni bir dönem/eç
“AKP seçmeni, benim müşterim değil!”
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!