|

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Nobel Barış Ödülü

Nobel Barış Ödülü alan kişilerin, bu ödülü alma sebepleri ve çalışmalarının hepsinin bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapıldığını görmekteyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı’nın sebep olduğu mülteci krizinde Türkiye’nin sırtına büyük bir yük bineceğini bildiği halde, ekonominin zor duruma düşeceğini gördüğü halde Suriye’den ve çeşitli ülkelerden gelen mültecilere ve sığınmacılara kapıları açarak onların hayatta kalmasını sağlamıştır. Batılı ülkeleri mülteciler konusunda inisiyatif almaya ve sorunu çözmek için birlikte hareket etmeye davet etmiştir.

00:00 - 24/08/2022 Çarşamba
Güncelleme: 17:25 - 23/08/2022 Salı
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Erdoğan-Nobel Ödülü
Cumhurbaşkanı Erdoğan-Nobel Ödülü

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe

Siyaset Bilimci - Akademisyen

Nobel Barış Ödülü, Nobel ödülleri kapsamında milletlerin ve halkların kardeşliği, insanlığın refahı ve güvenliğini sağlamak, dünya barışına katkı sağlamak, barış kongreleri düzenlemek için en çok çaba sarf eden kişi, kişiler ya da kuruluşlara verilen bir ödüldür. Nobel Barış Ödülü ilk kez 1901 yılında İsviçre’den Henry Dunant’a Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin kuruluşundaki rolü ile Fransa’dan Frederic Passy’e Parlamentolar Arası Birlik’in kurucularından olması ve birinci Evrensel Barış Kongresi’nin düzenleyicisi olmasından dolayı verilmiştir. Nobel Barış Ödülü bugüne kadar 109 kişiye, 25 kuruluşa verilmiştir.

ÖDÜL KİMLERE NEDEN VERİLDİ?

Nobel Barış Ödülü bugüne kadar birçok kişi ya da kuruluşa tevdi edilmiştir. Şöyle bir göz gezdirildiğinde 1906’da Thedore Roosevelt’in Rus-Japon Savaşı’nın bitmesi için yaptığı arabuluculuktan, 1922’de Norveç’li Fridtjof Nansen’in Rusya’da kıtlıkla mücadele eden kişilerle Anadolu ve Trakya’daki mültecilere yaptığı yardım çalışmalarından, 1927’de Fransa’dan Ferdinand Buisson ile Almanya’dan Ludwig Quidde’nin Alman-Fransız halkları arasındaki uzlaşmaya olan katkısından, 1936’da Arjantin’den Carlos Saavedra Lamas’ın Paraguay ile Bolivya arasındaki Chaco Savaşı’nı sona erdiren arabuluculuktan, 1938’de Nansen Uluslararası Mülteciler Ofisi’nin mültecilere yapılan yardım çalışmalarından, 1950’de ABD’den Ralph Bunche’nin Filistin’deki Arap-İsrail çatışmasını çözmek için yaptığı çalışmalardan, 1957’de Kanada’dan Lester Pearson’un Süveyş krizinin bitirilmesi ve Birleşmiş Milletler aracılığıyla Orta Doğu sorununun çözümündeki rolünden, 1973’te ABD’den Henry Kissinger ile Kuzey Vietnam’dan Le Duc Tho’nun Vietnam Savaşı’nı sona erdiren ve ABD kuvvetlerinin Vietnam’dan çekilmesini sağlayan Paris Barış Anlaşması’ndaki katkılarından, 1980’de Arjantin’de Adolfo Pérez Esquivel’in Arjantin’deki darbe sonrası yönetime karşı verdiği mücadelelerden, 1987’de Kosta Rika’dan Oscar Arias’ın Orta Amerika’da barış için yaptığı ve anlaşmayla sonuçlanan çabalarından, 1996’da Doğu Timor’dan Carlos Belo ve Jose Ramos Horta’nın Doğu Timor’daki çatışmanın adil ve barışçıl bir çözümle sonlanması için gerçekleştirdikleri çabalardan dolayı Nobel Barış Ödülü aldığı görülmektedir.

Yukarıda belirtilen kişilere verilen ödüllerin konuları tasnif edildiğinde “kıtlıkla mücadele”, “mültecilere yardım”, “savaşların sona ermesi için arabuluculuk”, “darbelere karşı mücadele” gibi konuların yer aldığı; kişiler incelendiğinde ise bu konuların çözülmesi adına genellikle kendi ülkelerinden kişilerin aktif rol oynadığı, her konu için ayrı isimlerin olduğu görülmektedir.

TEK KRİTERDE DEĞİL HEPSİNDE BİRİNCİ

Nobel Barış Ödülü alan kişilerin, bu ödülü alma sebepleri ve çalışmalarının hepsinin bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapıldığını görmekteyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı’nın sebep olduğu mülteci krizinde Türkiye’nin sırtına büyük bir yük bineceğini bildiği halde, ekonominin zor duruma düşeceğini gördüğü halde Suriye’den ve çeşitli ülkelerden gelen mültecilere ve sığınmacılara kapıları açarak onların hayatta kalmasını sağlamıştır. Batılı ülkeleri mülteciler konusunda inisiyatif almaya ve sorunu çözmek için birlikte hareket etmeye davet etmiştir. Ama nafile… Nobel Barış Ödülü’nü alan kişilerin ülkeleri ise mültecileri ülkelerine sokmamış ve denizlerde, dağlarda ölüme terk etmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ve Batılı ülkelerin sebep olduğu Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sonuçlarından biri olan gıda krizinin aşılması ve muhtemel bir kıtlığın önlenmesi için Ukrayna ve Rusya tahılının ihtiyacı olan ülkelere ve insanlığa arzı için inisiyatif almış, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ni bu konuya dahil ederek ve savaşan tarafları bir masa etrafında toplayarak Tahıl Sevkiyatı Mutabakatı’nı taraflara kabul ettirmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamaması, başlayan savaşın bitirilmesi ve barışın sağlanması konusunda önemli adımlar atmış, tarafları Antalya Diplomasi Forumu’nda ve İstanbul’da buluşturmuştur. Soçi Zirvesi ve Lviv Zirvesi’nde Erdoğan’ın ısrarcı ve samimi politikaları barışın sağlanmasında umut ışığı olmuştur.

Diğer bir ödül konusu ise “darbe ve darbecilere karşı mücadeledir.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, 27 Nisan 2007 E-Muhtıra ve 15 Temmuz 2016’da FETÖ terör örgütünün darbe girişimine karşı mücadelesiyle bu konuda da örnek olmuştur. Dolayısıyla Erdoğan’ın daha önce Nobel Barış Ödülü alan kişilerin aldığı ödüle konu olan bütün hususlarda çaba gösterdiği görülmektedir.

Uluslararası krizlerin oluşumunda ve çözümünde “Dünya Beşten Büyüktür” diyerek Birleşmiş Milletler’in misyonunu sorgulaması ve bu konunun küresel olarak kabul görmesi, sorunlara ülke ve kişisel menfaatlerin dışında “Önce İnsan” diyerek yaklaşan, samimi ve güvenilir bir politikacı olması, Batılı medya organlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, coğrafi, diplomatik ve stratejik olarak eşsiz bir konumda olduğu, BM Genel Sekreteri’nin bile oynayamayacağı bir rol oynadığı, krizlerin çözümünde samimi ve güvenilir bir lider olduğu yolundaki manşetleri Nobel Barış Ödülü için yeter de artar bile…

#Nobel Barış Ödülü
#İsviçre
#Frederic Passy
#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#Rusya
#Ukrayna
2 yıl önce