|

2. Holokost’a seyirci kalmayız

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu, Avrupa’da artan ırkçılık ve İslam düşmanlığı konusunda “İkinci bir Holokost’a gidebilecek bir sürecin adımlarına hangi isim takılırsa takılsın seyirci kalmayacağız” uyarısı yaptı. Yeni Şafak’a konuşan Çavuşoğlu, “Müslümanlar, sırf Müslüman oldukları için, Avrupa’da kurumsallaşma sürecine giren ırkçı bir dalga ile karşı karşıya bulunuyor” dedi.

Yasemin Asan
02:27 - 18/07/2021 Pazar
Güncelleme: 02:32 - 18/07/2021 Pazar
Yeni Şafak
Hakan Çavuşoğlu
Hakan Çavuşoğlu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu, artan ırkçılık ve İslam düşmanlığı konusunda Avrupa’ya “İkinci bir Holokost’a gidebilecek bir sürecin adımlarına hangi isim takılırsa takılsın seyirci kalmayacağız” uyarısında bulundu. Yeni Şafak’a konuşan Çavuşoğlu, şunları söyledi:

MAĞDURLARIN SESİYİZ

Avrupa’da son dönemde ortaya çıkan ağır insan hakları ihlalleri karşısında uluslararası kuruluşları kafasını kuma gömüyor. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, söz konusu hak ihlalleri ile ilgili çalışmalar başlatmış, alt komisyonlar kurarak mazlumların ve mağdurların sesini bir de TBMM çatısı altından dile getirmektedir.

İSLAM DÜŞMANLIĞINA MEŞRUİYET KAZANDIRILIYOR

Fransa’da Ulusal Meclis’in ardından senatoda da onaylanan ayrılıkçı yasa tasarısında olduğu gibi, okul gezilerinde öğrencilere refakat eden annelerin ve 18 yaşından küçük kızların kamuya açık alanlarda başörtüsü takmaları, havuzda tesettür mayo giyilmesi ve başörtüsü ile spor müsabakalarına katılımı yasaklanarak ayrımcılık ve İslam düşmanlığına meşruiyet kazandırılıyor.


AVRUPA KENDİ TERÖRÜNÜ ÜRETİYOR

Bir yerde İslam düşmanlığına kurumsal nitelik kazandırılmış oluyor. Diğer bazı Avrupa ülkelerinde sünnet olmanın, helal kesim ve oruç tutmanın yasaklanmasının tartışıldığını ibretle izliyoruz. Aslında bu durum Müslümanlar ve Avrupa’nın ötekisi olarak adlandırılan kesimlerin mağduriyeti ile sınırlı kalmıyor. Avrupa esasen bu uygulamalarıyla kendi terörünü de üretiyor. Müslümanlar, sırf Müslüman oldukları ve Müslümanlık değer ve pratiklerinden vazgeçmek istemedikleri için, Avrupa’da kurumsallaşma sürecine giren ırkçı bir dalga ile karşı karşıya bulunuyor. Irkçı, aşırıcı ve nasyonel sosyalist ideolojiye sahip partilerin hızla yükselişe geçtiğini görüyoruz. İkinci bir Holokost’a gidebilecek bir sürecin adımlarına hangi isim takılırsa takılsın, seyirci kalınamaz.

TEHLİKENİN RÖNTGENİ

Bunu hak duyarlılığı üzerinden eleştiren fikir adamı ve akademisyenlerin “islamo-leftist” ya da “İslamo-faşist” olarak etiketlenip cadı avına maruz bırakıldığı ülkelerde, aşırı sağ ırkçı söylemin “ulusal değerler” etiketi altında ana akım siyasi söylem haline geldiğini görüyoruz. Bu ülkelerde kamu makamları ve siyasetçilerle, üniversite çevreleri ve sivil toplum örgütleriyle bir araya gelerek mağduriyet alanlarını somutlaştırmak, tehlikenin büyüklüğünü tespit etmek, kurgusal tehdit algısını açığa çıkarmak, entegrasyon politikalarına destek vermek ve çözüm önerileri geliştirerek sosyal barışa katkıda bulanacak bir dizi faaliyet gerçekleştirmek istiyoruz. Bu amaçla, yakın gelecekte, Belçika, Hollanda, sonrasında da Fransa, Almanya ve Avusturya gibi ülkelere çalışma ziyaretleri gerçekleştirmek istiyoruz.

İNSAN HAKLARINDA TUTARLILIK TESTİ

İnsan hakları konusunda tutarlılık ve samimiyet testini geçmeden inandırıcı olmak kolay değil. Hem Yunanistan’ın göçmenleri uluslararası hukuka aykırı olarak “geri itme” politikasını eleştirip hem de Frontex’le desteklerseniz, Avrupa Birliği’nin insan hakları politikalarındaki duyarlılığına gölge düşürürsünüz. Türkiye’deki dini azınlıkların hakları konusunu sürekli gündemde tutarken Yunanistan’daki Müslüman Türk topluluğun maruz kaldığı ağır hak ihlallerini sineye çekerseniz, sözünüzün ağırlığı samimiyetiniz kadar olur.

İSLAMOFOBİ YASALARDA SUÇ OLMALI

Yapılan araştırmalar bize AB’de nefret suçu teşkil eden eylem ve davranışların ancak yüzde 12’sinin kayıtlara yansıdığını söylüyor. Önümüzdeki süreçte araştırmalar neticesinde hazırlayacağımız raporun en önemli çıktılarından birisi de bu eylemlerin nasıl kayıt altına alınacağı olacaktır. Tabi öncelikle bu konuda Avrupa ülkelerinin bir adım atması gerekiyor. O da İslamofobinin ülkelerin ceza kanunlarına ayrı bir suç tipi olarak derç edilmesi.

#Hakan Çavuşoğlu
#TBMM
#Holokost
3 yıl önce