Dünya, Paris'te cuma akşamı patlayan bombalar ve çekilen silahların sarsıntısını konuşurken, bu olaydan sadece bir gün önce Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta yaşanan katliam ise uluslararası kamuoyunun gündeminde neredeyse hiç yer almadı. Biri Avrupa'da, diğeri Ortadoğu'da iki başkentte yaşanan sivil ölümlere verilen tepki, çifte standart tartışmalarına yol açarken, Paris'in gölgesinde kalan Beyrut saldırılarında yürek burkan insan hikayeleri yaşandı. İki intihar bombacısı geçtiğimiz perşembe günü Beyrut'un güneyinde, Hizbullah'ın kalelerinden biri olarak bilinen Burc el-Baracne mahallesinde 44 kişinin ölümü, 200'den fazla kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan bir katliam gerçekleşti.
Ülkede 1990'da iç savaşın sona ermesinden bu yana görülen en kanlı saldırı olarak tarihe geçen olayda, Adil Termus adlı vatandaş, patlayıcıları infilak ettirmek üzere olan ikinci bombacının üzerine atlayarak yüzlerce hayat kurtardı. Yerel medyada yer alan haberlere göre saldırganı yere indiren Termus'un müdahalesi katliamın boyutunu azaltırken, o esnada erken patlayan bomba ise ölümüne yol açtı. Öte yandan olay sırasında Termus'un kızının öldüğü yönünde iddialar ortaya atıldı ancak daha sonra bu bilginin doğru olmadığı tespit edildi. IŞİD'in üstlendiği Paris saldırıları dünya gündeminin birinci sırasına yerleşirken, yine aynı terör örgütünün kana buladığı Beyrut'taki trajedi ise Adil Termus gibi kahramanlarına rağmen dünya kamuoyundan gerekli ilgiyi görmedi. 'Beyrut kahramanı' Termus'un hikayesi, sosyal medyada ise hızla yayıldı. Adil Termus, memleketi Tallousa'da çok sayıda kişinin katıldığı cenaze töreninin ardından toprağa verildi.
