Büyük dedesi 1920 yılında kurulan ilk TBMM’de milletvekili olarak görev yapmış Memduh Necdet Erberk olan, babası Bangladeş asıllı, annesi Türk, kendisi Kanada’da doğup büyüyen ve genç yaşına rağmen akademik kariyerinde çok sayıda başarı elde eden Dr. Jaan İslam’ın Türkiye’ye gelişi oldukça ses getirdi.
İlk olarak Cumhuriyet Gazetesi ardından ise Medyascope, Evrensel, Artı Gerçek ve T24, Dr. Jaan İslam’ın çalışmalarında terör örgütü DEAŞ’ı olumladığını ileri sürdü.
Yandaş gazeteci Nevşin Mengü’nün de dahil olduğu karalama, Boğaziçi Üniversitesi’nin intihalleriyle bilinen eylemci hocaları tarafından da köpürtüldü.
Türkiye’de yaşamaya başladıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi’ne Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümüne başvuran 1999 doğumlu ve 24 yaşında doktorasını tamamlayan Dr. Jaan İslam’ın, akademik yayınlarında yer aldığı iddia edilen; “Osmanlı’nın ardından DEAŞ’ın halifelik iddiasıyla İslami meşruiyetini kazandığı” vb. ifadeleriyle DEAŞ’ı savunduğu öne sürüldü.
Dr. Jaan İslam, X (Twitter) hesabından yaptığı açıklamayla hakkındaki iddialara cevap verdi. İslam, çalışmalarının İngilizce bilen herkes için son derece basit ve açık olduğunu söyleyerek, “itibarsızlaştırma” çabalarına karşı hukuki süreci başlattığını duyurdu.
Jaan İslam söz konusu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Akademik geçmişimi ve çalışmalarımla ilgili bazı yanlış anlaşılmaları gidermek üzere kısaca kendimi tanıtmak istiyorum. Ben Jaan (Can) Süleyman İslam, 26 yaşında bir akademisyenim ve dış politika ile uluslararası ilişkiler alanlarında araştırmalar yapmaktayım. Kanada’da doğup büyüdüm; babam Bangladeş asıllı, annem Türk vatandaşıdır. Büyük dedem, 1920’de kurulan ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekili olarak görev yapmıştır. Kanada ve Türkiye vatandaşıyım. Evli ve iki çocuk babasıyım, eşim de Türk vatandaşıdır.”
“Akademik eğitimime 15 yaşında başladım ve Dalhousie Üniversitesi’nden Siyaset Bilimi ve Din Bilimleri bölümlerinden birincilikle mezun oldum. İngilizce ve Türkçe anadilim olup, ileri seviyede Arapça bilmekteyim. Edinburgh Üniversitesi’nde iki bursla doktoramı tamamladıktan sonra Oxford Üniversitesi’nde €2.000.000 değerinde bir araştırma projesinde görev aldım. Aynı zamanda King's College London’da uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi alanında dersler verdim. Akademik çalışmalarım, alanında önde gelen Political Theory ve The Journal of Religion gibi dergilerde yayımlandı; ayrıca Routledge ve Edinburgh University Press yayınevlerinden kitaplar ve kitap bölümleri olarak basıldı.”
“Türkiye’ye geldiğimde Boğaziçi Üniversitesi'ne başvurarak akademik çalışmalarımı burada sürdürmek istedim. Ancak bazı akademisyenlerin sosyal medyada hakkımda yanlış ve yanıltıcı bilgi paylaştıklarını üzülerek gördüm. Bu tür iddialar, bilim insanlarının etik sorumluluğu ile bağdaşmamaktadır. Üzülerek belirtmek isterim ki, sosyal medyada yürütülen bu yanlış bilgilendirme ve itibarsızlaştırma çabalarına karşı yasal süreç başlatılmıştır; bu süreçlerin sonuçları kamuoyu ile de paylaşılacaktır.”
“Çalışmalarım İslami hareketler, cihat, şeriat ve hilafet gibi konuları içermekte olup, tamamen akademik çerçevede analizler içermektedir. Bu konular hakkında objektif araştırma ve kıyaslama yapmak akademik bir faaliyettir. Sosyal medyada manipüle etmeye çalışılan alıntıların hepsi, İngiltere ve ABD gibi ülkelerdeki saygın üniversitelerde yayımlanan akademik çalışmalardan cımbızlanmıştır. Bu çalışmalar üzerinden hakkımda ideolojik bir ithamda bulunmak, bilimsel çalışmaların doğasına ve akademik özgürlüğe aykırıdır.”
“IŞİD hakkında öne sürülen iddialara dair şunu belirtmek isterim: Yapmış olduğum açıklamalar yanlış çevrilmiş ve bağlamından koparılmıştır. İlgili ifadede, IŞİD’in hilafet ilanının, örgütün meşruiyet algısını güçlendirmeyi hedefleyen ve aslında yanıltıcı bir strateji olduğunu vurgulamaktayım. Yani, hilafet iddiaları örgüte, diğer cihatçı grupların sahip olmadığı bir ciddiyet katmıştır. Zira hilafet iddiası olmaksızın örgüt, bu kadar geniş bir destek tabanı bulamayacaktı. Bu ifadeyle, IŞİD’in hilafet söylemini istismar ettiğini açıklamaktayım. Bu İngilizce okuyabilen herkes için son derece basit ve açıktır.”
“Araştırmamın sonuçlarını şu şekilde ifade ediyorum: "'İslami' yönetimin iki büyük örneği -Suudi Arabistan ve IŞİD- pek çok açıdan meşru olmadıklarını göstermektedir." Bu değerlendirmeyi çalışmamın 213. sayfasında detaylandırıyorum ve ayrıca dört farklı yerde IŞİD’i gayri meşru ve aşırıcı bir terör örgütü olarak nitelendirip kınıyorum (213, iki kez; 216; 192). Bu hususların anlaşılması, bir lisans öğrencisi için dahi açık ve net olup, fazladan bir açıklama gerektirmemektedir.”
“Dünyada, terör, cihat, selefizm, demokrasi ve İslam gibi konular üzerine araştırmalar yapan yüzlerce siyaset bilimci bulunmaktadır. Akademisyenler, bu konularda akademik normlar ve nesnel ölçütler temelinde değerlendirme ve gözlem yaparlar. Cihatçı grupların veya çeşitli örgütlerin ortaya koyduğu fikir ve uygulamalar, akademisyenin araştırma konusudur ve kişisel görüşü gibi değerlendirilemez.”